Büyük Kongreye doğru: HDK umudun zeminini yarattı HDP yeşertmeye devam etti

  • 09:02 21 Şubat 2020
  • Siyaset
Habibe Eren
 
ANKARA - HDP’nin 23 Şubat’ta gerçekleştireceği 4’üncü Olağan Kongre ile yeni bir çıkış yapması bekleniyor. HDP’nin ilk Eş Genel Başkanı Fatma Gök, HDP fikriyatının batıda daha fazla sahiplenilmesi gerektiğini belirterek, “HDK kurulduğu zaman 'umudun zeminini yaratıyor' demiştik. HDP umudu yeşertmeye devam etti. Gerçekten bugün HDP insani ve özgürlük özlemlerinin düğümlendiği yerde duruyor bütün baskılara rağmen” değerlendirmesinde bulundu. 
 
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), 23 Şubat’ta Ankara Arena’da gerçekleştireceği 4’üncü Büyük Olağan Kongresi’ne sayılı günler kaldı. Eş başkanların, Parti Meclisi’nin (PM) ve Merkez Yürütme Kurulu’nun (MYK) belirleneceği kongrede HDP’nin yeni dönem mücadele hattı da netleşecek.
 
‘Demokrasi ittifakı’ ve ‘Türkiyelileşme’
 
HDP 24- 25 Ocak’ta Ankara’da iki gün süren konferansın ardından yeni dönem hattına ilişkin mücadeleye doğru kararlaşmaya gitmişti. “Demokrasi ittifakı” ve "Türkiyelileşme" gündemini önüne koyan HDP, sonuç bildirgesinde demokrasi ittifakını, “Partimiz şimdiye dek barış, özgürlük, eşitlik, adalet ve demokrasinin kazanabilmesi için, faşizme karşı, demokrasiden yana olan tüm kesimlerle yan yana yürüttüğü, demokrasi ittifakının inşa edilebilmesi için büyük emekler verdiği mücadeleyi kararlılıkla sürdürüyor. Asgari demokratik müştereklerde buluşabilecek bir demokrasi ittifakının oluşumunu yaratmayı öncelikli görevi olarak görür” sözleriyle açıklamıştı.
 
Kürt sorununun demokratik çözümü
 
“Demokrasi ittifakı” ve “Türkiyelileşmenin” yanı sıra Kürt sorununun demokratik çözümünde ısrarcı olduğunu deklere eden HDP, AKP-MHP iktidarının, sadece Türkiye sınırları içinde değil, Ortadoğu’daki “Kürt düşmanı” politikalarına karşı da mücadeleyi sürdüreceklerini belirtiyor ve "İçeride kayyım atamaları ile Kürt halkının iradesinin gasp edilmesine karşı yerel demokrasi ve toplumsal barış mücadelemizi; dışarıda ise Kuzey-Doğu Suriye başta olmak üzere işgal ve savaş politikaları ile Kürt halkının statü hakkının yok edilmesine karşı kararlı duruşumuzu, demokrasi ve bölgesel barış mücadelemizi büyüteceğiz” diye ekliyordu. 
 
Öte yandan HDP’nin 23 Şubat’ta gerçekleştireceği 4'üncü kongresi ile birlikte Türkiye partisi olma yolunda attığı adımların da daha net gözükeceği görülüyor.
 
Abdullah Öcalan’ın fikri ile yola çıkıldı
 
Halkların Demokratik Kongresi'nin (HDK)  kurulması ile partileşen HDP, dünden bugüne her seferinde yeni bir açılım ile yenileşme sürecine gitti. HDK'nin partileşmesinin hızlandırılmasında PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın "Türkiye’yi kucaklayan sol bir parti" fikrinin önemli etkisi bulunuyordu. Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), 2011 genel seçimlerine Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku olarak bağımsız adaylarla katılmış, sonrasında blok dağıtılmayarak çalışmalarına Halkların Demokratik Kongresi (HDK) adıyla devam etmiş ve ardından partileşerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) adını almıştı.
 
