
Tecride Karşı Özgürlük İnisiyatifi: Leyla Güven için yarın çok geç olabilir
- 16:20 6 Ocak 2019
- Güncel
DİYARBAKIR - Tecride Karşı Özgürlük İnisiyatifi, açlık grevinin 60'ıncı güne giren Leyla Güven'in sağlık durumunun kritik aşamaya evrildiğine dikkat çekerek, "Eğer bugün sahiplenmezsek yarın çok geç olabilir" uyarısında bulundu.
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde ağırlaşan tecridin kaldırılması talebi ile açlık grevine başlayan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in eylemi 60'ncı güne ulaştı. Leyla Güven'in durumuna ilişkin Tecride Karşı Özgürlük İnisiyatifi ve Cezaevleri İnisiyatifi, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Genel Merkez Danışmanlık Bürosunda basın toplantısı gerçekleştirdi. Açıklamayı Tecride Karşı Özgürlük İnisiyatifi adına HDP Cezaevi ve Hukuk Komisyonu üyesi ve Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran yaptı.
'Haklı talebi topluma ulaştırmaya çalışıyorlar'
2011 yılından beri Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla, 2015 yılından beri İmralı heyetiyle, yine bir açlık grevi sonrasında 2016 yılının 11 Eylül'ünde bir defaya mahsus olmak üzere ailesi ile yaptığı görüşmeden sonra hiçbir şekilde haber alınamadığını hatırlatan Ayşe, "Kendisi ne ailesi ile ne avukatlarıyla ne herhangi bir heyetle hiçbir iletişim sağlayamamaktadır. Tabi ki Sayın Öcalan'ın sadece sıradan bir hükümlü olarak değerlendirmek de bir gaflet olarak karşımızda duruyor. Çünkü bu 3 yıllık tecritle beraber Türkiye'nin içine girdiği durum ortadadır. İçine girdiği çatışma zemini, savaş ortamı, derinleşen çözümsüzleşen bir girdap devam etmektedir" ifadelerine yer verdi.
Ayşe, "Leyla Güven'in talebi sadece bir kişi üzerindeki tecridin kaldırılması değil, bugün Türkiye halklarına, muhaliflere, kadınlara gençlere uygulanan tecridin tümden kaldırılmasıdır. Bu meşru ve haklı talebi Leyla Güven başta olmak üzere yüzlerce tutsak günlerdir topluma ulaştırmaya çalışıyor" diye ekledi.
'Kritik aşamaya ulaştı'
Leyla Güven'in sağlık durumunun kritik aşamaya ulaştığını vurgulayan Ayşe, tecridin yalnızca Kürt halkına değil tüm topluma negatif yansıması olduğuna dikkat çekti. Ayşe, Leyla ve diğer tutsakların durumuna ilişkin şunları aktardı: "Tansiyonu sürekli oynamakta, baş dönmesi yaşamakta, sıvı alımında zorluk yaşamaktadır. Diğer cezaevlerinde de bir açlık grevcinin ihtiyacı olan hiçbir şey karşılanmamaktadır. Bazı cezaevlerinde B vitamini yasal zorunluluk olmasına rağmen verilmemektedir, bazı açlık grevciler ise tekli odalarda tutulmakta ve ölüme sürüklenmektedir. Tüm bu uygulamalar karşısında toplumsal sessizlik korkutucu boyuttadır. Toplumun bu kadar sessiz kalması önümüzdeki günlerde daha kötü sonuçların da ortaya çıkabileceğini göstermektedir. Leyla Güven kritik bir aşamadadır, diğer tutsaklar açısından da kritik aşamaya ilerleyen bir durum vardır."
'Talepler kişisel talepler değildir'
Tüm duyarlı kesimleri geç olmadan Leyla'ya ve açlık grevindeki tüm tutsaklara sahip çıkmaya çağıran Ayşe, "Buradan bütün toplumsal dinamiklere, sivil toplum kuruluşlarına, siyasi partilere, kadın örgütlerine, gençlik örgütlerine ve kendine 'demokratım' diyen, 'ben Türkiye toplumunun özgür bir toplum olmasını istiyorum' diyen tüm kesimlere sesleniyorum: Talepleri kişisel talepler değildir. Leyla Güven ve diğer arkadaşlar hukuksuzca rehin olarak tutulmalarına rağmen, kişisel talepleri yoktur. Leyla Güven'in talebi tüm toplumun talebidir. Talebi, Türkiye halklarının eşit, özgür ve demokratik bir ülkede yaşamasıdır" dedi.
'Yarın çok geç olabilir'
Çağrılarını tekrarladıklarına işaret eden Ayşe, daha önce yapılan açlık grevlerine işaret ederek şöyle konuştu: "Açlık grevleri daha önce farklı sonuçlarla karşılaştı. Bir başarıya ulaştığını ve bir çözüm kapısını açtığını da gördük. Bunun en yakın örneği 2012'de yaşanmıştır. 2012'de açlık grevinden sonra Sayın Öcalan'la bir görüşme trafiği başlamış ve bu görüşmeler bir dönüşüm bir değişim başlatmıştı. Şimdi iki yol var önümüzde, ya duymazdan gelmeye devam edecek ve bu tutsakların haklı talepleri yokmuş gibi davranıp yavaş yavaş erimelerini izleyeceğiz ya da hep beraber tek ses olup bu meşru talebi yükseltip iktidarın bu konuda adım atmasını bekleyeceğiz. Çok zor, çok imkansız bir şey talep etmiyor tutsaklar. Eğer bugün sahiplenmezsek yarın çok geç olabilir."
Ayşe son olarak, "Tecridi en iyi bilen en iyi anlayan savaş politikalarından en fazla etkilenen kadınlara gençlere sesleniyoruz. 4 duvar arasında bedeninden başka direnecek hiçbir şeyi olmayan tutsakların sessiz çığlığına ses verelim. Bu talebin karşılanması için iktidara seslenelim. Bu başaramayacağımız bir şey değil. Daha sonra toplumsal tarihimizde hesap veremeyeceğimiz bir noktaya gelmeden önce tüm halkımızı, tüm kurumları duyarlı olmaya, tecridin kalkması konusundaki talebe ses olmaya çağırıyoruz" dedi.