Ebru Günay: Bizi koruyacak olan kadın dayanışmasıdır

  • 11:56 3 Nisan 2020
  • Siyaset
ANKARA - Güncel gelişmeleri değerlendiren HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, “Bütün zorlukları, engelleri aşarak kadın dayanışma ağların gerçekleştirdik. Çünkü biliyoruz ki, bizi koruyacak olan kadın dayanışmasıdır. Demokratik toplumcu kadın özgürlükçü bir çizgide mücadele eden bir partiyiz” dedi. Ebru, ayrıca sosyal izolasyona dikkat çekerek yurttaşların "evde kal" çağrılarına uymasını istedi. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Sözcüsü Ebru Günay, Genel Merkez’lerinde güncel gelişmelere dair basın toplantısı düzenledi.
 
Videolar yayınlanmaya devam edecek
 
Koronavirüs nedeniyle açıklamaları tedbirler kapsamında video ve sosyal medya üzerinden gerçekleştirmeye devam edeceklerini kaydeden Ebru, “Dünya salgınla mücadele ederken çok ciddi tartışmalar yürüyor. Birçok şeyin değişeceğini duyuyoruz. Bunlar işin teorik ve felsefik yanları ama biz şunu açıkça idrak ettik ki, dünya ne kadar değişirse değişsin AKP hükümetinin ayrımcılığı değişmiyor” dedi.
 
‘Virüs karşısında en savunmasız alan cezaevleri’
 
Salgının herkesi tehdit ettiğini ve virüs tehdidi karşısında en savunmasız alanın cezaevleri olduğuna dikkat çeken Ebru, “Bu nedenle hasta ve yaşlı mahpuslar bir an önce tahliye edilmelidir. Maalesef geldiğimiz aşama bu konuda bir ilerleme ve gelişme söz konusu değil. Hükümet düşman hukuk ile mahpusları virüs karşısında savunmasız bırakarak ölüme terk ediyor. Vicdan ve ahlak sahibi herkesin açık çağrıları var. Yine BM ve CPT gibi kuruluşların önemli çağrıları var cezaevleri bir an önce bırakılmalı diye. AKP hükümeti bu çağrılara karşı kulak tıkıyor.” ifadelerini kullandı.
 
‘İnfazda eşitlik lütuf değil anayasal haktır’
 
Virüs salgını günlerinde tartıştıkları bir diğer konunun, bugün Meclis Adalet Komisyonu’nda görüşülmeye başlanacağını hatırlatan Ebru, sözlerini şöyle sürdürdü: “Milletvekili arkadaşlarımız orda; infazda eşitliğin gerçekleşmesi için aktif mücadele edecekler. Bugüne kadar bunun için mücadele ettik bundan sonra da etmeye devam edeceğiz. Bu konuda yoğun mücadele içinde olacaklar. Şunu ifade etmek istiyorum; infazda eşitlik bir lütuf değil, anayasal bir hak. Herkes anayasal olarak eşittir ve bu eşitlik güvence altındadır. Ama tabii birileri şunu söyleyemez: Birileri vatandaş birileri değil diyemez. Eğer birileri bunu söylüyorsa, AKP hükümeti bunu açık ve net bir şekilde ifade etsin:  ‘Ben eleştiren muhalefet eden Kürtler ve tüm toplumsal yapıları vatandaş olarak görmüyorum’ desin ve bunu açıkça ifade etsin.”
 
‘Bu ayrımcılığı kabul etmiyoruz’
 
“Bir taraftan insanlık, vicdan, hak, hukuk, adalet propagandası yapacaksın diğer yanda iktidarına ters düşen, otoritesini sarsan her şeye karşı ayrımcılık yapacaksın” diyen Ebru, bunun açıkça ayrımcılık olduğunu ve bu ayrımcılığı kabul etmediklerini vurguladı. Ebru, “Buna karşı da mücadele etmeye devam edeceğiz. TMK Türkiye’de muhalifleri cezalandırmak için bir silaha dönüşmüş durumda. ‘Terör’ tanımı neredeyse muhalif olan herkesi kapsıyor. Herkes her an terörist olabilir. İktidarını her an her yere çekebileceği bir yasa ve hiçbir hukuki kritere dayanmayan büyük bir belirsizlik var. Öyle ki siyasetçiler, yazarlar, akademisyenler, hak savunucuları, sendikacılar, kadınlar, öğrenciler her an terörist sıfatıyla suçlanıyor” diye konuştu
 
‘Cezaevleri bir an önce boşaltılmalı’
 
TMK’da hiç bir belirsizliğe yer vermeden terör tanımının yeniden yapılması ve TMK’nın kaldırılması gerektiğini altını çizen Ebru, “İnfazda eşitlik tartışması tartışmasız herkes için uygulanmalı, korona salgınına karşı mahpusların yaşam hakkını savunacak düzenlemeler yapılmalıdır. Cezaevleri bir an önce boşaltılmalı. Virüs ayrımcılık yapmıyor, herkesi tehdit ediyor, bu yüzden cezaevleri bir an önce boşaltılmalı” çağrısında bulundu.
 