HDP çatı partisi olarak kuruldu
 
HDP, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Yeşiller ve Sol Gelecek gibi partilerin bir araya gelmesiyle 15 Ekim 2012’de bir çatı partisi olarak kuruldu. HDK’nin tüm bileşenlerinin kurucu unsur olarak temsil edildiği yeni partinin eşbaşkanlığını eski Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV)  Başkanı Yavuz Önen ile Prof. Dr. Fatma Gök üstlendi.
 
27 Ekim 2013'te yapılan 1. Olağanüstü Genel Kurulda Eş Genel Başkanlığa İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü getirildi.
 
’40 yıldan sonra artık devletle müzakere önemlidir’
 
“Gezi Direnişi”nin ruhunu yansıtan “Bu daha başlangıç” sloganıyla düzenlenen Büyük Kongreye, Abdullah Öcalan da mesaj gönderdi. Mesajı dönemin BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan okudu.
 
Abdullah Öcalan mesajında, kongreyi kutlayarak, HDP'nin mücadele hattına ilişkin şu belirlemeyi yapıyordu: “Halkların Demokratik Kongresi oluşumu mücadele tarihimizde Haki Karer’in şehadetinden sonra aldığımız partileşme kararı kadar tarihsel bir öneme sahiptir. HDP, ortak demokrasi mücadelemizde önemli tarihsel sapağı işaret etmektedir. Yürüttüğümüz mücadelede yılların birikim ve deneyiminin kaçınılmaz olarak radikal demokrasiye evrileceği, elitist ve konformist siyaset anlayışının terk edilerek, tabanı ve halkı esas alarak ortak örgütlenmeyi ikame edecek birikim ve enerjiyi kendinde görmelidir. 71 devrimciliği devlete isyan devrimciliğiydi. 40 yıldan sonra devletle müzakere önemlidir. Zira devrimci mücadeleler ancak nitelikli müzakerelerle kalıcı insanlık barışına dönüşebilir. Söz, yetki ve karar mekanizmalarının sokak mahalle ve kent meclislerine evrileceği yeni deneyim ve demokratik katılımcılığı esas alacak bir partileşmenin Türkiye gerçekliğinde büyük rol üstleneceği aşikardır. Bu itibarla hep omuzlarımda hissettiğim bu tarihsel emaneti yeni bir anlayışla sizlerin üstlenmesi ve yükseklere taşıması dileğiyle kongreyi kutluyor, üstün başarı dileklerimle devrimci selamlarımı gönderiyorum.” 
 
2’nci Olağanüstü Kongre’de bileşen vurgusu
 
22 Haziran 2014'te toplanan 2’nci Olağanüstü Kongre’de HDP Van Milletvekili Figen Yüksekdağ ve Hâkkari Milletvekili Selahattin Demirtaş, HDP Eş Genel Başkanlığını devraldı. Abdullah Öcalan kongreye gönderdiği mesajda, HDP’nin "Kendilerine dayatılan her türlü milliyetçiliğe ve ayrılıkçılığa Kürt özgürlük hareketinin bütün bileşenleri olarak birlik arayışlarının sonucu olarak” görüldüğünü tarifliyordu.
 
Abdullah Öcalan’ın kongreye gönderdiği mesajı yine Pervin Buldan okudu. Mesajda HDP’nin enternasyonalist mücadele geleneği ve devraldığı mirasa ilişkin şu değerlendirme yer alıyordu:“Değerli yoldaşlar, 1970'lerin çıkışına dayalı olarak ortaya çıkan hareketimizin Türkiye devrimci demokratik ve sosyalist hareketlerinden hiçbir dönemde ayrı düşünmedik. Kendimizi hep bu çıkışın ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirdik. Her zaman bütünsel olmaya, hareket etmeye özen gösterdik. Çağrı yaptık, adım attık. Bilinen veya az bilinen nedenlerle ayrı düştük. Faşizm, Türkiye'nin batısında alacakaranlığını egemen kılarken, doğusunda asla ölüm sessizliğine mahal bırakmadık. Bu coğrafyanın emekçilerini ve temel kültürel değerlerini stratejik önemde birinci sıradaki dost ve yoldaşlar olarak değerlendirdik. Bu temelde bölgesel bir dayanışmayı stratejik perspektif edindik. Böylece bir gerçek bir enternasyonalizme zemin olduk, yol açtık, yürüdük. Şimdi koşarcasına birincil stratejik dostlarla yeniden buluşmaya ve hareket etmeye çalışıyoruz.”
 
