Leyla Halid: Bölünmüşlüğe karşı gerçek anlamda ulusal birlik istiyoruz

  • 09:15 25 Şubat 2020
  • Siyaset
Dilan Babat - Habibe Eren
 
ANKARA - “Bölgedeki bütün güçler bir araya gelip el birliği ile ırkçılığa, Siyonizm’e ve kapitalizme karşı durmaları gerekir. Ancak böyle zafer elde ederiz” diyen FHKC üyesi Leyla Halid, Ortadoğu’da yükselen kadın direnişine de dikkat çekti: “Ortadoğu’da kadın hareketinin yükseldiğinin tanığıyız.”
 
Filistin özgürlük davasının sembol isimlerinden Leyla Halid, Halkların Demokratik Partisi (HDP) 4 ‘üncü Olağan Büyük Kongresi için Ankara’ya geldi. 2018 yılında yapılan 3’üncü kongrede de Ankara’ya gelen Leyla’nın HDP kongresine bu ikinci gelişi.
 
1969 ve 70 yıllarında “uçak kaçırma” eylemi ile tanınarak tüm dünyanın dikkatini üzerine çeken Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) Politbüro üyesi Leyla Halid’in Filistin'e girmesi yasak. Dünyanın çeşitli ülkelerini dolaşarak Ortadoğu meselesini ve kadınların sorunlarını anlatan Leyla, kongreden bir gün önce güncel gelişmelere dair ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.
 
’72 yıldır işgal altındayız’
 
ABD’nin “Yüzyılın Anlaşması” planını ve Filistin sorunu değerlendiren Leyla, tarihte eşi benzeri olmayan bir durum yaşadıklarını belirtti. Leyla, ”Filistinliler olarak söylüyorum. Bir kere şöyle bir durumumuz var: 72 yıldır işgal altındayız. Tarihteki en uzun işgaldir bu. Halk bölünmüş, yerinden edilmiş durumda. İnsanların toprağı elinden alınıyor, kaçmak durumunda kalıyor. Göçe maruz kalıyor. Filistin yönetimine bakarsanız, şu an işgal ile karşı karşıya” ifadelerini kullandı.
 
‘Filistin halkının boyun eğmesini istiyorlar’
 
Silahlı dâhil olmak üzere her türlü direnişe başvurduklarını kaydeden Leyla, “Bir iki intifada dediğimiz silkinme hareketi yaşandı. Tekrar silaha büründük. Bakıyorsanız insanların sokaklarda kafasına kurşun sıkılıyor, evleri yıkılıyor. Ağaçları kökünden söküyorlar. Yaşamı engelliyorlar” dedi. Filistinliler olarak da kendi içlerinde ikiye bölündüklerini söyleyen Leyla, başta Filistin olmak üzere bölgede var olan emperyal güçlerin amaçlarına dair şu tespitlerde bulundu: “Filistin’de bir dini bir de liberal sağ arasında kalmış durumdayız. Ancak kapitalistler, sağcılar, batılı ülkeler İsrail’i korumak için ne olursa olsun ellerinden geleni yapıyorlar. Mezhepçilik üzerine bir takım kışkırtmalarla yeni savaşlar üretiyorlar. Araplardaki gerici hareketler de buna destek veriyor. Filistin halkının boyun eğmesini istedikleri için bunu yapıyorlar.”
 
‘Bölünmüşlüğe karşı gerçek anlamda ulusal birlik istiyoruz’
 
Ortadoğu’da devam eden vekalet savaşlarına değinen Leyla, şöyle konuştu: “Suriye’de yaklaşık 9 yıldır savaş yaşanıyor. İş daha da çetrefilleşti. Türkiye, sınırlarını koruma bahanesiyle ordusuyla girdi oraya ve Suriye topraklarını işgal etti. Öte yandan 2011’den beri Libya’da savaş devam etmekte. NATO müdahale ediyor. Gerici Arap ülkeleri de finansman sağlıyor. DAİŞ’i Amerika ortaya çıkardı. El Kaide ve El Nusra’yı yine aynı şekilde. Mısır’da çok muazzam bir silkinme hareketi meydana geldi biliyorsunuz. Lübnan’a baktığınız zaman Filistin’e bitişik bir ülkedir. İnsanlar son süreçte ciddi eylemsellikler gösterdi. ‘Açız’ diye sokaklara döküldü. Ancak Mısır’da olsun, Lübnan’da olsun öndersiz bir hareket mevut olduğu için başarısızlıkla sonuçlanıyor. Partiler bu gibi hareketleri yönetemiyor o ülkelerde. O zaman karışıklık meydana geliyor. Bu da İsrail’in lehine oluyor. Filistin’de bir silkinme hareketi olsun istemezler zaten. Dolayısıyla biz bölünmüşlüğe son verilmesini istiyoruz. Gerçek anlamda bir ulusal birlik istiyoruz. Çünkü gerçekten dörtlü bir paktla karşı karşıyayız: Emperyalizm, Siyonist hareket, İsrail’in kendisi ve bölgedeki gerici Arap sistemler.”
 
‘Trump kapitalizmi ve liberalizmi Netenyahu devlet terörünü temsil ediyor’
 
Bölgede yürütülen savaşlar için “araçları farklı ama amaçları aynı” tespitinde bulunan Leyla, “Dışarıdan finansmanları sağlanıyor. Çok vahşi bir biçimde yürütülen bir savaştan bahsediyoruz. Din bayrağını kaldırıyorlar ‘La ilahe illallah’ diyorlar. Allah adına insanları kesiyorlar. Dolayısıyla Amerika ve İsrail hiç kendini yormuyor. Halkın ölmesini istiyorlar. Trump zaten kapitalizmi ve liberalizmi temsil ediyor. Netenyahu da Filistin halkına karşı devlet terörünü temsil ediyor” diye konuştu.
 