‘Bizi ve toplumu ayakta tutacak olan dayanışma ve yardımlaşmadır’
 
Ebru,  devamında dayanışmanın önemine işaret ederek şöyle konuştu: “Bu zorlu günlerde bizi ve toplumu ayakta tutacak olan dayanışma ve yardımlaşmadır. Ayrım gözetmeksizin ihtiyaç sahibi olan herkese yardım eli uzatmayı kendimiz için bir görev olarak görüyoruz. Bu salgını kendisi için bir fırsata dönüştürmeye çalışan bir iktidar var. Her krizde güç devşirmeye çalışan bir iktidar akıl var. Salgına karşı mücadelenin yolu HDP’nin belediyelerine kayyım atamak değil samimi iseler muhafelet ile işbirliği içinde olmalılar.”
 
‘Dertleri insanların ihtiyaçlarını karşılamak değil’
 
Ebru’nun konuşmasının devamının satır başları şöyle: 
 
“Muhalefet partilerinin belediyelerinin koronayla mücadelelerini desteklemeli ve bu kapsamdaki dayanışma ağlarını, ‘alternatif bir devlet’ olarak tanımlamak akıl dışılıktır. Toplum karşılığıdır, toplumu yok etmeye çalışıyorlar, tek tek bireyleri kendine, iktidara muhtaç etmeye çalışan bir yerde siyaset kurmaya çalışıyorlar. Hepimiz aslında sosyal medyada gördük. Yardım paketleriyle insanların hayatını tehlikeye attılar, uzun kuyruklarda. Dertleri insanların ihtiyaçlarını karşılamak değil, dertleri kendi iktidarlarını ve bekalarını korumak ve herkesi kendilerine muhtaç haline getirmek istiyorlar. Bütün toplumsal kesimleri buradan bir kez daha dayanışma çağrısı yapmak istiyorum.
 
‘Bizim amacımız dayanışma ağlarını diri tutmaktır’
 
Apartmanda isek; apartman sakinleri ile mahallemizle, bulunduğumuz her yerde toplumun tamamıyla dayanışma içerisinde olmalıyız. İktidarı belediyelerin hesaplarını bloke ederken, dayanışmayı yasaklarken, çok tehlikeli bir şey yapıyor. Toplumdaki dayanışma bağlarını kesip atıyor. Yani ‘bana muhtaçsınız. Kapı komşunla, dostunla, arkadaşınla dayanışamazsın; sen sadece ben izin verirsem benle dayanışırsın’ diyor. Bizim parti olarak amacımız dayanışma ağlarını diri tutmaktır.
 
‘Erkek devlet şiddetine karşı dayanışma ağımızı kurduk’
 
Tüm engellemelere rağmen mücadele etmeye devam edeceğiz.  Şunu da ifade etmek istiyorum: biz kadınların dayanışma ağı çok daha güçlü, bugüne kadar bin bir zorlukla erkek devlet şiddetine karşı korona günlerinde savunmasız bırakılmaya çalışılıyoruz. Bütün zorlukları, engelleri aşarak kadın dayanışma ağların gerçekleştirdik. Çünkü biliyoruz ki, bizi koruyacak olan kadın dayanışmasıdır. Korona günlerinde de biz dayanışmayla mücadele etmeye, kendimizi korumaya devam edeceğiz. Demokratik toplumcu kadın özgürlükçü bir çizgide mücadele eden bir partiyiz.
 
‘Yönetememe krizlerini partimizi kriminalize ederek gizleyemezler’
 
Partimiz korona günlerinde de maalesef İçişleri Bakanlığı’nın saldırılarıyla karşı karşıya kalıyor. Şunu ifade etmeliyim, kendi ülke yönetememe krizlerini partimizi kriminalize ederek gizleyemezler. Acizane bir şekilde hamaset yaparak gizleyemezler. Toplum, halkımız buna gereken cevabı verecektir. Bundan sonra da vermeye devam edecektir. Hepimiz şunu çok iyi biliyoruz; hiçbir faşist rejim yüreği demokrasiden, barıştan, dayanışmadan yana atan toplumlar karşısında duramamıştır. Medyasıyla, yandaşıyla, bakanıyla bu faşist blok içinde yer alan herkes tarihin derinliklerine gömülecektir. Dolayısıyla biz inanıyoruz, faşist saldırıyı yapanlar da tarihin derinliğine mutlaka gömüleceklerdir. Partimiz hedef haline getirmek… Cezasızlık politikasıyla bizleri caydırmaya kendilerine muhalefet etmemizi engellemeye çalışıyorlar. Bugüne kadar başaramadılar, bundan sonra da başaramayacaklar. Her koşulda bu halka AKP’nin kirli politikalarını anlatmaya, deşifre etmeye devam edeceğiz.
 
‘Bir kez daha, daha güçlü bir araya gelmek için evde kalalım’
 
AKP politikalarını teşhir etmeye devam edeceğiz. Maalesef virüse karşı en büyük korunma kalkanımız sosyal izolasyon, yani kendimizi evimizde kalarak bunu gerçekleştirebiliriz. Buradan bir kez daha daha güçlü bir araya gelmek için evde kalma çağrısı yapmak istiyorum.”