HDP 80 milletvekili ile Meclis’te 
 
HDP’nin ilk kongre süreci çözüm sürecine denk gelirken, Türkiye partisi olma iddiasını da giderek bir adım öne taşıdı. Tarih 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri’ni gösterdiğinde yüzde 13 oy alan HDP, 80 milletvekili ile Meclis’te bu nicelikte ilk kez temsil etme hakkı buldu.
 
Ancak gelinen süreçte çözüm sürecinin “rafa kaldırılmas” ve kaosun yavaş yavaş tırmandırılması ile birlikte 28 Şubat 2015 tarihinde imzalanan Dolmabahçe Mutabakatı’nın dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın reddetmesi ile HDP’ye yönelik baskı ve imha politikalarının devreye gireceği bir süreci beraberinde getirdi. Ardından devam eden süreçte katliamlar, patlamalar, gözaltı, baskı ve tutuklamalar ile birlikte Kürt siyasi hareketinin tasfiye edilmesine dönük yeni bir süreç başlatıldı.
 
Siyasi darbe
 
HDP, 1 Kasım 2015 tarihinde yenilenen Genel Seçimler’de, yüzde 10.8 oy aldı ve vekil sayısı 80’den 59’a düştü. Seçimlerin ardından HDP’ye yönelik kitlesel tutuklamalar ve sistematik baskı politikaları devreye konuldu. 20 Mayıs 2016 tarihinde, AKP ve MHP’lilerin oyları ve CHP’ “Anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz” tutumu sonucu HDP milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırıldı. HDP’nin "siyasi darbe" olarak nitelediği dokunulmazlıkların kaldırılması ile birlikte Eş Genel Başkanlar Figen Yüksekdağ ve Selahattin  Demirtaş dahil HDP’li 12 milletvekili, 4 Kasım 2016 tarihinde tutuklandı. Ardından 7 ismin milletvekillikleri düşürüldü.
 
3 Şubat 2017'de toplanan 3. Olağanüstü Genel Kurul'da Figen Yüksekdağ’ın tutukluğu nedeniyle siyasi haklardan yoksun bırakılması üzerine Serpil Kemalbay Pekgözü, Selahattin Demirtaş ile Eş Genel Başkanlığa seçildi. Mevcut Eş Genel Başkanlar Sezai Temelli ve Pervin Buldan ise 11 Şubat 2018'de toplanan 3. Olağan Kongreden bu yana görevdeler. 23 Şubat’ta yapılacak kongre ile birlikte her iki eş başkanın da yeni dönemde görevlerini yürütüp yürütmeyeceği netleşecek.
 
HDP’nin 23 Şubat’ta yapacağı kongre ile birlikte yeni dönemde artık sadece muhalefet partisi olarak değil aynı zamanda Türkiye’yi yönetmeye aday bir parti olarak çıkış yapması bekleniyor. HDP’nin ilk Eş Genel Başkanı Fatma Gök, ajansımıza değerlendirmelerde bulundu. Fatma, HDP’nin dünden bugüne yeni yaşamı ve yeni insanı yaratmak için mücadele ettiğini belirtti.
 
‘HDP 30 bileşenle büyük bir heyecanla kuruldu’
 
HDP’yi gerek burjuva partileri gerekse diğer partilerden ayıran çok önemli bir niteliğinin “bileşen partisi” olma özelliği olduğunu dile getiren Fatma, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama bileşen deyince seçim için yapılan ittifakların dışında onlara benzemeyen bir yapı. Sivil toplumun, kadınların, LGBTİ’lerin, Alevilerin, Êzidîlerin Arap halkı ve tüm halkların yeni bir yaşamı örgütleme hareketidir. İlk kurulduğu zaman inanılmaz bir heyecan vardı. Yaklaşık 34 bileşenden kurulmuştu. Bu süreç böyle gelişirken seçimler kaşımıza çıktı ve HDP kuruldu. HDP’nin kurulması HDK’yi gözden düşürmedi. Gerçekten HDP’nin en önemli niteliği yeni yaşamı bütün halklara ve toplum bileşenlerle kurma hedefi idi.”
 
