
TMMOB: Kim değil nasıl bir yönetim istendiği tartışılmalı
- 13:34 14 Ocak 2019
- Güncel
İZMİR - TMMOB, yerel seçimlere ilişkin İzmir'de kent yönetimine dair rant politikalarına karşı "kim" değil, "nasıl" sorusuna yanıt aranması gerektiğini söyledi.
Türkiye Mimarlar Mühendisler Odalar Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu, 31 Mart tarihinde gerçekleşecek olan yerel yönetim seçimlerine ilişkin görüşlerini Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi'nde düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı. Açıklamayı TMMOB adına dönem sekreteri Melih Yalçın yaptı.
'Doğaya geri dönülmez zararlar verildi'
Açıklamada, tüm adaylara eşit mesafede durulacağı belirtilerek, "Nasıl bir belediye başkanı, nasıl bir kent yönetimi istiyoruz" sorularına yanıt aramanın daha doğru olduğu ifade edildi. Açıklamada hızla ranta dayalı ekonomik politikaların kriz yarattığına dikkat çekerek, kentlere, doğal yaşam alanlarına geri dönülemez zararlar verildiği vurgulandı. Açıklamada, "Başta İstanbul kenti olmak kentleri yaşanmaz hâle getiren AKP iktidarı, gözünü yeni rant alanlarına çevirirken, İzmir ve çevresini ilk hedef olarak belirlemiştir. Bir süredir İzmir ve çevresine ilişkin rant projeleriyle, İzmir'in doğal yaşam alanları yapılaşmaya açılarak, kent ve çevresinde paraya dönüştürülecek ne kadar alan varsa, sonuçlarına bakılmaksızın enerji yatırımları; JES, RES, Termik Santraller vb., taş ocakları, altın, nikel vb. madencilik çalışmalarıyla plansız bir şekilde yok edilmeye çalışılıyor" sözlerine yer verildi.
'İzmir'e zarar veren planlara itiraz etmedi'
Mühendis, mimar ve şehir plancıları olarak demokrasi ve hukuk çerçevesinde mücadelenin sürdürüleceğinin kaydedildiği açıklamanın devamında, İzmir'deki mevcut yerel yöneticilerden yeterince destek alamadıkları da eklendi. Açıklamada, yerel yöneticilerin İzmir'i yaşanmaz hale getirecek politikalara itiraz etmediği vurgulanarak, "Kentleşme politikalarında demokratik yöntemlerden uzak, bilimden ve hukuktan yana olmayan proje ve planlarla karşı karşıya kaldığımızı da üzülerek eklemek zorundayız. Bu politikalar ve uygulamalar sonucu çarpık kentleşmeye yol açılarak birçok konuda kent suçu haline gelmiş yapılar oluşmuş ve oluşmaya devam etmektedir" denildi.
Yerel seçimlerin İzmir'in kimliği, kültürü ve doğal yaşam alanlarıyla gelecek kuşaklara aktarılabilmesi için önemli bir eşikte gerçekleştirildiğe işaret edilen açıklamada, belediye başkanlarının ve yerel yönetimlerin benimsemesi gereken temel ilkeleri şöyle sıraladı:
"*Sosyal demokrat bir kent yönetimi, kentin her kesiminin mümkün olduğunca karar mekanizmalarına katılmasıyla mümkündür. Bu nedenle kent adına verilecek kararlarda kentlinin görüş ve önerileri mümkün olan en geniş biçimde alınmalı ve öneriler kararlara yansıtılmalıdır.
*Kente ilişkin yapılacak her türlü alt ve üst yapı yatırımlarında, öncelikle uzman meslek odalarından görüş alınmalı, büyük projelerde halkın ve demokratik kitle örgütlerinin görüşüne başvurulmalıdır.
*Sermaye kesimi yerine kentin önemli bir kısmını oluşturan yoksullara, emekçilere, dezavantajlı kesimlerin ihtiyaçlarına yönelik politikalar gözetilmelidir.
*Toplumun ihtiyacı olmayan ve kamuyu zarara uğratacak yatırımlardan kaçınılmalıdır.
*Yaşam alanlarını ve mülkiyet hakkını zapt etmek niyetiyle gerçekleştirilen her türlü kentsel dönüşüm uygulamalarında yurttaşın yanında yer alınmalı ve yerlerinden edilmeden, güvenli ve daha yaşanabilir bir çevreye kavuşmaları sağlanmalıdır.
*Su kaynaklarının, havanın kirlenmesine yol açacak, halkın sağlığını olumsuz yönde etkileyecek, kentin içinde yer alan doğal yaşamı yok edecek projelere izin verilmemelidir. Kent içi açık yeşil alanların mutlak korunması ve çoğaltılması sağlanmalı, açık yeşil alanların içerisinde ve altında, beton içeren hiçbir yapılaşmaya izin verilmemelidir.
*Merkezi yönetimin aldığı ve kamuyu zarara uğratacak kararlara karşı kentteki demokratik kitle örgütleriyle işbirliği yapılarak hukuksal ve demokratik olarak tavır gösterilmeli, yağma politikalarıyla etkin bir mücadele yürütülmelidir.
*Belediye emekçilerinin kadrolu, güvenceli istihdamı esas alınmalı, liyâkattan taviz verilmemeli, sendikaları tahakküm altına almaya çalışmadan eşit ilişki kurulabilmelidir. Sendikaların ve demokratik kitle örgütlerinin İzmir'de yerel demokrasinin gelişiminin bir parçası olduğu bilinmelidir.
*Seçildiğinde, bulunduğu makamı kendi siyasi çıkarları için kullanmayacak, belediyeyi şirket gibi görmeyecek, yargı kararlarına uyacak donanımlı kişiler aday gösterilmelidir."
'İsimler üzerinden yürütülen tartışmalar etik değil'
Ardından söz alan Şehir Plancıları Odası Şube Yönetim Kurulu Başkanı Özlem Şenyol ise kimin aday olacağı üzerinden gerçekleştirilen tartışmaların etik olmadığını söyledi. Özlem, "Bu sürecin isimler üzerinden sürdürülmesi demokratik seçim sürecine aykırı bir tutumdur" dedi.