HDP’de yeniden yapılanma süreci: Kongreler başlatılıyor

  • 09:01 6 Temmuz 2019
  • Siyaset
Rengin Azizoğlu
 
DİYARBAKIR - Diyarbakır’da yeni bir örgütlenme sürecine giren HDP, ilçe kongreleri ile daha aktif ve etkili bir sürece hazırlanıyor. Diyarbakır İl Eşbaşkanı Hülya Alökmen Uyanık, halkın yaşadığı sıkıntıları gören bir yerden daha kapsayıcı hem halkın taleplerine hem Türkiye siyasetine hem de dünya siyasetine cevap olabilecek bir örgütlülüğü hedeflediklerini söyledi. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP), Şubat 2020’de gerçekleştirilecek genel kongre hazırlıkları kapsamında Diyarbakır’da yeni örgütlenme sürecine girerek ilçe kongrelerinin startını verdi. 12 Mayıs’ta gerçekleştirilen 2'nci Olağanüstü Kongre ile HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanlığı’na seçilen Hülya Alökmen Uyanık, kongre çalışmaları ve izleyecekleri yeni örgütlenme sürecine dair konuştu.
 
HDP’nin siyaset yürüttüğü günden bu yana uygulanan baskılarla halktan koparılarak çalışamaz hale getirilmeye çalışıldığını belirten Hülya, siyasi operasyonlardan kaynaklı Mayıs ayında olağanüstü kongreye gitmek zorunda kaldıklarını söyledi. Hülya, “İlk kongremizi tamamladıktan sonra Şubat 2020’de yapılacak genel kongreye hazırlık amacıyla ilçe kongrelerini planladık. Bu kongreleri yalnızca yeni bir yönetim oluşturma olarak değil devletin bilinçli olarak yürüttüğü politikalara karşı gücünü yine halktan, mahalleden, sokaktan, değerlerden alan, halkın sorunlarının merkezde olduğu bir çalışma olarak görüyoruz” dedi.
 
‘Geniş kapsamlı bir yönetim kurulu oluşturmak istiyoruz’
 
Kongreleri klasik olarak bir ilçeye gidip oranın yönetimini oluşturma gibi bir bakış açılarının olmadığını ifade eden Hülya, il başkanları ve genel merkez yöneticileri ile geçtiğimiz iki hafta boyunca tüm ilçeleri gezerek birçok kişinin katılımıyla toplantılar gerçekleştirdiklerini aktardı. Hülya, “Sorunları yerinde görmek ve daha farklı ne yapabilirizi konuşmak için bir program uyguladık. Bu görüşmeler sonucunda bir fotoğraf çıktı karşımıza ve buna ilişkin de komisyonlarımızı oluşturduk. Komisyonlarımızda özellikle gençlikten arkadaşlarımızın, kadın temsiliyetinin, halkın sevdiği saydığı insanların yer almasına dikkat ettik. O ilçede olabildiğince herkesle temas edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Siyasi gelenek olarak yaklaşık 30 yıldır, Halkın Emek Partisi’nden (HEP) beridir bugüne kadar çalışma yürütmüş bir siyasi partiyiz. Bizim biriktirdiklerimiz, emek vermiş, mücadele etmiş insanlarımız var, bedel ödemiş ve hala ödeyen cezaevlerinde tutuklu siyasetçi arkadaşlarımız var. Bunları da görerek olabildiğince geniş kapsamlı bir yönetim kurulu oluşturmak istiyoruz” diye belirtti.
 
‘Halka dokunan güçlü bir örgütlülük sorumluluğumuz var’
 
Geleneklerinin ve bugüne kadar biriktirdikleri pratiklerinin olduğunu vurgulayan Hülya, yeni bir şey icat etmeyeceklerini belirtti. Hülya, “Ne kadar mahallelerde, köylerde örgütlüyseniz, ne kadar orada gücünüzü gösterebiliyorsanız, oradaki insanların sorunlarına çözüm olabiliyorsanız, parti olarak sorunların çözüm merkezi olabiliyorsanız halktan da karşılığınız o kadardır. Yaptığımız toplantılarda, yalnızca seçim dönemlerinde halkın içerisine giren ondan sonra bu çalışmayı yürütmeyen bir profil ortaya çıktı. Bunun yanında yerel seçimlerin kendine has sıkıntı ve sorunları olur. Adaylık ve seçim sürecinde her siyasi partinin yaşadığı kimi sıkıntılar yaşandı. Gençliğin HDP çevresinde örgütlenme konusunda biraz daha tutuk kaldığını gördük. Kadınların kendilerini ifade etmekte kimi sıkıntı ve sorunlarının olduğunu tespit ettik. Bunun yanında halkın kendi içerisinde yaşadığı ekonomik sıkıntılar var. Tüm bunları gören bir yerden daha kapsayıcı olarak insanlara dokunma aynı zamanda da güçlü yönetimler çıkarma bunun yanında da hem çalışmalarımızı yürütüp hem de büyük kongreye hazırlıklı gitme düşüncesindeyiz. Hem halkın taleplerine hem Türkiye siyasetine hem de dünya siyasetine cevap olabilecek örgütlülüğü kurmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘Kadın mücadelesi ve rengi olacak’
 
Eşit temsiliyeti kongre sürecinde de uygulayacaklarını dile getiren Hülya, şunları kaydetti: “Eşbaşkanlığı hayata geçirirken şekilsel anlamda kadınların orada olması üzerinden değil aynı zamanda siyasete yön veren, yalnızca kadın sorunlarını tartışmayan, Türkiye’nin ekonomisine de, siyasetine de, ekolojisine de söz söyleyen, yön veren bir anlayışa hakimiz. Her ideolojinin, hareketin, düşüncenin çıkış aşamasında kadınlar vardır ancak belli bir aşamaya ulaştığında söz ve yetkiye sahip olduğu zamanlarda kadınları göremiyoruz. HDP ve Kürt Hareketinin ortaya koyduğu durum bu yaklaşımın tersidir. Yönetimlerde mücadele tarzıyla, bakış açısıyla ve rengiyle kadının orada olacağı bir örgütleme koyuyoruz önümüze. Bugün Türkiye’de hala kadın cinayetlerini, tacizi, tecavüzü, nafakayı, LGBTİ+’ların yaşadıkları zorlukları konuşuyoruz. Demek ki bizim mücadele anlamında yürüteceğimiz işler var. Bu bilinçle kadın partisi olarak yürütülen kadın mücadelesine yön verecek bir parti olma iddiasıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bunun yanında çocuk istismarı, çocuk işçiliği, çocukların bugün nasıl güvensiz bir ortamda yaşadığı bizim için de en büyük sorun olarak önümüzde duruyor. Parti programlarının olmasının yanı sıra başat olarak çalışmalarımızda da önümüze koyduğumuz sorunlardan biridir.”