‘Emine Şenyaşar adalet mücadelesinde yalnız bırakılmamalı’

  • 09:02 17 Mayıs 2024
  • Güncel
 
Elfazi Toral
 
İSTANBUL - Emine Şenyaşar’ın adalet mücadelesinde yalnız bırakılmaması gerektiğini söyleyen İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri ve avukat Ayşe Özdemir, 24 Mayıs’ta bakanlık önünde yapılacak eyleme çağrıda bulundu. 
 
Riha’nın (Urfa) Pirsûs (Suruç) ilçesinde 14 Haziran 2018 tarihinde AKP eski milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın koruma ve yakınları tarafından eşi ve iki oğlu katledilen Emine Şenyaşar, oğlu Ferit Şenyaşar ile birlikte 9 Mart 2021 tarihinde Adalet Nöbeti eylemine başladı. Urfa Adliye binası önünde 846 gün nöbet tutan Emine,  846 gün süren adalet nöbetinin ardından eylemini Ankara’ya taşıdı. Emine Şenyaşar, 102 gündür Ankara’da Adalet Bakanlığı önünde adalet mücadelesini sürdürüyor. Geçtiğimiz günlerde Meclis kürsüsünden konuşan Emine Şenyaşar,  24 Mayıs’ta Adalet Bakanlığı önünde yapacakları açıklama için  “Ben herkese adalet istiyorum. Hepinizi Adalet Bakanlığı önüne bekliyorum” çağrısında bulundu.
 
Emine Şenyaşar’ın adalet mücadelesi ve 24 Mayıs’ta Adalet Bakanlığı önüne yaptığı çağrıya dair konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri ve avukat Ayşe Özdemir, herkesin bu çağrıya kulak vermesini istedi. 
 
‘Şenyaşar ailesine yönelik bir katliam gerçekleştirildi’
 
Şenyaşar ailesinin adalet arayışını çok önemli ve saygıyla karşıladıklarını dile getiren Gülseren, mücadele ettikleri günden bu yana her koşulda desteklediklerini ifade etti. Türkiye’de cezasızlık kültürünün had safhada olduğunu vurgulayan Gülseren, “Ülkemizde adaletsizlik ve cezasızlığın yerleşik olduğunu ve bu cezasızlık kültürünün yerleşik olmasının özellikle bu tür suçları işleyenlerin nasıl güçlendirdiğini de biliyoruz” diye konuştu. 
 
‘Adalet mücadelesini veren herkesin yanındayız’
 
Cumartesi Anneleri ve Çorlu tren kazası sonrası mücadele eden ailelerin adalet mücadelesini hatırlatan Gülseren, adalet arayışında olan bütün ailelerin yanında olacaklarını paylaştı. Gülseren, "Devlete dokunan ya da devletle ilişkili bir suç varsa ortada, cezasızlık yaşanıyor. İnsan hakları savunucuları olarak varoluşumuzun nedenlerinden biri de tam da bu hakikat ve adaletin gerçekleşmesi. Dolayısıyla adalet mücadelesi veren tüm kesimlerin yanında olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. 
 
24 Mayıs’a çağrı 
 
Emine Şenyaşar’ın 24 Mayıs için Adalet Bakanlığı önünde yapmayı planladığı açıklamaya dikkat çeken Gülseren, “Biz hak savunucuları olarak açıklamanın desteklenmesini istiyoruz. Toplumdaki herkesin adalete ihtiyacı var. Bu yüzden de biz her koşulda Emine Şenyaşar’ın ve ailesinin yanındayız. Adalet arayışının ve bütün adalet arayışçılarının yanında olmaya devam edeceğiz. Çünkü hepimizin adalet arayışına ihtiyacı var. Bu açıklama ve adalet arayışı hepimiz için bir adım olacaktır” şeklinde konuştu. 
 
‘Cezasızlık politikasıyla failler görmezden geliyor’
 
Hem Türkiye’de hem de dünyada baskıcı yönetimlerin cezasızlık pratiklerinin sistematik bir zemini olduğuna dikkat çeken Ayşe Özdemir ise, “Hukuk normları yerine tedbir normlarını uygulayan baskıcı yönetimler için cezasızlık politikaları bir yönetim stratejisidir ve yargı sisteminin esasını oluşturan bir uygulama olarak ön plana çıkabilir. Zira cezasızlık politikasının temeline baktığımızda, devlet içinde birtakım desteklediği, yönlendirdiği veya görmezden geldiği faillerin sebep olduğu hak ihlalleri ile ilgili yükümlülüklerin yerine getirilmediğini görüyoruz” diye konuştu.
 
‘Cezasızlık politikası şiddet biçimidir’
 
Cezasızlık politikasının şiddet biçimi olduğunu aktaran Ayşe, aynı zamanda faili aklayan, mağdurun adalet duygusuna olan inancını ortadan kaldıran bir uygulama olduğunu kaydetti. Bu uygulamaların sistematik olarak Kürt kentlerinde yaşandığına işaret eden Ayşe, şöyle devam etti: “ Devlet kendisiyle organik ilişkiler içinde olan faillerin sebep olduğu insan hakları ihlallerini görmezden gelmek için normatif hukuku rafa kaldırabiliyor. Türkiye tarihinde cezasızlık politikalarına örnek verilebilecek birçok örnek vardır. Emine Şanyaşar’ın son 6 yıldır maruz kaldığı uygulama bu politikaların en güncel ve sembolik örneklerinden biridir. Kamuoyuna da yansıdığı, kamera kayıtları ve tanıklar üzerinden ortaya çıktığı gibi 2018 yılında Urfa’nın Suruç ilçesinde adeta bir katliam yaşandı ve saldırıya uğrayan aileden baba ve iki oğlu hastanede canice katledildi. Siyasi iktidara yakın kişilerce işlenen bu katliam aradan geçen süre zarfında aydınlatılmadı, üstü örtülmeye ve failler korunmaya çalışıldı. Bu süreç bugün de devam etmektedir” şeklinde ifade etti.
 
‘Emine Şenyaşar adalet mücadelesinde yalnız bırakılmamalı’
 
“Hukukun işletilmediği, adaletin toplumsal ve siyasi davalarda tecelli etmediği, AYM kararlarının dahi uygulanmadığı ve iktidar ile ortağının yargı üyelerine en tepeden parmak salladığı bir süreçten geçmekteyiz” sözlerine yer veren Ayşe,  iktidar partisine mensup bir milletvekili ile ailesinin bizzat karıştığı böylesi bir katliamda dahi faillerin cezasızlık zırhı ile korunmaları hukuk ve yargı mekanizmalarının geldiği noktayı gözler önüne sermektedir” dedi.
 
‘Yalnız bırakılmamalı’
 
Emine Şenyaşar’ın son yılların adalet mücadelesinin sembollerine dönüştüğünü ve adalet mücadelesini her gün ısrarlı bir şekilde sürdürdüğünü ifade eden Ayşe, “Emine Şenyaşar adalet mücadelesinde yalnız bırakılmamalı. Onun mücadelesi, bugün Türkiye’de yargı kurumunun geldiği noktayı, adalet nosyonunu ve cezasızlık politikalarının boyutlarını gözler önüne sermektedir. Onun için özgürlükçü hukuk mücadelesini veren bizler de bu talebi destekliyor ve herkesin kulak vermesini diliyoruz” diye belirtti.