İdil Uğurlu: Sosyal medya ve iletişim araçlarıyla örgütlenmeyi genişletiyoruz

  • 09:02 3 Nisan 2020
  • Siyaset
Safiye Alağaş 
 
İSTANBUL - HDK Eş Sözcüsü İdil Uğurlu, eve kapanma halinde nasıl örgütlenmeye gittiklerini anlatarak, sosyal medyayı daha aktif kullanıp iletişim kurmaya çalıştıklarını belirtti.
 
Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs (Covid-19) salgını ile birlikte yaşanan krizde birçok ülkede sokağa çıkma yasakları ilan edilirken, birçok ülkede ise sokağa çıkma sınırlaması getirildi. Salgının hızla yayıldığı ve şu ana kadar 356 kişinin yaşamını yitirdiği Türkiye’de ise bu süreçte Halkların Demokratik Partisi (HDP) belediyelerine kayyım atadı, Kanal İstanbul projesini hayata geçirmek için ihaleler gerçekleştirildi, belediyelerin ihtiyaçları olanlar için düzenlediği yardım kampanyaları engellendi. Salgına karşı cezaevleri için düzenlenen af tasarısına siyasi tutuklular dahil edilmedi. Bu süre içinde birçok kadın da şiddete maruz kaldı, katledildi. Halk ise tepkilerini sosyal medya aracılığıyla dile getiriyor. Demokratik kitle örgütleri, sivil toplum örgütleri yeni örgütlenme yöntemleri geliştirerek çalışmalarını yürütmeye devam ediyor. 
 
‘Sosyal medyayı örgütlenme aracı olarak kullanmaya başladık’
 
Toplumu pasifize etmeye dönük yürütülen siyasete karşı örgütlenme yöntemlerini değerlendiren Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü İdil Uğurlu, Covid-19 salgını ile birlikte toplumun büyük bir kısmının evlere kapandığını hatırlattı. Şu andaki koşullarda sürekli kullandıkları örgütlenme yöntemlerinin çoğunu kullanamadıklarını dile getiren İdil, “Şu anda ana akım medyaya hakim olan iktidar bloku dışında pek çok kesim için bu kısıtlılık geçerli. Fakat biz bu dezavantajı avantaja çevirip örgütlenme yöntemlerimizi hızla çeşitlendirme yoluna gittik.  İnsanların çoğu eve kapanma halinden dolayı zamanının çoğunu sosyal medyada geçirmeye başladı. Bizler de sosyal medyayı örgütlenme aracı olarak kullanmaya başladık. Normal koşullarda bir araya gelip tartışamayacağımız insanlara bu yolla ulaşma imkanı buluyoruz. Sosyal medyada örgütlenme ağlarımızı genişletip, daha fazla kesime hitap etmeye çalışıyoruz. Bileşen sayımızın fazla olması HDK açısından avantaj. Çünkü hemen hepsi bu ağları kullanıyor. Bu şekilde kapalı mekanda olsak dahi internet aracılığıyla böyle bir ortama ulaşmak daha kolay oluyor. Bileşenlerin sosyal medyada örgütlenmesi dolaylı da olsa HDK fikriyatının örgütlenmesi demek oluyor. Bileşenlerimize ve yerel örgütlerimize daha hızlı ulaşma ihtiyacı duyuyoruz” dedi.
 
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ve HDP ile ortak çalışma zeminlerinde buluşarak farklı haklara ulaşma imkanlarına sahip olduklarını ifade eden İdil, şöyle devam etti: “Evlere çekilme hali topluma gelişmeleri daha yakından izleme imkanı sağladı. Şu anda yaşanan açmazları çok net görüyorlar. Belki de bu süreç geçtikten sonra biz sosyal medya ağlarımızı daha fazla kullanmaya ve etki alanımızı bu yolla daha fazla genişletmeye başlamış olacağız. Yeni araçlar ve yöntemler öğrenmiş olarak çıkacağız bu süreçten. Yerellerde bileşenlerimizle ortak dayanışma ağları kurmaya başladık. Kriz koordinasyonları oluşturduk. Bunlara saha da genişletmeye çalışacağız.”
 
‘İktidarla halkın gündeminin aynı olmadığını anlatmak gerekiyor’ 
 
İktidarın böyle bir durumda toplum sağlığı için çalışmak yerine belediyelere kayyım atayarak gasp ettiğini belirten İdil, “Salgın sürecinde belediyecilikte çok iyi bir örnek olan HDP’li belediyelere kayyımlar atama yoluna gitti. Halkın iradesine darbe yapmıştır. Yine diğer bir örnek ise Kanal İstanbul projesini hayata geçirmek için ihaleye gedildi. İktidar ile toplumun gündemlerinin aynı olmadığı bu örneklerle toplumun tüm kesimlerine anlatılmalıdır. Toplum sağlığı, halk sağlığı düşünenlerin kimler olduğu topluma gösterilmelidir. Kayyım ataması ile eşbaşkanlığın ve eşit temsiliyetin hedef alındığı görülmeli ve anlatılmalı. Kanal İstanbul’un nasıl bir ekolojik yıkıma sebep olacağı toplumun en geniş kesimlerine anlatılmalı. Covid-19’un aslında akıl almaz hırsının bir sonucu olduğu ve bu süreçte açıklanan pakette aslında sermayenin korunduğu ve bunların birbiri ile bağlantılı olduğu bir zihniyet meselesi olduğu belirtilmelidir”  diye konuştu.
 
İktidarın toplumun eve kapanma halinden nasıl yararlanmaya çalıştığını vurgulayan İdil şunlara dikkat çekti: “İktidar eve kapanma halinden toplumu susturmayı amaçlayabilir. Fakat toplum yapılan adaletsizliği çok iyi görüyor. Şu anda herkesin elindeki en güçlü araç sosyal medya. Bunu kullanarak ağlarımızı büyütmeye çalışıyoruz. Fiziksel olarak evlerde olabiliriz ama herkesin zihinlerinde pek çok soruyu sorarak, cevap aradığı bir dönem aynı zamanda. Aklımızın sınırı yok. Bu süreçte internet imkanları kullanılarak iletişim ağları kurmak önemli. İletişim araçlarını kullanmak önemli. Eğer biz bir araya gelemiyorsak sözümüzü bir araya getirebiliriz. Sözümüzü söyleyebiliriz.”