Avukat Suzan Akipa: CPT tutumuyla tecritte pay sahibi!

  • 09:06 26 Şubat 2024
  • Güncel
 
Marta Sömek
 
İSTANBUL - PKK Lideri Abdullah Öcalan için CPT’ye yaptıkları başvuruyu değerlendiren Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Suzan Akipa, “CPT’nin, gerekli sorumluluğu alması için vakit çoktan geçti. CPT, bu tutumuyla bu hukuksuzluğa katkı yapıyor. Bu ağır tecrit şartlarında pay sahibi oluyor” dedi. 
 
İmralı Adası’nda 26 yıldır tutulan ve 36 aydır hiçbir haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış tecrit, “incommunicado” yani mutlak iletişimsizliğe dönüşmüş durumda. PKK Lideri ile görüşmek için avukatları ve ailesinin yaptığı tüm başvuru ve girişimlere rağmen 36 aydır hiçbir haber alınamıyor. Abdullah Öcalan’ın müdafiliğini yapan Asrın Hukuk Bürosu avukatları, haftada iki kez PKK Lideri ve İmralı’daki diğer müvekkilleri Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş ile görüşme talebiyle Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ve İmralı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’ne başvuru gerçekleştiriyor. Ancak bu başvurulara olumlu ya da olumsuz bir cevap verilmezken, Bursa İnfaz Hakimliği’nin 6 ayda bir sistematik olarak verdiği “keyfi” ve hukuka aykırı “avukat görüş yasağı” ve “disiplin cezaları” gerekçeleriyle engelleniyor.
 
CPT Türkiye raporunu açıklamıyor!
 
Asrın Hukuk Bürosu’nun 17 Ocak günü kamuoyuna açıkladığı, “2023 Yılı Tespit Raporu’nda,” 2023 yılı boyunca yaptıkları 110 avukat, 59 da aile görüş başvurusunun tamamının yanıtsız bırakıldığı paylaşıldı. Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT), 20-29 Eylül 2022 tarihli Türkiye ziyaretine dair 3 Ekim 2022’de yaptığı açıklamada, ziyaret ettiği kurumlar arasında İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nin de yer aldığını duyurmuştu. Defalarca yapılan girişim ve çağrılara rağmen ziyaretine ilişkin hiçbir açıklama yapmayan CPT, 30 Mart 2023 tarihinde 2022 yılı raporunda ise PKK Lideri’nin koşulları ve ziyarete dair hiçbir bilgiye yer vermedi. Raporun Türkiye’de olduğu bilgisini verilmiş ancak o tarihten beridir Türkiye tarafından açıklanmamıştı.
 
Avukatlarından CPT’ye yeni başvuru
 
CPT, 23 Şubat günü ise 13-22 Şubat tarihlerinde Türkiye’deki cezaevlerine ziyaret gerçekleştirdiğini ancak bu ziyaretler arasında İmralı’nın yer almadığını internet sitesinden paylaşmıştı. Konuya ilişkin yazılı açıklama yayınlayan Asrın Hukuk Bürosu, “CPT’nin ortaya koymuş olduğu bu yaklaşım, ne işkence yasağı ile ne de işkence koşullarını önleme görevleri ile bağdaşmaktadır. Avukatları hiçbir bilgiye sahip değilken, konunun yalnızca yetkililerle görüşmede gündeme getirilmesi, kabul edilemez bir yaklaşımdır” ifadelerini kullanmıştı. Avukatlar, 1 Kasım 2023 ile 31 Ocak 2024 tarihlerini kapsayan gelişmelere dair İmralı'ya yeni bir ziyaret gerçekleştirmesi talebiyle yeni bir başvuru gerçekleştirdi.
 
Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Suzan Akipa, başvurularına ilişkin JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu.
 
CPT başvurusu
 
CPT ile yaptıkları görüşmeyi ele alan Suzan, “Kamuoyunun da bildiği üzere Asrın Hukuk Bürosu olarak kısa zaman önce CPT ile yeniden bir görüşme yapılmıştı. Bu görüşmede, bütün başvurulara rağmen İmralı’dan yaklaşık 3 yıldır hiçbir şekilde haber alınamadığı ve bu durumun toplumun çok önemli ve büyük bir kesiminde kaygı uyandırdığı iletilmişti” ifadelerini kullandı. CPT’ye yeni bir ziyaret gerçekleştirmeleri için başvuruda bulunduklarını hatırlatan Suzan, “Nitekim bugün Türkiye’de 100’ü aşkın hapishanede devam eden açlık grevleri ve de dışarıda devam eden Adalet Nöbetlerinin tam da bu kaygı ile başlatıldığı kamuoyu ile paylaşılmıştı. Bu görüşmenin devamında CPT’nin 2022 yılı ziyaretine ilişkin raporunu en kısa sürede açıklaması ve bu mutlak iletişimsizlik hali karşısında İmralı Hapishanesi’ne yeni bir ziyaret gerçekleştirmesi talep edilmişti. CPT’nin bu son ziyaretinin bilgisinin verilmemesi gibi o gün de Türkiye hükümeti ile yapılan görüşmelerin avukatlarla paylaşılamayacağı ifade edilmişti. Fakat İmralı’nın gündemlerinde olduğunu ifade etmişlerdi” şeklinde konuştu.
 
