'2019 yılında da barış mücadelesi önceliğimiz olacak'

  • 09:06 31 Aralık 2018
  • Emek/Ekonomi
ANKARA - İşten çıkarmaların 2019’da daha yoğun bir şekilde yaşanacağına dikkat çeken KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy, emekçilerin özellikle de kadınların giderek daha da yoksullaştırılacağını söyledi. 2019 yılında da barış mücadelesinin öncelikleri arasında olacağını belirten Gülistan, Leyla Güven şahsında tutsak edilen tüm kadınların özgür olması temennisinde bulundu. 
 
2018 yılını geride bırakırken, bu bir yıl işçilere, emekçilere ve kadınlara dönük her alanda saldırıların yaşandığı bir süreç oldu. Yoksulluk, güvencesizlik, istihdam ve örgütlenme özgürlüğüne karşı birçok yerde alanda olan ve bu anlamda mücadele eden Kamu Emekçileri Sendikası (KESK) 2018 yılı boyunca emekçi düşmanı politikalara karşı mücadele etti. KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy, emekçiler açısından geçen bir yılı değerlendirirken, 2019 yılının emekçiler açısından mücadele ile geçeceği bir yıl olduğunu söyledi.
 
'Kadınların cevabını direniş ile verdiği bir yıl oldu'
 
2018’İn genel olarak değerlendirildiğinde yeni rejimle birlikte tüm kurumların Saray rejimi ile yönetildiğini vurgulayan Gülistan, “Tek elde toplanmış medyasıyla, kadınlara dönük saldırıların artığı, kadınların da tüm bunlara direnişle cevap verdiği bir yıl oldu. Özellikle kazanılmış haklara dönük ciddi saldırılar oldu. Kadının verdiği mücadeleyi tehlike olarak görüp, daha çok erkeğe ve eve bağımlı hale getiren çok ciddi yasal düzenlemelerle karşı karşıya kaldı kadınlar. Boşanmaların önlenmesi için, sayfalarca yazılar yazıldı. Komisyon oluşturuldu. Bu anlamda Nafaka Hakkı’nın sınırlandırılması ile ilgili hazırlıklar yapıldı. Yine 6284 sayılı yasaya dönük, kadın cinayetlerini attırma riski taşıyan bir takım düzenlemelerin getirilmesi gündeme geldi. “ dedi.
 
‘Kadınlar 2019’u daha fazla mücadele ile geçirecek’
 
2019 yılında kadınların daha fazla mücadele ile geçireceği var olan gündemlerden belli olduğunu ifade eden Gülistan, şöyle konuştu: “Bu saldırılar artarak devam edecek gibi görünüyor. Cinsiyetçi bir rejimle karşı karşıyayız ve bu rejimin en ağır saldırıları kadınlara dönük gerçekleşti. 2019’a taşınma olasılığı fazla. Bu kadınlar için yeni bir yol haritası oluşturacak gibi. Emekçiler açısından baktığımızda; iki yıl süren OHAL’in hem örgütlenme anlamında sendikaları zorladığını biliyoruz. Örgütlenme ile ilgili çok ciddi baskılar 2018’de ağır bir şekilde devam etti. Sendikalaşmaya çalışan işçilere dönük saldırılar oldu. İşten çıkarmalar başladı. Yine KHK’lerle ihraç edilmiş emekçilerin mağduriyeti arttı. Çünkü OHAL komisyonunun çok uzun süreye yayılmış bir oyalama süreci yaşandı. Mağduriyetler de bu anlamda gittikçe artıyor. Hem KHK ile işlerinden ihraç edilmiş emekçilerin mağduriyeti arttı.  Hem de yaşanan ekonomik kriz ile birlikte yoksullaşmanın ve güvencesizleştirmenin arttığını söyleyebiliriz.”
 
‘Barış için mücadele önceliklerimiz arasında’
 
OHAL’in bu süreçte biçimsel olarak kalktığını; ancak uygulamalarının yeni bir rejime dönüştürülmüş biçimiyle devam ettiğini vurgulayan Gülistan,  yeni rejimde emekçilerin kendilerini savunmasının önünde çok büyük engeller olduğunu belirtti. Gülistan, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
“Özellikle örgütlenme ve sendikal mücadele önündeki engellerin kaldırılması için bir program yürütüyoruz. Çünkü en çok zorlandığımız sorunlardan biri bu. Yine haksız ve hukuksuz biçimde işinden edilmiş kamu emekçilerinin bütün haklarıyla işlerine yeniden dönebilmesi için mücadele programı yürüteceğiz. Bu da bizim en temel başlıklarımızdan birisi. Türkiye’nin demokratikleşmesi önünde de ciddi engeller var. Özellikle bugünlerde sınır ötesi operasyonlarla savaşın tırmandırıldığı bir dönemde yere seçimlere giderken şoven milliyetçi dalganın arttırılacağını biliyoruz. Söylemler çok net iktidar açısından. Bunun sonucu daha fazla kutuplaşma ve daha çok baskı demektir. Bunu geçmiş dönemlerde yaşadık. Bu anlamda Türkiye’nin demokratikleşmesi ve barış için bir ortamın yeniden kurulabilmesi için mücadele önceliklerimiz arasında” diye belirtti.
 
