Wanlı kadınlar mücadeleye çağırıyor

  • 09:17 7 Mart 2024
  • Güncel
 
 
Zelal Tunç
 
WAN - Wan’da çeşitli iş alanlarında çalışan kadınlar mücadeleye kendi hayatlarından başladıklarına dikkat çekerek gün geçtikçe daha direndiklerini kaydetti. 
 
Kadın düşmanı politikalar karşısında eşitsiz, güvencesiz, uzun mesai ve ağır iş yükü altında çalışan kadınlar bir 8 Mart’ı da mücadeleyle karşılıyor. 8 Mart öncesi Wan’da farklı iş kollarında çalışan emekçi kadınlar yaşadıklarına, mücadelelerine ve 8 Mart’a dair değerlendirmelerde bulundu.  
 
Eğitim hayatını ekonomik nedenlerden kaynaklı bıraktı
 
Ekonomik kriz nedeniyle Elbak (Başkale) İlçesi’nden kent merkezine göç eden, ailesinin okula göndermeye gücü yetmediği için eğitim alamayan Ronahi Kardaş, yaptığı el emeği takıları dijital medya hesabından satarak harçlığını çıkarmaya çalıştığını belirtti. Ronahi,  “Maalesef bulunduğumuz kentte iş imkanları çok sınırlı ve düşük ücret veriyorlar. En iyi ihtimalle asgari ücret verebilen iş yerleri uzun mesai saatleri ile çalıştırıyor” dedi.
 
‘Mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz’
 
Daha önce yaptığı takılar için aldığı malzemeleri daha uygun alabiliyorken, şuan söz konusu meblanın 3 4 katı bir ücret ödediğini aktaran Ronahi, bu ücretle de uzun emek verdiği ürünlerinden ancak dört veya beş tane satabildiğini ifade etti. Ronahi “ Ne olursa olsun kadınların ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durması gerektiğini düşünüyorum. Zaten kadın olarak mücadelemiz daha çocukluktan başlıyor. Ailede, okulda, sosyal hayatta, hayatın her alanında bu mücadeleyi sürdürüyoruz bu sebeplerden hayatın her yönünde ne olursa olsun mücadelemizden vazgeçmemeliyiz” mesajını verdi.
 
‘Kadın çok güçlüdür’
 
Berivan Tibelik isimli kadın da yaşadığı zorlukları anlatarak konuşmasına başladı. Berivan, doğduğu günden itibaren devletin şiddetine maruz kaldığını bundan kaynaklı 90’lı yıllarda doğduğu Wan’ın Şax (Çatak) ilçesine bağlı bir köyden önce kent merkezine daha sonra da Ecevit hükümeti tarafından özel politikalar sonucu oluşturulan Şax ilçesine bağlı Konalga köyüne geri dönmek zorunda bırakıldığını söyledi. Okul olmadığı için okuyamadığını küçük yaşına rağmen ağır iş kollarında çalıştırıldığını söyleyen Berivan, şöyle konuştu: “Köyde okul yoktu bunun dışında da köydeki işler çok zor ve ağır işlerdi. Bu ağır işlerden dolayı okulu bırakmak durumunda kaldım ve köye aileme yardım etmeye gittim. Burada şunu da belirtmek istiyorum; erkekler kadının zayıf ve güçsüz olduğu söylüyor ama ben kendim tecrübe ettim ve gördüm kadın çok güçlüdür.”
 
‘Şartlar zor olsa da çalışmak zorundaydım’
 
Köyden babasının hastalığı nedeniyle kent merkezine tekrar göç etmek zorunda kaldıklarını kaydeden Berivan, “Merkeze taşındıktan sonra benim için daha zorlu bir süreç başladı. Çünkü abim okuyordu ve diğer kardeşlerim benden küçük oldukları için onlara ben bakmak zorundaydım. Kendime ‘asıl şimdi Berivan ayaklanmalı’ dedim ve yeniden bir hayat mücadelesine girdim. Akrabalarım bir otelde çalışıyorlardı ve ben de onlarla birlikte o otelde çalışmaya başladım. Emeğimizin karşılığını asla alamıyorduk ama ekonomik olarak zor durumda olduğumuz için şartları kabul ediyordum. Otelde üç yıl çalıştıktan sonra belediyenin su işleri biriminde işe başladım. Belediyelere kayyım atandıktan sonra çok zorlandım” ifadelerine yer verdi.
 
Kayyımlar tarafından işine son verildi
 
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) döneminde belediye de çalışmaya başladığını ve Kürt kimliğinden ötürü kayyımların atanması ardından işine son verildiğini söyleyen Berivan, “Buradan çıkarıldıktan sonra ben erkek kardeşim ve başka birkaç arkadaşımızla birlikte Antalya’ya gittik. Antalya’da bir meyve sebze firmasında işe başladık. Biz işimizi iyi yapıyorduk ve iş bitiş saatinden önce işimiz bittiği için orada temizlik işini yapan kişiyi işten çıkardılar ve bize işimizi bitirdikten sonra temizliği de bizim yapacağımızı söylediler. Biz bunu da kabul ettik” dedi.  
 