‘Siyonizm evrensel birliktelikle alt edilecektir’
 
Uluslararası güçlerin direnişi tasfiye etmek istediklerine dikkat çeken Leyla, “Biz bu mücadeleyi tek başımıza vermiyoruz. Bütün Arap ülkelerine, bu ümmetin halklarına dayanmaktayız. Köklü geçmişimiz var. Bölgesel uluslararası birlikteliklere dayanıyoruz. Nazizm uluslararası birliklerle nasıl alt edildiyse Siyonizm de böyle sınırlı ülkelerle değil evrensel anlamda bir güçle, birliktelikle alt edilecektir. Bu bağlamda aynı sıkıntıları yaşadığımız için birlikteliğimizi pekiştirmek üzere buradayız. Herkes kendi siperinde kendi yerinde. Biz İsrail ile normalleşen bir ilişki olmasın diye Türkiye’ye sesleniyoruz. Irkçılıkla dünya mücadele etti uzun bir süre. Bu da ırkçılığın ta kendisidir. Bölgedeki bütün güçler bir araya gelip el birliği ile ırkçılığa, Siyonizm’e ve kapitalizme karşı durmaları gerekir. Ancak böyle zafer elde ederiz” değerlendirmelerinde bulundu.
 
‘Birçok alanda kadınlar en önde mücadele ediyor’
 
Ortadoğu’da yükselen kadın mücadelesine ilişkin ise “Kadın hareketinin yükseldiğinin tanığıyız” diyen Leyla, haksızlıklar karşısında ve toplumsal mücadelelerde kadın direncinin ön planda olduğuna dikkat çekti. 
 
Toplumsal ve demokratik bir mücadele içinde kadın mücadelesinin daha fazla güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Leyla,  sözlerini şöyle sürdürdü: “Yasalarla birlikte eşitliğin güvence altına alınması gerekiyor. Sol örgütlerin ve partilerin de bize destek verdiğini görmekteyiz. Çağa ayak uydurma anlamında birçok değişiklik yaşanmakta, bölgemizde ve dünyada. Biz de bunlara ayak uydurmaya çalışıyoruz. Birçok cephede alanda kadınlar olarak en önde mücadele etmekteyiz. Temel amacımız, içinde yaşadığımız toplumun halkın amaçlarını da gerçekleştirmektir. Kadın hem toplumun hem halkın yarısıdır. Mücadelede ilerleyip başarı elde ettiğinde bu toplumun tüm bireylerine sirayet eder.”
 
‘Türkiye’de despotizm ve zorbalık var’
 
Türkiye’deki siyasi atmosferi de değerlendiren Leyla, demokrasiden uzaklaşıldıkça zulüm ve haksızlığın olağanlaştığına dikkat çekti. Bu durumun da toplumun tamamını olumsuz etkilediğini belirten Leyla,  “Türkiye’ye bakacak olursak, zorbalık ve despotizm mevcut. Bu da bir bütün toplumu etkilemektedir" dedi.
 
Kadının toplumdaki yerine de değinen Leyla, "Baktığımızda  kadınlar diğer cinse göre daha duyarlıdır. Kuşaklar yetiştiriyor, hayat veriyor. Dolayısıyla diktatörlükler, din üzerine kurulu devlet yönetimi ya da sağcı yönetimden bahsedeceksek orada toplum gelişemez zaten. Toplumda bilinçlendirme derken toplumun tamamını bilinçlendirmemiz gerekir. Bu yüzyıl halkların çağı olacak. Biz de bunun bir parçasıyız” ifadelerinde bulundu.
 
Leyla Halid kimdir?
 
1944 yılında Hayfa’da doğan Leyla Halid, henüz dört yaşındayken İsrail devletinin Der Yasin’de yaptığı katliam sonrasında ailesiyle birlikte mülteci oldu, Lübnan’ın Sur şehrine mülteci olarak gitti. 15 yaşındayken, kökleri 1940’lı yıllarda George Habaş tarafından oluşturulan Filistin Halk Kurtuluş Örgütü’ne katıldı.
 
Leyla, daha sonra Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde tıp eğitimine başladı.1967 Altı Gün Savaşları’ndan sonra Filistin Halk Kurtuluş Örgütü’nün Filistin ayağında kendini gösterdi.
 
1970 Eylül’ünde yaklaşık 8 bin kişinin yaşamını yitirdiği ve “Kara Eylül” olarak adlandırılan olayları takip eden yıl, üçü eşzamanlı olmak üzere dört uçak kaçırma eylemine katılan Leyla, 1969 ve 1970 yıllarında katıldığı, liderleri Wadi Haddad tarafından planlanan eylemlerle dikkatleri üzerine çekti.
 
29 Ağustos 1969 günü, FKÖ üyesi Selim ile birlikte, Amerikan TWA uçağını kaçırarak Şam’a indirdi. Filistin Ulusal Yönetimi'nde Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'ni temsil eden Leyla’nın Filistin’e girişi yasak. Leyla, “işgal altındaki bölgelerde kadın olmak” ve “Ortadoğu’da kapitalist güçlerin savaşı” konularında çok sayıda ülkede konferans verdi.