Ebru Günay: Adalet Bakanlığı açıklamasını pratiğe geçirsin

  • 09:12 21 Mayıs 2019
  • Siyaset
MARDİN - Tecridin kaldırılması talebiyle başlatılan açlık grevleri 6’ncı ayını geride bırakırken, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün “Avukat yasağı kaldırıldı”  açıklamasının pratiğe geçirilmesi gerektiğini belirten HDP’li Ebru Günay, “Böyle Kürt halkını ve tutsakları kandıramazlar” dedi.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle Türkiye ve bölge cezaevlerinde başlatılan açlık grevi eylemleri devam ediyor. 6’ncı ayını geride bırakan eylemler sonrasında geçtiğimiz günlerde açıklama yapan Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Abdullah Öcalan’a dönük avukat yasağının kaldırıldığını açıkladı. Açıklamaya rağmen Asrın Hukuk Bürosu avukatlarının en son yaptığı İmralı başvurusuna ise ne olumlu ne de olumsuz hala bir yanıt gelmedi. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mardin Milletvekilli ve Abdullah Öcalan’ın avukatlarından Ebru Günay, hükümetin pratik adımlar atması gerektiğini vurguladı. 
 
‘Görüşme kararlı direnişin bir sonucuydu’
 
8 yılın ardından yapılan avukat görüşmesinin kararlı direnişin sonucu olduğunu belirten Ebru, Leyla Güven ve tutsakların tek bir taleple çıktıkları yolda kararlı bir şekilde devam ettiklerini söyledi. Tutsakların net olan talepleri için çok ağır koşullarda direnmeyi sürdürdüklerini ifade eden Ebru,  “6 ay boyunca süren grevden sonra avukatlar görüşe gitti. Aslında o bu direnişin ne kadar kararlı olduğunu gösteriyordu. ‘Bir görüşme olur da direniş biter’ şeklinde yaklaşıldı ama direnişçilerin de bu görüşmeye cevabı ‘Bu bize yetmez. Biz her hafta görüşmelerin sağlanmasını istiyoruz’ şeklinde oldu. Bu nedenle tek bir görüşme yetebilir demek olamaz. Bu karardan sonra yine Kürt halkını kandırarak tutsakların eylemlerine son vermesini istediler. Ama bu direnişin esası henüz yerine getirilmedi o yüzden bu direniş hala büyük bir kararlılıkla sürüyor” dedi.
 
‘Bu tecrit bir hastalık gibi yayılıyor’
 
Tutsak annelerinin eylemlerinden basına yansıyan fotoğraflarda dahi tecridin en iyi şekilde görüldüğüne dikkat çeken Ebru, “Bundan önce tutsaklar ile mesai saatleri içerisinde görüşmeler yapıyorduk. Ama tutsaklar greve başladıktan sonra onların dışarı ile bağlantıları koptu. Tecrit sadece İmralı’da değil Türkiye’nin her alanında hayata geçiriliyor. Bu tecrit toplumsal bir tecrittir. Tutsakların haykırdığı da budur. ‘Bu tecrit bütün toplum üzerinde var ve biz bunu kabul etmiyoruz’ diyorlar. Gebze ya da Bakırköy Cezaevi’nde nöbet tutan anneler var. Basına yansıyan fotoğraflarda annelerin polis ablukası altına alındığı ne girişlere ne de çıkışlara izin verilmediği görülüyor. Bu da aslında toplumsal tecridi en iyi şekilde ortaya koyuyor. Bu nedenle eylemlerde daha da büyüyor. Bu tecrit bir hastalık gibi yayılıyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘Açıklama yetmez pratik adımın atılması gerekiyor’
 
Savaş ve kaos derinleştiğinde tecrit, tecrit derinleştiğinde ise savaş ve kaosun büyüdüğüne vurgu yapan Ebru, şöyle devam etti: “Bunlar birbirini besliyor. Bu nedenle tecridi durdurmak savaşı da durdurmak demektir. Bu ülkede savaş isteniyor mu istenmiyor mu asıl mesele budur. 6 aydır cezaevlerinde grevler devam ediyor. Zindanlarda 7 tutsak yaşamını yitirdi. Ölüm oruçları başladı. Bu tutsaklar daha önce de grevde olan tutsaklar o yüzden her açıdan durumları daha ağır. Artık her saat her dakika bizim için daha önemli. Adalet Bakanlığı bir açıklama yaptı ama mesele bir açıklama yapma değil. Bu söylenenlerin pratiğe geçmesi gerekiyor. Tutsaklar da bunu söylüyor. Bu hayata geçmeden bu grevler bitmeyecek. O yüzden pratik adımın bir an önce atılması gerekiyor.”