Serpil Kemalbay: 21. yüzyılda artık yeni araçlar gerekli

  • 09:11 4 Mayıs 2019
  • Siyaset
Melike Aydın 
 
İZMİR - İmralı’daki tecrit, açlık grevleri ve sokakta annelere yönelik polis şiddetine karşı uluslararası kurumların sessizliğine işaret eden HDP’li Serpil Kemalbay, “Uluslararası örgütler yaşanan ihlalleri her zaman görmezden geldi. Eski araçlar bugün kangrenleşen demokrasi, insan hakları ve hukukun ortadan kaldırılması sorununu çözmüyor. 21. yüzyılda yeni kurumlar ve yeni kazanımlar elde edilmelidir” dedi. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkları Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in açlık grevi eylemi 178 gündür devam ediyor. Cezaevlerinde binlerce tutsağın dahil olduğu açlık grevleri de aylardır sürerken, 15 tutsak yaşanan sessizlik karşısında eylemini ölüm orucuna dönüştürdü. Tutsak annelerinin çocuklarının sesini duyurmak için yaptığı eylemlere yönelik de polis saldırıları giderek arttırılıyor. 
 
Süreci değerlendiren Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, açlık grevine girenlerin geliştirilen antidemokratik bir toplum inşasını görüp tepkilerini ortaya koyduklarına işaret etti. 
 
‘Eski araçlar bugün kangrenleşen sorunları çözmüyor’ 
 
“Tek adam” rejiminin hukuku yok sayan otoriter uygulamaları, tecrit kelimesinin eylemlerde yasaklanması, çocukları için eylem yapan annelere şiddet uygulanması ve gözaltına alınmasının hukuksuzluğun sokaklara yansıması olduğunu belirten Serpil, Londra’da Uluslararası Af Örgütü (Amnesty İnternational) binasında tecridi protesto eden eylemcilere İngiliz polisinin de benzer tutum sergilendiğini aktardı. Bugünkü insan hakları ve hukukun ihlali sorunlarının çözümü için yeni araçlar gerektiğini ifade eden Serpil, “Dünyadaki güç dengelerinin 21. yüzyıl şartlarından farklılaşması, Avrupa Birliği’nin (AB) bile kendi değerlerinden uzaklaşması Türkiye’deki insan hakkı ihlallerine göz yummasına neden oluyor. Aslında 21. yüzyılda yeni bir insan hakları ve demokrasi anlayışı etrafında örgütlenmemiz ve yeni kazanımlar elde etmemiz gerekiyor. Eski araçlar bugün kangrenleşen demokrasi, insan hakları ve hukukun ortadan kaldırılması sorununu çözmüyor” dedi.
 
‘‘İşlevini yitirmiş kurumların yeniden yaratılması gerekiyor’
 
Uluslararası Af Örgütü’nün gözaltında kayıplar, işkence, gazeteciden siyasetçiye birçok kişinin hukuksuzca tutuklanmasını her zaman görmezden geldiğini dile getiren Serpil, işlevini yitirmiş olan bu kurumların yeniden yaratılması gerektiğini vurguladı. Serpil, bir an önce toplumsal araçları geliştirmek, yeni yöntemler bularak ağır baskıya rağmen sokağın kullanılması, temas yollarının bulunması gerektiğini söyledi.
 
‘‘Tecridin kaldırılması ekonomik ve insani krizin son bulması demek’
 
Açlık grevlerinin tek kişi için yapılan bir eylem olmadığının altını çizen Serpil, Abdullah Öcalan ve İmralı’daki tutsaklar üzerinden, giderek antidemokratik bir toplum inşa edilmeye çalışıldığını kaydetti. Kürt sorununun barışçıl şekilde çözülmesi için kapıların açılması ve bir halkın iradesinin artık tanınması gerektiğini vurgulayan Serpil, “Bu mutlak tecridin kaldırılması demek ‘konuşmaya başlayalım, konuşarak sorunlar çözülsün, silahlarla, baskı asimilasyonla çözüm olmayacak’ demek. Son 40 yılda binlerce insan hayatını kaybetti ve Türkiye bu savaşta kaynaklarının çok büyük bir kısmını silah baronlarına harcadı. Bunun karşılığında hem ekonomik hem insanlık krizi yaşanıyor. Direnişçiler siyasal, ekonomik krize de bir çözüm öneriyor. Bunun için de dünyanın en pasif eylemi olan açlık grevini gerçekleştiriyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Ölümler halkların arasındaki köprüyü dinamitler’ 
 
Bu eylemin sonucunda gerçekleşecek ölümlerin, Türkiye halkları arasındaki köprüleri dinamitleyeceğine ve barış içinde yaşamı sabote edeceğine dikkat çeken Serpil, şöyle devam etti: “Bu büyük kırılmanın yaşanmaması ve aklı selimin üstün gelmesi gerekiyor. Demagoji yapmasın kimse. Kimse kendine siyasi rant elde etmesin bir an önce hukukun ve Anayasa’nın gerekleri yerine getirilip çözüm aransın. Ne Leyla Güven’i kaybetmeye ne de binlerce tutsağın yaşamını yitirmesine tahammülümüz olabilir. Bu ülkenin artık bu acıları yaşamaması gerekiyor.”