'İktidar dört insanımızın nerede olduğunu açığa çıkarmak zorunda'

  • 14:23 10 Şubat 2020
  • Siyaset
ANKARA - Meclis'te düzenlediği basın toplantısında konuşan HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, Meclis'te tartışılması beklenen ikinci yargı paketinin infaz maddesinin herkesi kapsaması gerektiğini belirterek, " Muhalefetin tüm açıklamalarını takip eden, nefes alıp vermemizi bile denetlemeye çalışan iktidar, bu dört insanımızın nerede olduğunu açığa çıkarmak zorunda. Bir an önce dört insanımızın akıbetleri ile ilgili bilgi istiyoruz" dedi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili ve Mersin Milletvekili Fatma Kurtulan, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Fatma konuşmasına, Van’ın Bahçesaray ilçesinde 4-5 Şubat tarihlerinde yaşanan çığ felaketiyle başladı. Her iki felakette 41 yurttaşın yaşamını yitirdiğini belirten Fatma, aynı gün İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda yaşanan uçak kazasında 3 kişinin hayatını kaybettiğini hatırlattı. 
 
‘Tedbirsizlik ciddi tabloların ortaya çıkmasına sebep oluyor’
 
Fatma, “Bu kazalarda yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Kazalar her zaman olur, depremler de dahil. Bunlar doğal afettir, doğru ancak tedbirsizlik bu konuda daha ciddi tabloların ortaya çıkmasına sebep oluyor. Hükümetin bu konudaki sorumluluğunu hatırlatmıştık. Gerekli tedbirlerin alınmaması, deprem vergilerinin gerekli yerlere ve zamanında harcanmamasına bağlı olarak ne yazık ki acı sonuçlar daha da büyüyor. Çığ felaketinde de durum böyleydi” diye belirtti. 
 
‘Genel Kurul çalışmalarına dahil olmayacağız’
 
Çığ felaketi sırasında Coğrafi Bilgi Sistemi’nin görüşüldüğünü kaydeden Fatma şu ifadeleri kullandı: “Perşembe günü parti olarak bu acılar yaşanırken ranta dayalı konut sistemini tartışılacağı genel kurul görüşmelerine katılmayacağımızı belirttik. Depremden iki gün sonra bile Ahlat Sarayı’nın yapımında ısrarcı olmak kabul edilecek bir durum değildir. Komisyon aşamasında ve Genel Kurulda buna karşı muhalefet edeceğimizi söyledik. İnsanlar ulusal bir yas ve daha ciddi bir yaklaşım beklerken hala bunların tartışılıyor olması, iktidarın Ahlat’ta yapılacak sarayın yapımının derdine düşmesine alet olmayacağımızı söyleyerek Genel Kurul çalışmalarına dahil olmayacağımızı belirttik. 
 
‘Kar altında daha fazla insanımızın olmasından endişe ediyoruz’
 
Birinci çığdan sonra çığ riskinin tespit edilememesi, iş makineleri ve kalabalık bir insan topluluğu ile oraya gitmek felaketi ve bu kadar acı sonuçların ortaya çıkmasına neden oldu. 41 insanımızı yitirdik ancak sayısı belli olmayan insan da kar altında. İlk günden itibaren olay yerinde olan milletvekillerimiz ile Eş Genel Başkanımızın ziyaretinden edindiğimiz izlenimler ve hazırlanan raporlar ile olay öncesi olay yerine kalabalık gruplar halinde gidileceğine dair atılan tweetler nedeniyle kar altında daha fazla insanımızın olmasından endişe ediyoruz. 
 
‘Yaralılar ambulans yerine otobüslerle taşındı’
 
Her şeye her zaman hazırlıklı olduğu söylenir ancak uçak kazasında gördük ki yaralılar ambulans yerine otobüslerle taşındı”  diyen Fatma, “Depremde ve çığ felaketinde hazırlıksız olunduğunu gördük. Hala müdahale etme, yaraları sarma yerine olayın boyutunu kamuoyundan gizleme durumu var. Burada yapılması gerekenler ve ihmaller ortada. Yapılması gereken Meclis'in bu konuda bir an önce bir araştırma komisyonu kurması ve sorumluların mutlaka araştırılıp haklarında gerekli işlemlerin yapılması gerekir.
 