‘En büyük beklenti İmralı’nın ziyaret edilmesi’
 
CPT’nin çok geniş yetkilere sahip olduğunu söyleyen Suzan, “Hapishanelerin her alanına girip rahatlıkla denetimleri yapma yetkisine sahip. Dolayısıyla kuruluş gerekçesi işkenceyi önleme olan böylesi bir mekanizmanın, işkencenin ve iletişimsizliğin en somut mekanı olarak İmralı’ya bir ziyaret gerçekleştirmesi, avukatların da toplumun da en büyük beklentisi. CPT’nin de en öncelikli sorumluluğudur” diye belirtti.
 
‘CPT bu tutumuyla hukuksuzluğa katkı yapıyor’
 
İmralı Cezaevi’nde kesintisiz, mutlak bir tecrit rejiminin devrede olduğunu dile getiren Suzan, “Bu durum CPT’nin önceki raporlarıyla da sabit. CPT’nin tecride dair tespitlerine ve bu yönlü tavsiyelerine rağmen Sayın Öcalan’a yönelik tecridin derinleşerek devam etmesi ve devlet yetkilileri tarafından hiçbir tavsiyeye uyulmaması da CPT tarafından bilinen bir durum. Dolayısıyla insan hakları mücadelesi konusunda önemli bir yerde olan CPT’nin, gerekli sorumluluğu alması için vakit çoktan geçti. Hem İmralı Hapishanesi’nin tecrit durumu hem devlet yetkililerinin sistematik olarak bu iletişimsizlik durumunu hukuk dışı olarak devam ettirmeleri hem de avukatlarının başvuruları CPT tarafından biliniyor zaten. ‘İmralı Hapishanesi her zaman gündemdedir’ diyen kendisidir. Buna rağmen Türkiye programına İmralı Hapishanesi’ni almaması amacıyla bağdaşmıyor. CPT, bu tutumuyla bu hukuksuzluğa katkı yapıyor. Bu ağır tecrit şartlarında pay sahibi oluyor. Bu tecrit durumunun sürdürülmesinde motor güç olmuş oluyor. Çünkü hükümete, yetkililere cesaret veriyor. Sayın Öcalan’a yönelik tecridin Kürtler başta olmak üzere tüm Türkiye toplumu üzerindeki etkileri düşünüldüğünde, CPT’nin bu olumsuz payı tarihi bir pay olmuş oluyor” değerlendirmesini yaptı. 
 
Hukuki çalışmaları sürecek
 
CPT’den beklentileri ve taleplerinin her zaman olduğunu aktaran Suzan, “Çok haklı ve meşru talepler bunlar. 2022 yılı son ziyaretin raporu dahi açıklanmış değil. Taleplerimiz devam edecek. İmralı Hapishanesi’nde tecridin bir parçası olan avukat yasaklama kararlarının ortadan kaldırılması için şimdiye kadar yapılan bütün başvurular, ulusal-uluslararası zeminlerde yürütülen çalışmalar yine devam edecek” diye konuştu.
 
Sivil toplum örgütlerinin başvurusu yanıtsız!
 
12 Ocak’ta, hak ve hukuk örgütlerinden oluşan 14 sivil toplum örgütü’nün CPT’ye, İmralı’yı “acil” ziyaret etmesi için bulunduğu başvuru hakkında bilgi veren Suzan, “Bu başvuru, İmralı Hapishanesi’nin acil bir şekilde CPT tarafından ziyaret edilerek, tespit ve raporların kamuoyu ile paylaşılması amacıyla yapıldı. Fakat olumlu veya olumsuz henüz bir dönüş yapılmadı. Fakat sivil toplumun bütün çağrılarına rağmen, beklentinin aksine CPT’nin 2022 yılı son raporunu hala paylaşmaması ve son ziyarette İmralı Hapishanesi’ne gitmemesi, yanıtın kendisi olmuş oluyor” cümlelerini kullandı.
 
‘Sayın Öcalan çözümün en temel öznesi!’
 
Çözümün anahtarının Abdullah Öcalan olduğunun altını çizen Suzan, “İmralı’da devam eden tecrit durumu aslında Türkiye’deki bütün hukuku etkiliyor, belirliyor. İnfaz yönetmeliklerinin, kanunların orada ilk defa uygulanması ve diğer hapishanelere yayılması gibi. Dolayısıyla insan hakları mücadelesini de kapsama alan bir hukuk çalışması açısından asla kabul edilemez bir durumdur İmralı. Hukukçular, insan hakları savunucuları Öcalan’a yönelik bu hukuksuzluğu kabul etmemeli. Sadece hapishanelere değil, bütün alanlara yayılmış durumda. Ve en önemlisi İmralı’da mutlak iletişimsizlik altında olan Sayın Öcalan, her fırsatta dile getirdiği gibi ve kendisine bu fırsat verildiğinde ispatladığı gibi aslında çözümün adresi, çözümün en temel öznesi. Halkların, toplumların Öcalan’a yönelik talepleri, iradeleri bu durumu daha da güçlendiriyor. Toplumun önemli bir kısmı buna inanıyor. Bu anlamda bütün kamuoyunun İmralı’da temsilini bulan ama her yere yayılan tecridin karşısında olması önemli. Böylece de kamuoyunun Öcalan’ın işaret ettiği bu çözümün bir parçası olması önemli” vurgusunu yaptı.