İsimler değişir ama özgür basın mücadelesi geriye düşmez

  • 09:08 11 Ekim 2020
  • Kadının Kaleminden
 
 
“Baskıların son bulmadığı özgür basın geleneğini takip eden gazeteciler için gözaltı ve tutuklamaların sonuç vermeyeceği bir gerçek. Tutuklamalarla ancak isimler değişir ama mücadele asla geriye düşmez.”
 
Semra Turan
 
Basın özgürlüğünün hiçbir zaman olmadığı Türkiye’de özellikle Kürt ve muhalif medya her dönem iktidarın hedefinde oldu. Bu baskılar özellikle savaş ve baskı ortamının yükselişte olduğu dönemlerde kendisini daha açık bir şekilde gösterdi. Özelikle 2014- 2016 yılları arasında süren ve Urfa Ceylanpınar’da 2 polisin öldürülmesiyle son bulan çözüm sürecinin ardından ülkede genel olarak artan baskı ortamından gazeteciler de nasibini aldı.
 
Gazeteciler sırf yaptıkları haberler nedeniyle yargılandı, hala 100’ü aşkın gazeteci farklı cezaevlerinde tutuklu bulunuyor. Kürt ve muhalif medyaya açılan davalar basın özgürlüğünü ciddi şekilde tehdit ederken, tutuklanan gazetecilerin büyük çoğunluğu “Örgüt propagandası” ile “Örgüt üyeliği” gerekçesiyle yargılanıyor.
 
Tutuklandılar
 
Türkiye'nin basın özgürlüğü tablosu bir yana duruversin. Gazetecilere yönelik baskılara en yakın örnek Van’da gazetecilerin gözaltına alınıp tutuklanması.
 
6 Ekim Salı günü Van’da yapılan operasyon kapsamında Jinnews muhabiri Şehriban Abi, gazeteci Nazan Sala, Mezopotamya Ajansı muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur ile Yeni Yaşam gazete dağıtımcısı Fehim Çetiner ve eski dağıtımcı Şükran Erdem gözaltına alındı. 4 gün sonra ise çıkarıldıkları mahkemece 4 gazeteci tutuklandı.
 
Raporla belgelediler
 
Gazetecilerin tutuklanmalarına gerekçe ise Van’ın Çatak ilçesinde operasyona çıkan askerlerin Servet Turgut ile Osman Şiban isimli yurttaşları helikopterden atmasına dönük yapılan haberi hastane raporuyla belgeleyip servis etmeleri oldu.
 
Anaakım meslektaşlarını açık hedef gösterdiler
 
Van’da gazetecilerin gündeme getirdikleri helikopterden atılma haberi günlerce kamuoyunda tartışılıp, insanlık suçu olarak tarihe geçse de, arkadaşlarımız yaptıkları haberler nedeniyle adeta cezalandırıldı. Gündeme getirdikleri haberlerle gerçeğin üstünün kapatılamayacağını, insanlık dışı uygulamalara geçit vermeyeceklerini, sonucu tutuklama dahi olsa kararlı duruşundan taviz vermeyeceklerini bir kez daha gösterdiler.
 
Kaldı ki Van’daki gazetecilerin servis ettiği haberler iktidar başta olmak üzere birçok kesimi ve ana akım medyayı büyük oranda rahatsız etti. Bundan kaynaklı kendisini muhalif gösteren medya organları başta olmak üzere iktidarın tekelinde olan medya kuruluşları da arkadaşlarımızın gündeme getirdiği helikopterden atılma haberlerini belgeli olmasına rağmen iddia düzeyinde servis etti. Hem konuyu manipüle etmek istediler, hem de meslektaşlarını iktidara karşı açık hedef gösterdiler.
 
Engellemeler tutuklamaların habercisiydi
 
Ancak biz biliyoruz ki; tutuklanma öncesi böylesi bir operasyonun yapılacağı aşikardı. Çünkü günler öncesi Mezopotamya Ajansı muhabirlerinin kentteki eylem ve etkinlikleri takip etmemesi için polislerin “MA çekmesin kim çekiyorsa çeksin” söylemleri ile arkadaşlarımızı engellemeleri tutuklamaların habercisi niteliğindeydi.
 
Sonuç itibariyle Servet Turgut ile Osman Şiban’ı helikopterden atarak insanlık suçu işleyenler hakkında herhangi bir işlem yapılmazken, bunu açığa çıkartan gazeteciler tutuklandı. Bu tutuklamalar aynı zamanda gazetecilerin yaptığı haberin bizzat resmi bir şekilde kanıtlanması, devletin ise çaresizlik karşısında teşhir edilmesi anlamına geliyor.
 
Gazetecilerden ‘öç’ alınıyor
 
Ancak gazetecileri tutuklayanların unuttuğu, Kürt gazetecilerin ise her seferinde hatırlattığı bir gerçeklik var. Yıllardır, iktidarın baskısı altında çalışan Kürt gazeteciler, bu sonuçları göze alarak mesleklerini icra ediyor. Yaşadıkları coğrafyada bizzat devlet eliyle yapılan insanlık dışı uygulamalar ve hak ihlallerini kalemiyle aydınlatıyor. Temel sloganları olan “Gerçekler asla karanlıkta kalmayacak”, sözlerini layıkıyla yerine getiriyor, asla geri adım atmıyor. Van’daki gazeteciler de bu izin sürdürücüleri oldukları için “öç” alınıyor.
 
Baskıların son bulmadığı özgür basın geleneğini takip eden gazeteciler için gözaltı ve tutuklamaların sonuç vermeyeceği bir gerçek. Tutuklamalarla ancak isimler değişir ama mücadele asla geriye düşmez.