Semsûr’da 6 Şubat depremi konulu panel

  • 18:51 4 Şubat 2024
  • Güncel
 
SEMSÛR - Mereş depremlerinin ağır yıkım yarattığı kentlerden biri olan Semsûr’da düzenlenen panelde, iktidarın deprem kentlerindeki yetersizliklerine dikkat çekilerek dayanışma vurgusu yapıldı.
 
TTB Merkez Konseyi ve İHD Genel Merkezi’nin katılımıyla “Umut ve dayanışma ile kentlerimizi yeniden inşa edeceğiz” paneli düzenlendi.
 
Semsûr (Adıyaman) Emek ve Demokrasi Platformu, “Umut ve dayanışma ile kentlerimizi yeniden inşa edeceğiz” başlıklı bir panel gerçekleştirdi. 2 oturum şeklinde Adıyaman Ticaret ve Sanayi Odasında gerçekleştirilen panele platform bileşenleri, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve konsey üyeleri, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban ve merkez yöneticileri, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak ve yöneticiler, Riha (Urfa) ve Dîlok (Antep) Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri ve Semsûr’da bulunan diğer sivil toplum örgütleri katıldı.  Panel depremde yitirilen yurttaşların anısına bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Ardından deprem süreci ve yapılan gönüllü faaliyetleri içeren bir sinevizyon izletildi.
 
‘Devletin elimizi kolumuzu bağladığı bir süreç yaşadık’
 
Moderatörlüğünü Adıyaman Tabip Odası Başkanı İsmail Tosun’un yaptığı panelde konuşan KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, “Deprem ve kamusal hizmetler” başlıklı konuya dair konuştu. Depremde bir yurttaş ve sendika temsilcisi olarak yaşadıklarını aktaran Ayfer, “Devletin elimizi kolumuzu bağladığı bir süreç yaşadık. Bir anlamda bizim yola çıkışımız engellendi. Dayanışmaların buraya ulaştırılması sağlayacak araçlara bile izin verilmediği bir süreçten bahsediyoruz” ifadelerini kullandı.
 
‘Her 3 kişiden biri evsiz’
 
Ardından “Deprem ve sağlık organizasyonu” konulu sunum gerçekleştiren Şebnem Korur Fincancı, her 3 kişiden birinin depremden sonra evsiz kaldığını vurguladı. Semsûr’un depremden en çok etkilenen kentlerden biri olduğuna dikkat çeken Şebnem, “Adıyaman’da enkaz kaldırma çalışmalarında eğer yağmur yağmıyorsa kent tümüyle toza bulanıyor. Adıyaman’da, Hatay’da, yapılan ölçülmelerde, TTB merkezlerinde kurduğumuz hava ölçüm cihazlarına göre hava kirliliğinin ortalama değerlerden 3 kat daha fazla olduğunu gördük. Bu çok ciddi bir sağlık riski. Bu nedenle birçok insan sağlık sorunu yaşıyor. Adıyaman’da her 10 aile sağlığı merkezinden 9’u yıkılmış durumda. Devletin hiçbir sorumluluk üstlenmediği, devletin sunması gereken sağlık hizmetlerinin de enkaz altında kaldığına tanıklık ettik ama biz bunu pandemide de gördük. Hepimizi hasta kılmıştı, bizi ölüme terk etmişti. Biz bu ölümü yakından izlemek zorunda kalmıştık. Şimdi depremde yitirilen canların 50 bin olduğunu söylerken bir kamu yetkilisi 130 bin diye bir rakam telaffuz etti ama tüm verilerle birlikte baktığımızda yüzbinleri buluyor yitirdiğimiz canlar.  Sağlık kurumlarının yıkıldığını gördük biz bu depremde. En sağlam olması gereken yerler ne yazık ki zarar gördü. Bu nedenle enkazlardan çıkan yaralı insanların da gidebilecek bir yer olmadığı için yitirildiğini biliyoruz” şeklinde konuştu. 
 
Cezasızlık
 
Adıyaman Barosu Başkanı Bilal Doğan, “Depremde hukuksal sorunlar ve çözüm önerileri” başlıklı konuşma yaptı. Deprem sürecinde gerçekleşen davalarının Türkiye’deki cezasızlık politikasına birer örnek olduğuna işaret eden Bilal, “İlk önce bu cezasızlık politikası ile mücadele etmemiz gerekiyor” dedi.
 
Kayıp çocuklar
 
İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban ise deprem sürecinde iktidarın ve devlet kurumlarının yetersizliklerini ve uyguladıkları politikaları hatırlattı. Depremin ilk günlerinde OHAL ilan edilmesine atıf yapan Hüseyin, “Devlet bu süreci kendi yararına kullanmaya başladı. Gözaltı süresi 4+3 gün yani 7 güne çıkartılmış. Bunun depreme ne katkısı olacak bilmiyoruz. İnsanların bilgiye erişimi engellendi. Bu süreçte 230 tane gazeteci gözaltına alındı. Tamamı alanlardan uzaklaştırıldı. Depremde Suriyeli mültecilere verilen çadırlar onlardan alındı. Kürt köyleri yardımlara daha az erişti. Bunlar ayrımcılıktır, devlet bunu önceden de yapıyordu. Çünkü devletin kendi kodları var ve kendi makul insanına yardım etmeye çalıştı, buna depremde de şahit olduk. İnsanlar gözaltına alındı ve bir kişi işkenceden hayatını kaybetti. Kayıplara gelirsek bizim kayıtlarımıza göre bin 902 çocuk kayboldu. Bu çocuklardan bin 820 çocuğun kimliğinin tespit edildiğini ancak 82 tane çocuğun halen kimliklerinin bilinmediği söylendi” sözlerine yer verdi.
 
Son olarak “Deprem ve kent” konulu bir konuşma yapan Jeoloji Mühendisleri Odası Adıyaman İl Temsilcisi Osman Özdemir, yeniden yapılacak olan yapılar ve kurulacak olan kent merkezinde yapılması gerekenleri sıraladı.
 
Osman’ın konuşmasının ardından ilk oturumu sona eren panelin ikinci oturumu kısa bir aradan sonra devam etti.
 
Dayanışma mesajı
 
İkinci oturum Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Semsûr Şube Kadın Sekreteri Rengin Kılınç’ın moderatörlüğünde serbest kürsüyle devam etti. Kentte çalışmalar yürüten kurum temsilcileri ve çok sayıda yurttaş kürsüye çıkarak yaşanan süreci ve yapılması gerekenleri tartıştı. Kürsüye çıkan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) Semsûr İl Eşbaşkanı Hüseyin Coşkun, deprem sürecinde iktidarın yurttaşları yalnızlaştırdığını vurgulayarak, “Her süreçte olduğu gibi bu süreci de dayanışmayla atlatacağız” dedi.
 
Serbest kürsü ardından panel plaket dağıtımıyla sona erdi.