Cumartesi Anneleri’nden kaybedilen kadınlar anısına karanfiller…

  • 14:01 9 Mart 2024
  • Güncel
 
 
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri’nin 989’uncu hafta eyleminde, gözaltında kaybedilen tüm kadınlar ile 1991’de Cizîr’de gözaltına alındıktan 18 yıl sonra yol yapım çalışması sırasında kemikleri bulunan Makbule Ökdem için Galatasaray Meydanı’na karanfiller bırakıldı.
 
Gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri / İnsanları, eylemlerinin 989’uncu haftasında, kaybedilen tüm kadınlar ile 1991 yılında Şirnex’in Cizîr (Cizre) ilçesinde gözaltına alındıktan 18 yıl sonra yol yapım çalışması sırasında kemikleri bulunan Makbule Ökdem’in faillerini sordu. Çok sayıda Cumartesi Annesi’nin katıldığı eyleme, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ve Hapishaneler Komisyonu ile hak savunucuları katıldı. Eylemciler, gözaltında kaybedilen kadınların fotoğraflarını taşıdı.
 
Eylem gözaltında kaybedilen kadınlara adandı
 
Bu hafta, 8 Mart dolayısıyla gözaltında kaybedilen kadınlara adanan eylemin basın metnini Cumartesi İnsanı Maside Ocak okudu. Maside, “Gözaltında kaybedilen kadınları unutmayacağız. Dün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ydü. Dünyanın her yerinde kadınlar, eşitlik ve özgürlük taleplerini ortaklaştırarak meydanlara çıktılar. Eşitsizliğe, baskıya karşı mücadele ve dayanışma kararlılıklarını yükselttiler. Biz de bu kararlılığa, insan onurunu zedeleyen cezasızlığa ve adaletsizliğe karşı sesimizi yükselterek katılıyoruz. 989’uncu haftamızda kayıplarımızla buluşma mekanımıza ulaşmamızı engelleyen demir bariyerlerin önünde, gözaltında kaybedilen kadınlarımızı unutmadık diyerek buluştuk. 1991 yılında Cizre’de gözaltına alındıktan 18 yıl sonra yol yapım çalışması sırasında kemikleri bulunan Makbule Ökdem’i unutmadık” dedi.
 
Maside, gözaltında işkence gören ve kaybedilen 12 kadını tek tek şu sözlerle hatırlattı:
 
“*27 Temmuz 1992 tarihinde Dersim’de gözaltına alındıktan 8 gün sonra işkenceden tanınmaz hale getirilen bedeni Elazığ Karşıyaka Kartepe’de gömülü bulunan, Ayten Öztürk’ü unutmadık. 14 Ağustos 1992 tarihinde Mardin/Derik’te 2 kişi ile birlikte gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Rıdda Yavuz’u unutmadık.
 
*Eylül 1993 tarihinde Hizbullah tarafından Nusaybin ilçesinin Selahaddin Eyyubi Mahallesi’nde başına çuval geçirilerek kaçırıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Sedika Dal’ı unutmadık. 24 Aralık 1993 tarihinde Bitlis Tatvan Wanik köyündeki evlerinden kardeşi Ramazan ile birlikte askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Hamide Şarlı’yı unutmadık.
 
*24 Eylül 1994 tarihinde Dersim Mirik’te köye yapılan askeri operasyon sonrası kendilerinden bir daha haber alınamayan Hatun Işık, Yeter Işık, Elif Işık, Gülizar Serin ve onun 3 yaşındaki kızı Dilek Serin'i unutmadık.
 
*5 Ekim 1994 tarihinde İstanbul’da gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Lütfiye Kaçar’ı unutmadık.
 
*17 Ekim 1994 tarihinde Muş’un Hasköy ilçesine bağlı Ortaç köyünde hayvanlarını sağmak için gittikleri yaylada askeri bir operasyonun ortasında kalan ve kendilerinden bir daha haber alınamayan Gülnaz Tatu ve Kadriye Tatu’yu unutmadık.
 
*24 Ocak 1995 tarihinde Ankara’da gözaltına alınan, işkence görmüş bedeni 76 gün sonra Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı’nda “kimliği meçhul kişi” olarak gömülü bulunan Ayşenur Şimşek’i unutmadık.
 
*1 Mayıs 1995 tarihinde Diyarbakır/Bismil’de gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Hatice Şimşek’i unutmadık.
 
*7 Eylül 1996 tarihinde Diyarbakır Bağlar’da bulunan bir eve Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı sivil polisler tarafından yapılan baskında gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Şükran Daş’ı unutmadık.
 
*28 Kasım 1996 tarihinde Diyarbakır’da eşi Mahmut ile birlikte gözaltına alınan ve 2 yıl sonra kimsesiz olarak defnedildiği Cizre Asri Mezarlığı’na “kimliği meçhul kişi” olarak gömüldüğü anlaşılan ancak mezarına hala ulaşılamayan Fahriye Mordeniz’i unutmadık.
 
*26 Eylül 1997 tarihinde Kulp-Diyarbakır yolunda otomobilleri durdurularak eşi Orhan ile birlikte beyaz Toros ile kaçırılan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Zozan Eren’i unutmadık.
 
*31 Mart 1998 tarihinde İzmir/Çeşme/Alaçatı’da 3 arkadaşı ile birlikte gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Neslihan Uslu’yu unutmadık.
 
*16 Temmuz 1998 gecesi derin devlet bağlantılı Hizbullah tarafından Mersin’de kaçırılan, 21 Ocak 2000 tarihinde işkence edildikten sonra Konya Meram’daki bir villanın bodrumunda cansız bedenine ulaşılan Konca Kuriş’i unutmadık.”
 
‘Kaç yıl geçerse geçsin vazgeçmeyeceğiz!’
 
Gözaltında kaybedilen kadınların akıbetlerinin açıklanması ve faillerinden adil bir yargı önünde hesap sorulması taleplerinin bugüne dek karşılık bulmadığını söyleyen Maside, “Hangi tarihte yaşanmış olursa olsun gözaltında kaybedilen kadınlar gerçeği ile yüzleşmek, cezasızlığı sonlandırmak ve sorumluların yargı önünde hesap vermesini sağlamak mevcut iktidarın görevidir. Adalet sistemi gözaltında kaybedilen kadınlar için kamuoyunun vicdanını tatmin edecek kararları tesis edinceye kadar onları kaybedenler, kaybetme iklimini yaratanlar hesap verinceye kadar hakikat ve adalet arayışımızdan vazgeçmeyeceğiz. Kaç yıl geçerse geçsin, gözaltında kaybedilen kadınlarımız için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” sözleriyle mücadelelerinden asla vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi.
 
‘Kaybedenlere hiçbir yasak gelmiyor!’
 
Ardından 1995 yılında İzmir’de kaybedilen Murat Yıldız’ın akıbeti için 28 yıldır mücadele yürüten Cumartesi Annesi Hanife Yıldız, “8 Mart’ta her yeri yasaklıyorlar. İnsan öldürenlere, kaybedenlere hiçbir yasak gelmiyor. Bu ülkenin kadınları ölüme mi layık görülüyor? En çok da bu iktidardan geldi bunlar. Kadın cinayetlerini durdurmuyor ama yasakları koyuyor. Bunları haykırmak bu kadar mı zorunuza gidiyor?” şeklinde konuştu.
 
Eylem, Cumartesi Anneleri / İnsanları’nın hafıza mekanları olan Galatasaray’a kaybedilen tüm kadınlar anısına karanfillerini bırakması sonrası sona erdi.