‘Gözaltında insan kaybetmek insanlığa karşı suçtur’

  • 12:53 9 Mart 2024
  • Güncel
 
HABER MERKEZİ - Gözaltına alındıktan sonra katledilen Nusrettin Turgut’un faillerini soran İHD Colemêrg Şubesi ve kayıp yakınları “Gözaltında insan kaybetmek insanlığa karşı işlenmiş suçtur” dedi. Êlih'teki eylemde ise katledilen Abdurrahman Acar'ın failleri, Amed'de ise Zozan Eren'in akıbeti soruldu.  
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve kayıp yakınları, Gever, Êlih ve Amed'de kayıplarının akıbetini ve failleri sormak için bu hafta da eylemlerini gerçekleştirdi. 
 
Colemêrg
 
İHD Colemêrg (Hakkari) Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 113’üncü haftasında Gever (Yüksekova) ilçesinin Sanat Sokağı’nda bir araya geldi. Eyleme, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Gever İlçe Örgütü yöneticileri, Barış Anneleri ve kayıp yakınları katıldı. Eylemde, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” yazılı pankart ve kayıpların fotoğrafları taşındı. Bu haftaki eylemde, Gever’de taksicilik yaparak hayatını idame ettiren ve 1993 yılının Şubat ayında gözaltına alınıp, katledilen, cenazesi Bedlîs’in (Bitlis) Tetwan (Tatvan) ilçesinde bulunan Nurettin Turgut akıbeti soruldu.  
 
'Bu suçlar insanlığa karşı işlenmiş suçlardır'
 
Eylem de ilk olarak konuşan İHD Colemêrg Şube Eşbaşkanı Sibel Çapraz, Abdülmecit Baskın davasında, “Zaman aşımı sebebi ile davanın düşürülmesi” kararını hatırlatarak, “Gözaltında insan kaybetme suçunda zaman aşımı yoktur. Bu suçlar insanlığa karşı işlenmiş suçlardır ve zaman aşımı söz konusu olamaz. Mehmet Ağar hakkında verilen beraat kararından 1 gün sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı karşılamak için Elazığ’a gitmiş ve burada kendisi ile samimi pozları Türkiye’nin 4 bir yanına servis edilmiştir. Böylelikle Mehmet Ağar’ın 19 kişiyi öldürülme emrini verdiği bahisle hakkında açılan dava henüz bitmeden bu karelerin basına yansıması toplumun vicdanında ağır yaralar açmaktadır. Toplum nezdinde bu fotoğraf karesi Mehmet Ağar’ın hukuk normlarına göre yargılanacağı gerçeğine gölge düşürmektedir” dedi.  
 
'Failler yargılansın'
 
Ardından eylem de basın metnini okuyan İHD Colemêrg Şube Yöneticisi Ozan Akbaş, “Nurettin Turgut’un failsiz bırakılması 90’lı yıllarda bir devlet politikasıydı. Bu politikaya karşı annelerimiz ve destekçilerimiz 30 yıldır failsiz bırakılmak istenenlere karşı güçlü bir şekilde sesini yükseltiyor. Buradan yetkililere bir daha seslenmek istiyoruz. Gözaltında insan kaybetmek insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Faillerin yargılanması ve kaybedilenlerin akıbetinin ortaya çıkarılması bu hükümetin sorumluluğundadır. Nurettin Turgut’un failleri yargılansın akıbeti açığa çıkarılsın” ifadelerini kullandı.  
 
Eylem, yapılan oturma eylemiyle son buldu.  
 
 Êlih
 
Êlih’te (Batman) kayıp yakınları ve İHD Şubesi üyeleri, eylemlerinin 623’üncü haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde toplandı. "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" yazılı pankart ile kayıpların fotoğrafının açıldığı eyleme, DEM Parti Êlih Belediye Eşbaşkan Adayı Gülistan Sönük, Tevgera Jinên Azad (TJA),  Barış Anneleri Meclisi, Emek ve Demokrasi Platformu, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Êlih Barosu yöneticileri ile kayıp yakınları katıldı.
 
Bu haftaki eylemde eski Êlih Milletvekili Ayşe Acar Başaran’ın 23 Mart 1993 tarihinde katledilen babası Abdurrahman Acar’ın failleri soruldu.  İnsan Hakları Derneği (İHD) Şube Yöneticisi Rezan Baytar, yaptığı konuşmada bir kez daha kayıpların akıbetini sormak için alanlarda olduklarını belirterek, “Bizler kayıplarımızın yasını tutabilmek, onları insan onuruna yakışır bir şekilde ve usulünce defnedebilmek için adalet istiyoruz. Faili meçhul cinayetlerin faillerinin yargı önüne çıkarılarak cezalandırılmasını ve kayıplarımızın akıbetinin açıklanmasını istiyoruz. Kayıplarımızın failleri bulunsun ve yargılansın” diye konuştu.
 
Sonrasında 1993 yılında Eski Midyat Garajı olarak adlandırılan yerde katledilen Abdurrahman Acar’ın öyküsünü aktaran Rezan, katledildiğinde henüz 31 yaşında olan Abdurrahman’ın evli ve 4 çocuk sahibi olduğunu paylaştı.
 
