‘Kimse barıştan korkmasın’

  • 09:04 16 Ekim 2024
  • Güncel
 
WAN  “Biz yine de barış ve kardeşlik istiyoruz” diyen kadınlar, 13 Ekim’de Amed’de binlerin katılımıyla gerçekleşen “Özgürlük Mitingi”nin önemine dikkat çekerek, “Kimse barıştan korkmasın” dedi. 
 
Demokratik Kurumlar Platformu (DEKUP) tarafından Amed’de “Komploya karşı direniyoruz, özgürlük için Amed’de buluşuyoruz” şiarıyla 13 Ekim’de bir miting düzenlendi. Miting için gerekli izinler alınmış olmasına rağmen, mitinge iki gün kala Diyarbakır Valiliği tarafından kentte 5 günlük eylem ve etkinlik yasağı getirildi ve mitinge verilen izin geri alındı. Birçok kentten mitinge katılmak için yola çıkan binlerce insan, kent çıkışlarında veya Amed’in girişinde durdurulurken, miting tüm engellemelere rağmen binlerin katılımıyla gerçekleşti.
 
Mitinge gitmelerine izin verilmeyen katılımcılar arasında Wan’dan katılacak olan bir grup da bulunuyordu. Binden fazla başvurunun yapıldığı kentte, yola çıkmak için bir araya gelen kitle polis tarafından engellendi ve kitle, bulunduğu yerde eylem yaparak yasak kararına tepki gösterdi.
 
Mitinge gidişleri engellenen kadınlara, miting ve barış ile özgürlük taleplerine ilişkin mikrofon uzattık.
 
Barış Annesi Besna Aydoğan: Sadece barış diyorum’
 
Mikrofonumuza konuşan Barış Anneleri Meclisi üyesi Besna Aydoğan, 13 Ekim'de barış ve özgürlük talebiyle toplandıklarını belirterek, “Biz Amed’e gitmek istedik ama izin vermediler. Yolumuz kapatıldı, önümüze engeller konuldu. Ama biz yine de barış ve kardeşlik istiyoruz. Devlet ise barış için tek bir adım bile atmıyor, ama bir gün mecbur kalacaklar barıştan yana olmaya. Biz, Sayın Abdullah Öcalan’ın ailesiyle görüşmesine izin verilsin istiyoruz. Bunca zamandır kendisinden hiçbir haber alamıyoruz. Biz kimsenin ölmesini istemiyoruz. Ben bir anne olarak sadece barış ve kardeşlik diyorum” şeklinde konuştu.
 
Barış Annesi Zekiye Kaya: Kimse barıştan korkmasın!
 
Barış Anneleri Meclisi üyesi Zekiye Kaya, 13 Ekim günü büyük bir coşku ve heyecanla bir araya geldiklerini belirtti. Barış adına bu adımı attıklarını belirten Zekiye, “Barış olsun istedik. Herkes için en iyisi barışın olmasıdır. Biz iktidara barış elini uzattık ama onu bile kabul etmiyorlar. Bu sebepten üzgünüz ama biz yine de her şeye rağmen barış için adım atılsın istiyoruz. Kimse barıştan korkmasın diyoruz. Düzenlenen mitinge de önce izin verildi, sonra halkın olumlu bir adım atacağını anladıkları için bu izni geri çektiler” ifadelerini kaydetti.
 
‘Amed’e yüzbinlerin akacağını gördük’
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Wan Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, miting öncesinde gerekli başvuruların yapıldığını belirtti. Gülcan, başvuruların ardından üç gün içinde mitinge izin çıktığını işaret ederek, “İzin çıktıktan sonra çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Kürdistan ve Türkiye’nin her yerinde yoğun bir şekilde çalışmalarımızı sürdürdük. Çalınmadık kapı, girilmedik sokak, mahalle bırakmadık. Halktan da çok ciddi bir atmosferle karşılaştık. Çalışmaları yürütürken Amed’e yüzbinlerin akacağını gördük. Ve sistem de bunu fark etti aslında. Bu yüzden sonrasında hukukla bağdaşmayan gerekçelerle miting yasaklandı. Çalışmalarımızı engellemek istediler, biz çalışmalarımızı sürdürdük” dedi.
 
