Arzu Çerkezoğlu: Kayyımlar kadın işsizliğini daha da arttırıyor

  • 09:01 10 Eylül 2019
  • Emek/Ekonomi
Melike Aydın
 
İZMİR -  Türkiye’nin en önemli sorunlarından birinin de genç ve kadın işsizliği olduğunu belirten DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu kayyımların da bu konuda çok olumsuz etkisi olacağını söyledi, Arzu,   “2016’da kayyım süreçlerinde de görülmüştür ki zaten kadın işsizliğinin çok yüksek olduğu ülkemizde bu tür antidemokratik uygulamaların hepsi, çok daha ciddi bir biçimde olumsuz bir noktaya getirecektir” dedi.
 
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) ile yaptığı 200 bin civarında işçiyi etkileyen 2019-2020 Toplu Sözleşme görüşmelerinde, 2020 için 4+4, 2021 için de 3+3 zam oranını imzaladı, anlaşmaya vardıklarını açıkladı. Anlaşmaya göre, kamu işçilerine 2019 yılı için yüzde 8+4, 2020 yılı için ise yüzde 3+3 zam ve enflasyon farkı verilecek. Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ), kamu işçisinin 2019-2020 yılındaki mali ve sosyal haklarını belirleyen 2019 dönemi kamu kesimi Toplu İş Sözleşmesi’nde ise 2020’de 3+3 oranında zam ve enflasyon farkı verilecek.
 
‘Sendikaların yapmaları gereken mücadeleyi birleştirmek’
 
Süreci değerlendiren Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, yapılan her iki toplu sözleşme ile pazarlık süreçlerinde de siyasi iktidarın krizin bütün yükünü işçi, emekçi, kamu çalışanı ve emeklilere yüklemeye çalıştığını dile getirdi. 
 
‘Enflasyon yüzde 20’lerde artış yüzde 3-4’ 
 
Resmi enflasyonun yüzde 15 ve 20’lerde seyrettiği, gıda enflasyonunun yüzde 30’lara yaklaştığı bir süreçte yüzde 3-4’lük ücret artışının çok ciddi yoksullaşmanın önünü açacağını söyleyen Arzu, zam oranlarının kabul edilemez olduğunu vurguladı. 
 
Arzu, “Hem işçi hem kamu sendikalarının yapması gereken iktidarın bütün bu dayatmalarına, toplu pazarlık hakkını bir orta oyununa çeviren politikalarına karşı işimize, ekmeğimize sahip çıkmak ve mücadeleyi omuzlarımızda yükseltmektir. Sendikaların bu politikalara, bu dayatmalara karşı insanca yaşanacak bir ücret ve emeğin hakkını koruyacak bir mücadeleyi birlikte yükseltmesi gerekiyor” dedi.
 
‘Herkes açısından önemli sonuçlar doğuracak’ 
 
Sözleşmenin sadece toplu sözleşme kapsamındaki 200 bin işçi ya da 5 milyon kamu çalışanı ve emeklisi değil, herkes açısından önemli sonuçlar doğurduğunu söyleyen Arzu, “Türkiye’de emeği ile geçinen herkesin yaşam koşullarına etki edecek. Örneğin sadece kamuda değil özel sektörde yıl sonunda iki tane büyük grup toplu sözleşmesi var metal ve lastik sektöründe. Oralardaki toplu pazarlık süreçleri açısından bir ölçüt oluşturuyor. O nedenle bütün sendikalara, konfederasyonlara çağrımız emeğimizin karşılığını alacağımız bir çalışma rejimine uymak için birlikte mücadele etmektir” sözlerini kullandı. 
 
‘Kayyım kadının çalışma hakkının güvencesini ortadan kaldıracak’
 
Özellikle genç işsizliği ve kadın işsizliğinin Türkiye’nin geleceğini tehdit edecek boyutta olduğunu söyleyen Arzu, yerel yönetimlerde üç büyükşehir belediyesine kayyım atanmasının da bu konuda olumsuz etkisinin olacağının altını çizdi. Arzu, “2016’da kayyım süreçlerinde de görülmüştür ki zaten kadın işsizliğinin çok yüksek olduğu ülkemizde bu tür antidemokratik uygulamaların hepsi, bu politikalar bu uygulamalar bu siyasi iklim kadın işsizliğini de çok daha ciddi bir biçimde olumsuz bir noktaya getirecektir. Çünkü demokrasinin, eşitliğin, adaletin olmadığı bir yerde hiçbir hakkın güvencesi yoktur. Kadınların çalışma hakkının da güvencesi yoktur. Bütün bu antidemokratik uygulamalar hem kadın işsizliğini hem de genel olarak emeğin bütün haklarına çok ciddi saldırı anlamına gelmektedir” dedi.