‘Toplumu daha da yoksullaştıran savaş politikalarına devam edilecek’
 
İşten çıkarmaların 2019’da çok daha yoğun bir şekilde yaşanacağına dikkat çeken Gülistan, emekçilerin özellikle de kadınların giderek daha da yoksullaşacağını söyledi. Gülistan, “İşsizliğin arttığı, özellikle genç kadın işsizliğin ve güvencesizliğin çok fazla arttığı bir süreçte emekçiler bir yandan da ciddi saldırılar yaşadı. Biz KESK olarak yakın zamanda beş ilde, ‘İşsizliğe, yoksulluğa ve güvencesizliğe karşı’  bölge mitingleri gerçekleştirdik.  İşyerlerinde emekçilerle karşılaştık. Bu durumda toplumun tüm kesiminin çok ciddi sıkıntıları olduğunu biliyoruz. İşyerlerinde bu meseleye dair ciddi bir karşılıkta vardı. Aslında herkes bu durumdan rahatsız ama aynı zamanda öncülük edilmesi gereken bir süreç var önümüzde.   2019’a giderken KESK olarak yoksulluğa ve toplumu daha da yoksullaştıran savaş politikalarına karşı emekçileri buluşturan bir zeminde mücadelemize devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
 
‘Sermayeden yana tutum devam edecek’
 
Kadınların kazanılmış haklarına dönük ciddi saldırıların devam ettiğini vurgulayan Gülistan, hükümetin yeni yol haritasında ve bütçe planlamasında kadına yönelik politikasını gözler önüne serdiğini  ifade etti. “Biz insana yakışır bir ücret ve güvencesizliğe karşı çalışma yaşamını esas alan bir mücadele yürütüyoruz” diyen Gülistan, kadınlar üzerinden yaygınlaştırılmaya çalışılan güvencesizliğe karşı istihdamda daha fazla yer almak için mücadele edeceklerinin altını çizdi. Gülistan iktidarın, “kriz yok” yönündeki açıklamalarının aksine ciddi bir kriz yaşandığını belirterek şunları söyledi:
 
“Rakamlar manipülasyondur diyerek bazen dış güçlere bağlanan ve sorumluluğu kendinde görmeyip farklı adresleri gösteren yaklaşım devam etse de aslında çok yoğun hissedilen bu kriz  sürecinde  acı tablonun emekçilere ve yoksul halka kesilmeye çalışıldığını biliyoruz. Önümüzdeki süreçte vergi yükünün daha fazla artırılacağı ve bu yükün gerçek hayata daha da yansıyacağı hem ekonomistler tarafından hem de bunu birebir çarşıya, pazara çıkan halk tarafından söylendiği ortada. Biz Asgari Ücret meselesinde de yalnızca asgari ücret alan işçi ve emekçilerin sorunu olmadığını düşünüyoruz. Asgari ücret bir toplumun nasıl geçindiğine dair temel göstergelerinden biridir. Açlık sınırının manipüle edilerek çok az üzerinde verilmeye çalışılan asgari ücret fiyatı yoksullaşmanın giderek artacağını gösteriyor bize. Örneğin; 4 kişilik bir ailenin geçim ücreti 2 bin lira olamaz. Hele hele temel
gıda maddelerine yüzde elliden fazla yansıyan zamlar ortadayken bunun çok iyi niyetli bir ücret olmadığını biliyoruz. Bizim de DİSK’inde en az 2800 lira olması gerektiğine yönelik talebimiz vardı. Hükümet her zamanki sermayeden yana aktardığı bütçeyi emekçiden kısarak oluşturmaya çalıştı. Bunu bütçe görüşmelerinde çok net gördük hepimiz. Sermayeden yana tutum devam edecek bunu çok iyi biliyoruz."
 
‘Leyla Güven şahsında tutsak edilen tüm kadınlara özgürlük diliyorum’
 
KESK olarak Ocak ayının sonlarına doğru Ankara merkezli miting gerçekleştirecekleri bilgisini veren Gülistan,  mitingi emek meslek örgütleri ile ortaklaştırmaya çalıştıklarını kaydetti. Toplumda demokratikleşmenin ve ekonomik refahın oluşabilmesi için kendine dert eden bütün örgütlerle bu mücadeleyi büyüteceklerini söyleyen Gülistan, 2019 yılına ilişkin ise şu temennide bulundu:
 
“2019’un Türkiye, Ortadoğu ve tüm dünya halkları için eşitliğin, özgürlüğün bir arada yaşamanın mümkün olduğu bir yıl olmasını diliyorum. Özellikle Leyla Güven şahsında siyasi görüşünden dolayı tutsak edilmiş tüm kadınların özgür olduğu, ülkede barış zeminin yükseltildi ve gerçek anlamda halkların eşit bir arada yaşadığı bir yıl olması dileğiyle herkesi mücadelede, kardeşlikte eşitlik paydasında buluşmaya davet ediyoruz."