‘Madde ticaretinde yaş oranı 13’e kadar düştü’

  • 09:04 18 Şubat 2024
  • Güncel
 
Zelal Tunç 
 
WAN - Van Barosu’na yalnızca bir yılda “suça karışan çocuklar” adına 764 başvuru yapıldı. Söz konusu tabloyu değerlendiren sosyal hizmet görevlisi ve psikolog Gülşen Canan şiddet döngüsünün altında yatan etmenleri anlattı. 
 
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2014 ile 2023 arasını kapsayan verilerine göre, Türkiye'de suça sürüklenen çocuk sayısı 9 yılda yüzde 70 artışla 30 bin 498'den 52 bin 84'e yükseldi. Öte yandan, “çocukların karıştığı olaylar” ise bir önceki yıla göre yüzde 20,5 arttı. Çocukların suça karışma oranının yanı sıra uyuşturucu madde kullanım yaşı da giderek düşüyor, yetkililerin bunları önlemek adına bir girişimini ise görmek mümkün değil.Özel savaş politikaları nedeniyle Kurdistan’da uyuşturucu kullanma oranı artarken, 7/24 tüm cadde ve mahallerin izlenmesi, birçok noktada TOMA, zırhlı araç bekletilmesi ve polis noktası olmasına rağmen uyuşturucu madde rahatça temin edilerek, mahallere sokuluyor. Madde bağımlığı nedeniyle çocukların karıştığı şiddet olayları da buna bağlı olarak artıyor. 
 
Van Barosu’na 764 çocuğun başvurusu geldi 
 
Van Barosu’na bağlı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) uygulama sistemine gelen verilere göre, 2023 yılında 710’u oğlan, 54’ü kız çocuğu olmak üzere toplam 764 “suça sürüklenen çocuk” başvurusu geldi. 
 
Wan’da 1990’lı yıllarda devletin göçertme politikasıyla oluşturulan mahallelerde suç oranlarında ciddi bir artış gözleniyor. 20 Ocak günü Rêya ermûşê (İpekyolu) ilçesine bağlı Xaçort (Hacıbekir) Mahallesi’nde 12 yaşındaki Veysel Taşar’ın ölümü kayıtlara “şüpheli” geçmişti ancak daha sonra katledildiği açığa çıktı. Veysel’i katledenin de aynı zamanda çocuk olması birçok sorunu da tekrar gün yüzüne çıkardı. 
 
Mahallede oturan yurttaşlardan edinilen bilgilere göre, her iki çocuğun maddi yetersizliklerden kaynaklı çocuk işçi oldukları ve topladıkları hurdadan elde ettikleri geliri bölüştükleri öğrenildi. Çocukların para üzerine anlaşamadıkları öne sürülürken, çocuklardan birisinin diğerini darp ettikten sonra katlettiği; ancak çocuğun "cinayeti" tek başına gerçekleştirmediği de söz konusu iddialar arasında. Arkadaşını öldüren çocuk ise Van 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla tutuklandı. 
 
Verilere göre suç oranı git gide artmakta
 
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2018-2022 yılları arasını kapsayan “suça sürüklenen çocuklar ve suç oranlarına göre”; yaralama yüzde 37,8, hırsızlık yüzde 25,2, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satmak, satın almak oranı yüzde 4,5 olduğu belirtilirken, diğer suçlarda ise yüzde 28,3 oranında artış olduğu kaydedildi. Söz konusu oranlar ise var olan tablonun bir kısmını yansıtıyor çünkü resmi rakamlar, “ihbar edilen” veya “suçu kanıtlanan” çocuklar üzerinden kayıtlara yansıyan veriler. 
 
Suça sürüklenmede birçok faktör etkili
 
Güvenlik gerekçesiyle ismini vermek istemeyen sosyal hizmet görevlisi, çocukların suça karışmasının birçok sebebi olduğunu söyledi. Bunların başlıca sebepleri olarak aile yapısı, psikolojik sıkıntılar(geçmişte yaşadığı istismar- ihmal gibi olaylar) ekonomik problemler, suç oranının yüksek olduğu yerlerde ikamet etme, sosyal medya etkisi(dizi-film etkileri) arkadaş çevresi, yetersiz eğitim, kümeleşme veya gruplaşma(çeteleşme) gibi faktörlerin etkili olduğunu belirtti. 
 
