Gönül Erden: Normalleşmeye ilişkin kaygılarımız var

  • 09:06 8 Mayıs 2020
  • Emek/Ekonomi
Habibe Eren
 
ANKARA - Ekonomik kaygılarla açıklanan normalleşme paketinin kendilerini kaygılandırdığını belirten SES Eş Genel Başkanı Gönül Erden,  “Salgın kontrol altına alındı’ söylemleri fazlasıyla rehavete sebep olabilir. Düşüş görülmesi salgının kontrol altına alındığı anlamına gelmiyor” uyarısında bulundu.
 
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün gerçekleştirilen kabine toplantısının ardından koronavirüs (Covid-19) salgınına karşı hayata geçirilecek normalleşme paketini açıkladı. Pakete göre 11 Mayıs’tan itibaren AVM’ler ve güzellik merkezi ve kuaför gibi yerler açılacak. Normalleşme söylemlerinin ardından vaka sayısında bir günde yükseliş kaydedilirken, konunun uzmanı sağlıkçılar ve meslek örgütleri erken normalleşmenin salgınla mücadeleyi yeniden başa döndüreceği uyarısında bulunuyor.  
 
‘Bilim Kurulu’ndan bütünlüklü bir değerlendirme yapılmadı’
 
Konuyu değerlendiren Sağlık ve Sosyal Hizmetleri Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Gönül Erden, başından itibaren Covid- 19 salgınına ilişkin pek çok değerlendirme yapıldığını ancak bugüne kadar Bilim Kurulu ile birlikte bütünlüklü bir değerlendirmenin gerçekleşmediğini kaydetti. Yapılan toplantılar sonrası Cumhurbaşkanı’nın açıklamalar yaptığını anımsatan Gönül, “Keşke şimdiye kadar bütünlüklü değerlendirmeyi Bilim Kurulu’ndan duyabilseydik. Normalleşme paketi konusunda daha önce Covid 19’da yapılması gerekenlere ilişkin de Bilim Kurulu üyelerinden ayrı ayrı görüşler alındı. Bugün bu normalleşme üzerinden de Bilim Kurulu’ndan açıklamalar oldu ancak bu açıklamalar yeterli değil” diye belirtti. 
 
‘Günübirlik ve anlık reflekslerle çözüm üretilmeye çalışılıyor’
 
 Başından beri hükümetin ve Sağlık Bakanlığı’nın Covid- 19 salgınına ilişkin genel bir stratejisi olmadığını ifade eden Gönül, hükümetin günübirlik ve anlık reflekslerle çözüm üretmeye çalıştığının altını çizdi. Temel bir strateji olmadığı için de bu konuda sorunların daha fazla yaşandığını belirten Gönül, şöyle devam etti: “Tedbirler ve önlemler konusunda kısa vadeli uygulamalar gördük. Oysa biz başından beri zorunlu hizmet üretimi dışındaki işyerlerinin kapatılması, üretimin durdurulması ve buradaki işçilerin, emekçilerin ücretli izinli sayılması gerektiğini belirtmiştik. Ama maalesef önerilere rağmen,  fabrikalarda işçiler fiziksel mesafe olmadan çalışmak zorunda kaldı. Bugüne kadar tedbirler de eksik ve yetersiz kalındı. Bugün normalleşme ile ilgili yapılan açıklamaların daha önce olduğu gibi stratejik yaklaşımla yapılmadığını görebiliyoruz.”
 
‘Salgın korkusuyla toplumda rıza üretiliyor’
 
Covid- 19 salgınının kapitalist sistemden bağımsız değerlendirilemeyeceğinin altını çizen Gönül, “Salgının kendisinin sebebi bu sistem. Ekoloji politikaları ile doğa katliamları ile yarattığı iklim krizi ile bu sistemin kendisi yarattı virüsü. Bu sistem olduğu sürece virüslerin bitmeyeceği gözüküyor.  Virüse karşı verilen mücadele, sisteme karşı verilen mücadele anlamına gelir. Bu sistem değişmediği sürece, sistemin politikaları virüs üretmeye devam edecek. Kapitalist sistem buradan kendi çıkarlarını sağlamak isteyecek. Bugün de otoriter ve baskıcı rejimlerin otoriterliğinin daha da arttığını görüyoruz.  Toplumda salgın korkusuyla zorla rıza üretiliyor. Bütün bunların önüne geçmek için bu sisteme karşı örgütlülüğün büyütülmesi ve dayanışma ilişkilerinin geliştirilmesi gerekiyor. Virüse karşı yürüteceğimiz tartışmayı tıbbileştirmeden, hastanelere sıkıştırmadan daha siyasal bir perspektifle tartışmak gerekiyor” şeklinde konuştu. 
 