‘Faturayı halka mal etmeye çalışıyorlar’
 
“Çığ tünellerinin, neden olmadığının hesabını vermeli bu hükümet, yapay çığlar oluşturarak bu çığ önlenebilirdi ama hiçbirini yapmadı. Hala bu acılar içindeyken bu hafta yine önümüzde Ahlat’ta yazlık saray yapılmasını önümüze getirecekler. Bunu doğru, vicdani ve ahlaki görmüyoruz. Bu yasa teklifinin bir an önce çekilmesini gerektiğini belirtiyoruz. Yakın zamanda Genel Kurulda bankacılık ile ilgili bir yasa teklifi gündeme gelecek. Sadece İstanbul’da yaşayan insanları değil tüm Türkiye’yi bağlayan Kanal İstanbul projesine karşı insanlar itirazlarını dile getiriyor. Ancak adeta buna inat insanların taleplerini görmezden gelerek büyük projelerin finansmanını halkın üzerine yığan bir anlayış yeni bir düzenleme ile yine karşımıza çıkıyor. Proje fonları oluşturabilecek bu yasa teklifi ile. Vatandaşlar bu fonlara yatırım yapabilecek. Kitle fonlanması adı altında halktan para toplamaya devam edecek bu teklifle. Öyle görünüyor ki Avrupa’dan, özellikle uluslararası piyasalardan gerekli sermayeyi alamayacaklar ve bu yüzden bu yükü halka yığıyorlar. Bu projelerde ısrarcı olarak faturasını halka mal etmeye çalışıyorlar.” 
 
‘Toplumun yargıya güveni yok’
 
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün ikinci yargı paketinin önümüzdeki dönemde Meclis’e geleceğini açıkladığını belirten Fatma, şöyle konuştu: “Türkiye'de yargının paralel yapılanmaya zemin olan ve FETÖ'ye teslim edilen bir alan olduğunu hepimiz biliyoruz. Yargı terazisini tutan sistem arızalı. Vatandaşın, toplumun yargıya güveni yok. Bakanın infaz sistemi ile ilgili düzenleme yapılacağına dair beyanı oldu. Bu düzenlemenin mutlaka adil ve herkesi kapsayan bir mantıkla oluşması gerekiyor. 
 
‘Kelepçeli can verenler bile oldu’
 
Özellikle cezaevleri ülkemizin kanayan yarasıdır. STK'lar, biz defalarca açıklama yaptık hasta mahpuslarla ilgili. Cezaevlerinden her gün cenazeler çıkıyor. Kelepçeli can verenler bile oldu. Adil bir infaz sisteminden bahsedilecek ise buraya mutlaka el atılması gerekiyor. Aynı zamanda hiçbir hukuki dayanağı olmayan durumlarla karşı karşıyayız. Cezaevinde olan birçok siyasetçi, gazeteci, aydın, genç var. Bunun da bir an önce gözden geçirilmesi gerekiyor. 
 
‘Yargıya müdahale çok açık’
 
Mutlaka demokratik ve kapsayıcı bir anayasa ve bununla uyumlu yasaların dizayn edilmesine ihtiyaç var. Ülkenin yönünü demokrasiye dönmesi gerekiyor. Yargı üzerindeki Hükümet ve Cumhurbaşkanı elinin bertaraf edilmesi gerekiyor. Yargıya müdahale çok açık ve bariz; görüyoruz. Mahkemeler zaman zaman bağımsız karar verseler bile 3-5 dakika sonra müdahale edildiğini görüyoruz ve sonra kararlar geri alınıyor. Yargı üzerindeki vesayet kalkmalı, yargı tümüyle bağımsız ve adil olmalı. Tüm sorunların çözüleceği bir sisteme kavuşulmalıdır.”
  
‘Er ya da geç failler yargılanacak’
 
Cizre’deki sokağa çıkma yasakları sırasında 7 Şubat 2016’da sığındıkları evlerin bodrumlarında yaşamını yitirenleri anımsatan Fatma, “O dönem yaşanan acının 
Vahşetin boyutlarını pek çok kurum bir kez daha paylaştı. Şunu söyleyelim ki 4 yıl geçti, hala sorumlular, o vahşeti uygulayanlar yargılanmadı. Bodrumlarda insanların diri diri yakılmasının savunulması utanç vericidir. Hala bu gündeme geldiğinde AKP sıralarında Cizre’de Silopi’de Şırnak’ta yaşanan vahşeti savunan konuşmalarla karşılaşıyoruz. Bu bir insanlık suçudur. Er ya da geç failler muhakkak yargılanacaktır. İnsanlık suçundan kaçış yoktur” dedi. 
 
‘Dört insanımız ile ilgili bilgi istiyoruz’
 
Fatma konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Ülkemizde dört insan kayıp. Aileleri her gün partimize geliyor. Meclis’te bizi ziyaret ediyorlar, telefonlar geliyor. İnsan hakları kuruluşlarına gidiyorlar, basın toplantıları yapıyorlar. Ama hala Gülistan Doku’dan 5 Ocak’tan beri, Hürmüz ve Şimoni Diril’den 11 Ocak'tan beri ve Mehmet Bal'dan da 20 Ocak'tan bu yana haber alınamıyor. Muhalefetin tüm açıklamalarını takip eden, nefes alıp vermemizi bile denetlemeye çalışan iktidar, bu dört insanımızın nerede olduğunu açığa çıkarmak zorunda. Bir an önce dört insanımızın akıbetleri ile ilgili bilgi istiyoruz.”