‘Tutuklandığı cezaevinde de mücadelesini sürdürdü’
 
Tanık ifadeleriyle tutuklandığını ve dört duvar arasında da mücadelesini sürdürdüğünü belirten Berivan, “Pandemi dönemi başladıktan sonra Wan’a geri döndüm. Bir yıl sonra üzerime verilen bir ifade ile gözaltına alındım ve bunun ardından tutuklandım. Dört ay Wan’da altı ay da Tarsus’ta olmak üzere toplam on ay cezaevinde kaldım. Tahliye olduktan sonra babam hasta olduğu için birkaç ay ona baktım sonra babamı kaybettim. Babamın vefatından sonra, kardeşlerim büyümüştü artık bana ihtiyaçları yoktu ama ben bir kadın olarak kendi ayaklarımın üzerinde durmak istedim ve çalışmaya başladım” şeklinde konuştu.
 
‘Mücadele edeceğiz’
 
Berivan son olarak “Erkekler kadının gücünü çok hafife alıyorlar, kadının her zaman erkeğin bir adım gerisinde olması gerektiğini düşünüyorlar. Ben Berivan olarak şunu söylüyorum ‘ erkekler şunu çok iyi bilsinler ki kadınlar her zaman çok güçlüdür ve her zaman mücadelemize devam edeceğiz” sözlerini kullandı.
 
Açtığı dükkânı kredi borçları nedeniyle kapattı
 
Daha önce birçok iş alanı oluşturduğunu söyleyen Dilyar Çalışan Felek ise, “Yerel yönetimler ve organizasyon bölümü mezunuyum. Mezun olduktan sonra Türkiye’de yaşam koşullarına baktığımda benim kendi alanımda çalışabilmem KPSS sınavına girip atanmam gerekiyor. Kadroyla yürütebileceğimiz, bizi sürekli bir yerlere sabit tutabilecekleri bir iş değil de kadının özgür bir şekilde kendini yetiştirebildiği, kendi işini kurabildiği, kendi ekonomisi ve sosyal hayatını kurabileceği düşüncesi üzerine biraz yoğunlaştıktan sonra 2020 yılında peynircilik işine girdim. Daha önce köyde kaldığım için doğal yiyeceklerden biraz anladığımı bilerek bu işe girdim ama 2020 yılından itibaren zamlar yakamızı bırakmadı. Bir sene bu işte devam devam edebildim. Yapılan zamlardan dolayı dükkanımızı devrettik çünkü çektiğimiz kredinin altında kaldık” dedi.
 
‘Evimize et alamıyoruz’
 
Daha sonra Çağrı Merkezi’nde çok ağır şartlar altında çalıştığı için işi bıraktığını söyleyen Dilyar, “Evlendikten sonra eşimle birlikte bir kafe açma kararı aldık. Şu an işlettiğim kafeyi devraldım ama bu ekonomik kriz hala aynı şekilde devam ediyor. Ekonomik krizden sadece biz değil tüm Türkiye halkları etkileniyor. Biz gelen müşterilerin karşısına sürekli yeni fiyatlarla çıkmaya artık utanıyoruz. Artık kafemizde tost ve menemen çıkaramıyoruz çünkü malzemelere sürekli zam geliyor. Evet, ben bir işletmeciyim ama aynı zamanda ev düzeni olan bir vatandaşım. Evimize et alamıyoruz ve eminim ki birçoğu kişi de aynı durumda. İnsanlar artık çocuklarını sağlıklı besleyemiyor. Farklı politikalarla insanlar topraktan kapatıldı ve artık insanlar üretim yapamıyor” sözlerini kullandı.
 
‘Varız var olmaya devam edeceğiz’
 
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü yine mücadeleyle karşıladıklarını kaydeden Dilyar, sözlerini şöyle sürdürdü:“8 Mart’a her yaklaştığımızda Kürdistanlı bütün kadınlar için söylüyorum; gün geçtikçe daha çok direniyoruz ve daha çok güçleniyoruz. 8 Mart bunların en büyük örneğidir, Kobanî bunun en büyük örneğidir. Biz biliyoruz ki güzel kadının olduğu yerde çirkin adamlar cehenneme gider. Bizler direndikçe ve mücadelemizin arkasında sapasağlam durdukça sinsileşmiş hiçbir erk, hiçbir savaş yanlısı, hiçbir kötülük bizim mücadelemize baş edemezler. Biz varız, var olmaya devam edeceğiz ve bütün zorluklara göğüs geren annelerimizden aldığımız güçle mücadelemize devam edeceğiz.”