Herkesin içinde katledildi
 
Kentte esnaflık yapan Abdurrahman’ın ailece işlettikleri kıraathanenin o dönem Halkın Emek Partisi (HEP) lokali olarak kullanıldığını ifade eden Rezan, “Bu nedenle hedef haline getirilmiş ve kıraathanenin kapatılması için zorlanmıştı. Partili olarak bilinen aile fertleri defalarca tehdit edilmiş, Abdurrahman Acar da öldürülmeden önce yaklaşık bir yıl boyunca tehditlere maruz kalmıştı” diye belirtti. Ardından 1993 yılının Êlih’te faili meçhullerin en yoğun olduğu yıl olduğunu hatırlatan Rezan, “Abdurrahman Acar, bayram arifesinde yine esnaflık yapan ağabeyine iftar için yemek götürürken iftara 5 dakika kala Eski Midyat Garajı’nda, içerisinde yüzlerce kişinin arasında kontra güçler tarafından başının arkasına aldığı kurşunla katledildi. Yüzlerce insanın olduğu çarşının içerisinde hiçbir görgü tanığı bulunamadı, bulunmadı. Ramazan ayı boyunca hiç cinayet işlenmemiş ancak öncesinde Abdurrahman’ın da aralarında olduğu 7 kişi öldürülmüştü. Üzerinden 31 yıl geçti ama hala failleri bulunamadı” dedi. 
 
Amed
 
İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınları, eylemlerinin 787’nci haftasında “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” şiarıyla Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. kayıpların fotoğraflarının yer aldığı pankart açıldığı eylemde, kayıp yakınları ellerinde fotoğraflarla eylemdeki yerini aldı. Eyleme, DEM Parti Amed İl Eşbaşkanı Pınar Sakık tekin, DEM Parti Amed Milletvekili Ceylan Akça ve Rezan Belediye Eşbaşkan Adayı Leyla Ayaz katıldı. 
 
Eylemde bu hafta Pasûr’da (Kulp) 25 Eylül 1997’de gözaltında kaybedilen Zozan Eren’in akıbeti soruldu. 
 
Eylemde konuşan Ceylan, 90’lı yıllarda bu suçları işleyen failerin, Xarpêt’te valilik odalarında ağırlandığına dikkat çekti. Ceylan, “Burada olan bizle failleri tanıyoruz. Eninde sonunda hesap verecekleri günleri bekliyoruz. Katilleri tanıyoruz, biliyoruz. Gözlerinin içine bakmaya devam edeceğiz” dedi. 
 
Angül Karakolu’na başvuru 
 
Zozan Eren’in kaybediliş hikayesini, İHD Amed Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Berfin Elçi okudu. Berfin, “Orhan Eren ile kaybedilmeden önce dönemin Kulp Kaymakamı Zozan Eren’e kendi isteğiyle tayinini başka yere aldırmasını söyler. Kaymakamla görüştükten sonra Eren’i kaymakamlıkta görevli iki polis, ‘Sen PKK’lilere ilaç gönderiyorsun, onun için buradan gitmek zorundasın’ diyerek tehdit eder. Ertesi gün yani Cumartesi günü anne Toprak, Kulp Jandarma Karakolu’na başvuru için gider. Karakoldakiler; tatil olduğunu ileri sürerek başvurusunu kabul etmeyip Pazartesi günü gelmesini söyler. Pazartesi günü anne Pembe Toprak, Kulp Savcılığı’na başvurarak durumu izah etmeye çalışır. Savcı Angül Karakolu’nu arayarak bilgi alır. Karakoldakiler, ‘kaçırma olayının gerçekleştiğini, Orhan ve Zozan Eren’in PKK militanları tarafından kaçırıldığını bildirir” sözleriyle Zozan’ın nasıl kaybettirildiğini hatırlatır.  
 
Her yere başvuru 
 
Berfin sözlerine şöyle devam etti: “Savcı bu bilgiyi anne Pembe Toprak’a iletir ve Angül Karakolu’na gitmesini, akabinde Diyarbakır Valiliği’ne başvurması tavsiyesinde bulunur. Daha sonra anne Pembe Toprak dilekçe ile önce Angül Karakolu’na başvuruda bulunur, fakat karakol komutanı, kendisine ‘Çiftin PKK militanları tarafından kaçırdığını’ söyler. Buradan bir netice alamayan anne Toprak, Diyarbakır Valiliği’ne başvuruda bulunur. Vali, annenin huzurunda Lice ve Kulp Jandarma karakollarını arar ve çocuklarının PKK militanları tarafından kaçırıldığını kendisine söyler. 
 
Dava AİHM’e taşındı
 
Çiftin arabasının Angül Karakolu’nun yakınında bulunmasına rağmen militanların Zozan ve Orhan Eren’i kaçırdığı bilgisi inandırıcı gelmemekle birlikte, somut bir delille de ortaya konulmaz. Yine de tüm idari ve hukuki mercilerce ısrarla aileye bu bilgi verilir. İç hukuk yollarında bir netice alamayan aile davayı AİHM’e taşır. 21 Şubat 2005 yılında AİHM “Yaşam hakkı ihlalinden” Türkiye’yi mahkûm eder” 
 
Eylem, bir dakikalık oturma eylemiyle sona erdi.