Çocukların işlediği suçlar 
 
Özelde Kurdistan’da suça karışan çocukların kenar mahallelerde ve gecekondularda ikamet eden çocuklardan oluştuğuna dikkat çeken sosyal hizmet görevlisi, “Bu bölgelerde fırsat eşitsizliğinden kaynaklı(ekonomik, eğitim, sosyal çevre, çoklu kalabalık aile yapısı) problemler, çocukların suça eğilimini artırıyor. Suça sürüklenen çocukların ortalama yaş aralığı 15-17 olarak görülmekte. En çok işlenen suçlar arasında yaralama, bilişim suçları, yankesicilik(açıktan hırsızlık-güveni kötüye kullanma yani birini arayacağım bahanesi ile telefonu gasp etme), uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak var” ifadelerini kullandı. 
 
Madde ticaretinde yaş oranı 13’e kadar düştü 
 
Uyuşturucu madde ticareti yapma ve sağlama noktasında çocukların genellikle okul önleri, internet kafe ve parkları “mesken” edindiklerine dikkat çeken görevli sözlerine şöyle devam etti:“ Madde ticareti yapanların yaşının maalesef 13 yaşlara kadar indiğini görüyoruz. Kullanılan maddeler arasında en çok sentetik uyuşturucu maddeler bulunuyor.  Okul çevresinde madde satan ve temin edenlerin birçoğunda kesici aletlerin yanı sıra,  kurusıkıdan bozma tabancalar veya ateşli silahlar olduğu da görülmektedir.”
 
Bir çocuğun 54 suç kaydı var!
 
Elinde bulunan bazı örnekleri de paylaşan sosyal hizmet görevlisi “ 14 yaşındaki erkek çocuğun 33 suç kaydı var; çoğunluğu hırsızlık,  16 yaşındaki başka bir çocuğun 42 suç kaydı var. Başka bir kız çocuğunun da 54 suç kaydı var ve çoğunluğu yan kesicilik.  16 yaşında başka bir çocuğun da 36 suç kaydı var bu kaydın da çoğunluğu yankesicilik.  8 yaşındaki kız çocuğunun ise 3 suç kaydının hepsi yankesicilik.  13 yaşındaki çocuğun 15 suç kaydı var en son 8 suç kaydı 1 ayda gerçekleşmiş. 12 yaşında erkek çocuğunun ise hırsızlıktan 23 suç kaydı var” dedi.  
 
‘Düşük ekonomik gelir suça eğilimi artırıyor’
 
Çocukların şiddete yönelmesine dair konuşan Psikolog Gülşen Canan ise, çocuğun suça yatkınlığını arttıran sebepleri “Düşük ekonomik gelir (Sosyokültürel düşüklük), anne baba (bakım veren); olumsuz, tutarsız, demokrat olmayan tutumları, kontrolsüz ve sınırsız durumlar suça yatkınlığı artırmaktadır “şeklinde sıraladı.
 
Madde bağımlılığı 
 
Suça yatkın olan bireylerin duygusal boşluklarının yanı sıra “ortamlara kabulü sağlayan” madde kullanımına genellikle merak ve aitlik sebebiyle başladığını söyleyen Gülşen, “Özellikle ailede alkol, madde kullanan bir ebeveyn, bakım veren modeli varsa bu durum daha hızlı yaşanır. Maddelerin kolay temin edilmesi de bireyin bağımlılık döngüsünü hızlandırır” dedi.
 
‘Suçu önlemede caydırıcı yasalar etkilidir’
 
Şiddetin normalize edildiği, koruyucu yasaların az olduğu toplumlarda bireylerin suça daha meyilli olduğuna dikkat çeken Gülşen, “İstismara maruz bırakılmış çocuk, ergen bireyler ve duygusal istismarı yaşamış bireyler suçu daha kolay işlerler. Çünkü sevgi ve şefkati bilmeyen insanlar başkalarına bu duyguyu besleyemezler. Bir aile ve toplumun sosyoekonomik ve kültürel gelişmişliği zayıfsa; o toplumda suç oranı fazla olur. Suç önlenmek isteniyorsa önce bireylerin refah düzeyleri, eğitimleri, caydıran koruyan ve önleyen yasaların gerekliliği bulunmaktadır. İnsan hayatına değer ve sevgi katılmalıdır. İçinde bulunduğu aile ve sosyal çevrenin kalıtsal durumların etkisi göz önünde tutulduğunda bireylerin fiziksel ve duygusal temel ihtiyaçları sevgi ve aitlik kavramlarının hissettirilmesi istenmeyen durumları ve suça yatkınlığı azaltmaktadır.  Bireyleri kurtaran en önemli etmen sevgi ve şefkattir” ifadelerini kullandı.