‘Tüm yaşam alanlarımızda yürütülen bir tecrit var’
 
Gülcan, 2016 yılından beri özellikle Wan’da keyfi ve hukuksuz yasakların ortaya çıktığını hatırlatarak, “Tecrit üzerine konuştuğumuzda, evet, Sayın Öcalan üzerinden açığa çıkarılmış bir tecrit var ama bu, toplumun her alanına sirayet etmiş durumda. Bunu defalarca ifade ettik. Mitinge gitmek istiyoruz, gidişimiz engelleniyor, yürümek istiyoruz, yürüyüşümüz engelleniyor, basın açıklaması yapacağız, engel çıkarılıyor, ablukaya alınıyoruz. Tüm yaşam alanlarımızda yürütülen bir tecrit var. Türkiye’ye baktığımızda ise bu tecrit politikalarının her yere sirayet ettiğini görüyoruz. Savaş politikalarının Türkiye’yi getirdiği noktayı da görmek gerekiyor” şeklinde konuştu.
 
‘Krizlerin sebebi savaş ve tecrit politikaları’
 
Türkiye'de ahlaki ve ekonomik bir çöküş yaşandığını vurgulayan Gülcan, kadın katliamlarının hâlâ devam ettiğini ifade etti. Gülcan, “Her gün kadınlar katlediliyor ve artık türlü türlü şekillerde, canice katlediliyor. Eğitim, sağlık sistemi çökmüş. Ekonomik boyutuyla çökmüş. Çoklu krizlerin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz ve biz bunların yaşanmasının sebebini Kürtlere yönelik yürütülen savaş politikalarıyla bağlantılandırıyoruz. Sayın Öcalan'a yönelik yürütülen tecrit politikalarıyla bağlantılandırıyoruz. Biz, Türkiye'nin bütçesinin barışa, eğitime, sağlığa aktarılması gerektiğini söylerken bize ‘bir merminin fiyatı ne kadar’ diye cevap veriliyor. Böyle bir sistem, böyle bir zihniyet 22 yıldır Türkiye’yi yönetiyor. Ve 22 yıldır Türkiye'yi getirdiği durum ortada, hepimiz birebir şahit oluyoruz” sözlerini kaydetti.
 
‘Sistem o barış masasına oturmak zorunda’
 
Gülcan, Özgürlük Mitingi’nde yaşanan bu çoklu krizlerin ve tıkanmışlığın önünün açılabileceğine değindi. Sistemin “barış masasına” oturması gerektiğinin altını çizen Gülcan, şunları söyledi: “Sistem o barış masasına oturmak zorunda. Türkiye’de başka bir çıkış yolu yok. Her açıdan tıkanmış bir sistemle karşı karşıyayız. Sayın Öcalan’la 2013-2015 sürecinde olduğu gibi tekrar masaya oturulması gerekiyor. Biz bu savaşlar bitsin istiyoruz, ‘savaşa karşı barışı inşa edelim’ diyoruz. Bu zor değil, bunun bir yolu var. Bu yolun başında gelen isim de Sayın Abdullah Öcalan’dır. 26 yıldır uygulanan tecrit politikalarının, 43 aydır sürdürülen mutlak iletişimsizliğin son bulması gerekiyor. Sayın Öcalan’la hem diyalog kapısının açılması lazım hem de fiziki özgürlüğünün sağlanması gerekiyor. Biz bunları savaş politikalarının son bulması ve bu topraklarda barışın inşa edilmesi için yapıyoruz. Amed’de barışın inşa edilmesi ve bu topraklara özgürlüğün gelmesi için sesimizi gür bir şekilde duyuracaktık. Ama her şekilde engellemelerle karşılaşıyoruz. Bu engellemeler şimdiye kadar bizi mücadelemizden nasıl alıkoymadıysa, şimdi de alıkoyamayacak. Biz tüm bunlara rağmen bu mücadeleyi yürütüyoruz, yürütmeye de devam edeceğiz. Bu topraklarda özgür, eşit bir yaşam inşa edilene kadar bu mücadele devam edecek.”