Ev emekçisi Hacire Öztürk: Devlet herkesi mağdur etti

  • 09:01 5 Mayıs 2020
  • Emek/Ekonomi
MARDİN - Bu yıl Ramazan ayı pandeminin ve ekonomik krizin gölgesinde geçiyor. Ev emekçisi Hacire, evin içinde ekonomik sorunlarla baş başa bırakıldıklarını söylüyor: “Sekiz insan evde yaşıyoruz. Evde çalışan yok. Devletin halka yardım sunması gerekirken, her gün telefonlarımıza '10 TL bağışta bulunun' mesajları geliyor."
 
Ramazan ayı, bu yıl koronavirüs (Covid-19) salgınının gölgesinde başladı ve sürüyor. Önceki yıllarda kalabalık sofralarda oruçlar açılırken, bu Ramazanda evlerden dahi çıkılamıyor. Pandeminin yanında ekonomik kriz de Ramazan ayında haneleri zorlayan bir diğer önemli başlık. Ev emekçisi Hacire Öztürk Ramazanda geçirdiği günlerini, ekonomik sorunları anlatıyor.
 
'Geçim çok sıkıntılı, insanlar geçinemiyor'
 
Dört çocuğu olan Hacire, eski Ramazanların çok daha güzel geçtiğini söylüyor. Ancak bu Ramazan ayında, virüs sonucu artan ekonomik sıkıntılar nedeniyle evde bunaldıklarını ifade eden Hacire, "Ekonomik krizden, işsizlikten kaynaklı büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Bütün gençlerimiz işsiz. Çok uzağa gitmeden kendi ailem üzerinden örneklendireyim. Evimde çalışabilecek 4-5 insan var ama dışardan bir gelir yok, hepsi işsiz. Her iki oğlum da hangi kapıyı çalıyorsa 'iş yok' denip kapı kapanıyor. Herkes 'Ekonomik kriz var iş yok’ diyor. Büyük oğlum üniversiteyi bitirdikten sonra bir yıl sözleşmeli olarak öğretmenlik yaptı. Daha sonra çalıştığı kurumu kapattılar ve bütün eski çalışanları işten çıkardılar. Diğer oğlum da iş bulamıyor. Kızım da aynı şekilde. Artık geçim çok sıkıntılı olmuş, insanlar geçinemiyor. Geçimimizi şu anda kayınbabamın emeklilik maaşı üzerinden sağlıyoruz. Evde 8 insan yaşıyoruz ve kaynanam 5 yıldır yatalak. Felç geçirdi ve yataktan kalkamıyor, kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Onun ilaçları ve kişisel bakımına da bir bütçe gidiyor" diyor.
 
'Toprağımızı biz geliştirelim'
 
Devletin, ekonomik krizde kimsenin mağdur edilmeyeceğini ve maddi destek sağlanacağını söylediğini hatırlatan Hacire, aksine herkesin mağdur edildiğine işaret ediyor. Hacire, tanıdığı kimsenin devletten herhangi bir ekonomik yardım almadığını söylüyor. Ayrıca devletin ücretsiz maske dağıtacağı söylemlerini de anımsatan Hacire, şunları ekliyor: "Belki maddi değeri küçük olan bir şey ama o bile verilmedi. Fakir fukaraya gıda ve maddi yardım sağlandığını da kendi çevremden görmedim hiç. Halka yardım sunmaları gereken yerde her gün telefonlarımıza '10 TL bağışta bulunun' mesajları geliyor. Birçok insanda değil 10 TL, 50 kuruş bile yok ki ihtiyaçlarını karşılasın. Yıllarca evlerine et girmemiş olan aileler tanıyorum. Birçok insan verilen sadakalar sayesinde et yiyebiliyor. Bölgemizin zengin insanlarına çağrıda bulunuyorum, metropollerde yatırım yapacağınıza gelin kendi topraklarınıza, gençlerinize yatırım yapın. Bu gençler de sayenizde evlerine bir parça ekmek götürebilsin. Toprağımızı biz geliştirelim. Bu durum böyle devam ederse sonumuz uçurumdur."
 
'Borçlardan arınamıyoruz bir türlü'
 
Ekonomik sıkıntıların içinde faturalar da bekletilmeden kesiliyor. Bu süreçte en azından fatura bedellerinin alınmaması gerektiğini ifade ediyor Hacire. Su faturasına bu ay zam geldiğine değinen Hacire, "Bu ay 300 lira su faturası ödedik. Her ay 400 lira elektrik faturası ödüyoruz. Büyük marketlere alışverişe zaten gidemiyoruz. Küçük esnaftan, hatırı sayılır insanlardan gıda ihtiyaçlarımızı veresiye ile karşılıyoruz. Sonraki ay geldiğinde de kayınbabamın emeklilik maaşının bir kısmını borç yaptığımız esnafa ödüyoruz, sonra yerine yine gıda alıyoruz ve bu şekilde devam ediyor. Borçlardan arınamıyoruz bir türlü. Eşim de işsiz şu anda. Aktif bir insan olmasına rağmen hiçbir iş kapısı açılmadı ona. Gençlere bile iş kapısı açılmazken ona nasıl açılsın? Eşim iş için kurumlara başvurduğunda ‘Sen git gençler gelsin başvursun’ deniyor. Ama gençler başvurduğunda da iş kapısı açılmıyor onlara" sözlerine yer veriyor.
 
'Virüs korkusuyla birbirimize yemek dahi götüremiyoruz'
 
Hacire, eski Ramazanlara duyduğu özlemi de dile getirmeden edemiyor. Daha geçen yılki Ramazanın dahi çok güzel geçtiğini söyleyen Hacire, şöyle devam ediyor: “Uzağa gitmeden geçen yılki Ramazana kadar konu komşuyla hep beraberdik. Oturur, birlikte sohbet eder, yemeklerimizi paylaşır birlikte yerdik, dışarı çıkar yürürdük. Ama şu anda hiçbirini yapamıyoruz. Şu anda virüs korkusundan birbirimize yemek bile götüremiyoruz. Ben bazen yemek çıkarmak istiyorum ama götüreceğim insan 'acaba virüs var mı yok mu?' şüphesiyle yaklaşacak diye kimseye yemek götüremiyorum. Kimse kimsenin evinde iftarını açamıyor artık. Eskiden her gün birini çağırırdık eve iftar için ama şimdi insanlar korkuyor. Komşularla oturamıyoruz, nefeslerimiz yakın olur hasta oluruz diye korkuyoruz. Yine başkası hastalansa onun getirdiği yemektendir ya da o bize geldi yakın temas kurduk o yüzden hastalandım, korkusu üzerine temasta bulunamıyoruz. Komşulara gidip gelmeyi bırakalım insan kimsenin kapısında oturamıyor artık."