‘Riski tartışmak gerekir’
 
Vaka ve ölüm sayısında bir düşüş olduğunu kaydeden Gönül, bu durumun sağlık emekçilerini mutlu ettiğini vurgularken, sözlerine şunları ekledi: “Biz sağlık emekçilerinin amacı da hastalığı engellemek ve ortadan kaldırmaktır. Kontrol altına alarak toplumsal sağlığı sağlamaktır. Bir düşüş görülüyor ama bu salgının kontrol altına alındığı anlamına gelmiyor, hala vaka ve ölüm oranları yüksek. Bu hala Türkiye’de olguların devam ettiğini ve salgının kontrol altına alınmadığını gösteriyor. Bugün halk sağlığı uzmanlarının ve bu noktada çalışma yürütenlerin yaptığı değerlendirmelere dikkat çekilmesi gerekiyor. Bir kere bu istatistiklerin paylaşılması gerekiyor. İkincisi bütün dünyada da konuşulan enfekte olan bir kişinin hastalığı bulaştırma oranı ne kadar? Bu oran birin altına düşmediyse bu zaten enfeksiyonun hala hızlı olduğunu gösteriyor. Tüm bunlar üzerinden riski tartışmak gerekir. Hepsinden de önlemlisi Türkiye’de yapılan test sayısı hala dünya ortalamasına baktığımızda ve Türkiye nüfus oranına vurduğumuzda çok az. Test sayısının daha fazla yapılması gerekiyor.”
 
‘Normalleşmeye ilişkin kaygılarımız var’
 
PCR testinin tek başına yeterli olmadığını çok sayıda vakada PCR testinin negatif sonuç verdiğinin ancak klinik ve tomografik bulguların pozitif gösterdiği vaka sayısının çok fazla olduğuna işaret eden Gönül, “Bilim Kurulu’nun kendisi bile ‘ bir bu kadar daha vaka var’ diyor. Bu, bize vaka sayısının açıklanandan çok daha fazla olduğunu gösteriyor. Bütün bunların üzerinden normalleşmeye ilişkin kaygılarımız var. Bu normalleşme politik ve ekonomik kaygılarla mı alındı? Seyahat kısıtlılığı kaldırılan yedi ilin başında turizm kentlerinin gelmesi, tam da turizm sezonuna geçilmişken ‘bu kaygıyla mı normalleşmeye geçiliyor?’ sorusunu akıllara getiriyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘Salgın kontrol altına alındı söylemi fazlasıyla rehavete sebep olabilir’
 
Ayrıca tarım sezonunun başladığını ve işçilerine dönük koruyucu bir  önlem alınmadığını ifade eden Gönül,  normalleşme adımlarının atılmasının bir nedeninin de bu durum olabileceğinin altını çizdi. Asıl olarak toplumun sağlığını öncelemek ve halkın demokratik katılımını sağlamak gerektiğine dikkat çeken Gönül,  şeffaflığın olmadığını ve halkın sağlığını korumak yerine ekonomik kaygılarla yol alınan normalleşme paketinin kendilerini kaygılandırdığını belirtti. “Salgın kontrol altına alındı” söylemlerinin fazlasıyla rehavete sebep olabileceğine işaret eden Gönül, “Halk arasında ve bu rehavet salgının yeniden yaygınlaşmasına neden olabilir. Bu söylemler hala risklidir” uyarısında bulundu. 
 
‘Birçok ülkede vaka sayısında artış yaşandı’
 
Pek çok ülkeden örnek veren Gönül, birçok ülkede normalleşme adımları sonrası vakalarda artış yaşandığını sözlerine ekledi. En son Almanya’da normalleşmeden sonra bulaş sayısının oranının artması üzerine normalleşme adımlarının yeniden değerlendirmeye alındığını kaydeden Gönül, “Pek çok ülkede normalleşme paketleri arkasından salgının yayılım hızının arttığını gördük. Türkiye’de de biraz dünyadaki örneklere bakarak normalleşmenin toplum sağlığını esas alan bir hat çizmesi salgının yeniden yayılımı ve hızlanması konusunda önüne geçilebilir. 
 
‘Türkiye’de sürü bağışıklığı stratejisi izleniyor’
 
Dünyada korona salgınında ikinci dalgadan bahsedildiğini hatırlatan Gönül, şu sözleri kullandı: “2. dalganın olup olmaması alınan tedbirler ile alakalı. Ama tedbirleri sıralamak yetmez.  Devlet ve hükümet olarak vatandaş cephesinden bu tedbirlerinin karşılığının bilinmesi gerekiyor. ‘Evde Kal’ çağrıları yapılırken yaşam seviyesini yükseltilmesi, gıda takviyesinde bulunulması, elektrik su doğalgaz faturalarının salgın döneminde ücretsiz hala getirilmesi gerekiyor. Sadece evde kal demek yetmiyor. Bir insanın geçim kaygısı varsa evde kalamıyor zorunlu olarak işe gitmek zorunda. Bir gevşemeye gidilmemesi gerekiyor. Türkiye’de salgına yönelik sürü bağışıklığı stratejisi izleniyor. Açıkça bunu itiraf etmeseler de kendi haline bırakmış durumdalar. Henüz salgın bitmiş değil. Alınan tedbirler ile alakalı. Normalleşme paketi kaygılandırıyor, ikincisi önümüzde bayram var.  Burada gerekli tedbirler alınmazsa yayılım artacak gibi. Eylül, Ekim’de değil Haziran’da bile yeniden patlak verebilir.”
 
‘Hala koruyucu ekipmanda eksiklik var’
 
Özellikle sağlık emekçilerinin koruyu ekipman eksikliğinin hızlıca takviye edilmesi ve sağlık kurumlarında hazırlığın devam etmesi gerektiğini ifade eden Gönül,  ihraçların işe dönmesi ve güvenlik soruşturmalarının iptal edilmesi gerektiğini vurguladı.