‘HDP barış, demokrasi, özgürlük umudunun mirası ve sonucudur’
 
HDP’nin ülkedeki demokrasi, özgürlük ve barış umudunun mirası ve sonucu olduğunu belirten Fatma, “Gerek Türkiye’nin batısında olsun gerek bölgede olsun bu böyle.  HDP, HDK’nin partisidir. Bu çok önemli bir şey. HDK ise yeni bir yaşamı örgütleme yeni insan yaratmayı önceleyen, meclisler tabanında örgütlenmeyi amaçlayan, aşağıdan yukarıya herkesi kapsayan bir hareket olarak kuruldu. Bunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamız gerekir. Çünkü bazen bunu unutuyoruz” dedi.
 
‘Türkiye’nin özgürleşme, barışı ve gerçekten demokratik hayatı kurma süreciydi’
 
7 Haziran 2015 seçimlerinde HDP’nin yarattığı umudun sonucunun alındığını ifade eden Fatma, şu tespitlerde bulundu: “Biz bekliyorduk böyle bir sonucu ama Türkiye politika sahnesinin bir kısmının beklemediği, bir kısmının da gerçekten çok paniğe kapıldığı bir süreçti. Türkiye’nin özgürleşme, barışı ve gerçekten demokratik hayatı kurma süreciydi. Tabi işler hepimizin takip ettiği gibi kan gözyaşı baskıyla birlikte savaş sürecine evrildi ama başta bölge olmak üzere Türkiye halkları direndi. Barış ve demokrasi güçlerinin direnişi bu savaşa göre toplumu hizaya getirmek isteyen egemen güçleri gerçekten şaşkına çevirdi. Ve daha çok baskı geldi. Başta Kürt halkı olmak üzere tüm halklara reva görülen yıldırma politikaları devam ederken diğer taraftan dünya tarihinin gördüğü büyük bir direniş, dayanışma, örgütlenme ve çalışma süreçlerine de girmiş olduk. Hepsi birbirinden bağımsız gözüküyor ama bütün toplum içinde böylesine direnişler ve başkaldırmalar gerçekten HDP fikriyatı ile çok paralel. Savaşa karşı olmak ve bölgede yapılan tüm baskılara karşı olmak HDP’nin kuruluş felsefesine birebir bağlı.”
 
‘HDP özgürlük özlemlerinin düğümlendiği yerde duruyor’
 
HDP’nin dünden bugüne geldiği noktayı “HDK kurulduğu zaman ‘umudun zeminini yaratıyor’ demiştik. HDP umudu yeşertmeye devam etti. Bunu tüm dünya görüyor. Gerçekten bugün HDP insani ve özgürlük özlemlerinin düğümlendiği yerde duruyor bütün baskılara rağmen”  sözleriyle değerlendiren Fatma, “Bütün akıl almayacak yıldırmaların planlamasına rağmen bütün dünyanın gördüğü bu gerçeği Türkiye’nin batısında daha fazla sahiplenmesi ve görülmesinin yollarını aramaya devam etmeliyiz” diye ekledi.
 
‘HDP’nin önündeki amaç bütün insanlık için önemli ve fedakarca’
 
Türkiye’nin batısında bu arayışın sahiplenilmesine daha fazla kafa yorulması gerektiğini söyleyen Fatma, “Kolay bir iş yapmıyoruz ama HDP’nin önündeki amaç gerçekten bütün insanlık için önemli ve son derece fedakarca. Bütün baskılara rağmen binlerce üyesinin tutuklu olmasına rağmen böylesi bir çalışma yürütmesi ve başarılı çıkması ciddi bir mücadeleyi de gösteriyor” dedi.