
‘Paris katliamı çözüm sürecini baltalamayı amaçlayan bir suikasttı’
- 09:01 6 Ocak 2019
- Güncel
Beritan Canözer
DİYARBAKIR - 3 Kürt kadın siyasetçinin katledilmesinin üzerinden 6 yıl geçerken HDP'li Meral Danış Beştaş, katliamın karanlıkta bırakılmaya çalışıldığına dikkat çekti. Meral, İmralı'da yapılan görüşmelerin 6 gün sonrasında Paris katliamının yaşandığını hatırlatarak, “Paris katliamı çözüm sürecini baltalamayı amaçlayan bir suikasttı” dedi.
Fransa’nın başkenti Paris’te 9 Ocak 2013’te PKK’nin kurucularından Sakine Cansız (Sara), Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Paris Temsilcisi Fidan Doğan (Rojbin) ve Avrupa Kürt Gençlik Hareketi üyesi Leyla Şaylemez (Ronahî) Kürdistan Enformasyon Bürosu'nda yapılan suikast sonucu katledilmişti. Katledilmelerinin üzerinden 6 yıl geçerken, olayın tek zanlısı Ömer Güney tutuklu bulunduğu cezaevinde yaşamını yitirdi. Şuana kadar katliamla ilgili hiçbir araştırma yapılmazken, Fransa ise olaya dair bir inceleme yürütmüyor. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, yargı sürecini değerlendirerek, katliamın bir an önce aydınlatılması gerektiğine dikkat çekti.
‘Katliam aydınlatılmak istenmedi’
Üzerinden 6 yıl geçmiş olmasına rağmen 3 kadın siyasetçinin katledilmesinin hala aydınlatılmadığını belirten Meral, “Aydınlatılamadı demeyeceğim; çünkü aydınlatılabilirdi ama aydınlatılmadı. Bu dava uluslararası bir koalisyonla karartılmak istendi. Olayın gerçekleştiği günden bu yana hem siyasi alanda hem hukuk alanında buna ilişkin çok fazla açıklama yapıldı. Aydınlatılması için birçok talep sunuldu ama yargı makamlarının ikisinde de bu karanlığı aydınlatacak bir adım atılmadı. Olayı aydınlatma adı altında yapılan görüşmelerde çok farklı olayların olduğunu biliyoruz” diye konuştu.
‘Katliamın arkasında güç veya güçler vardır’
Türkiye’nin katliamın soruşturmasını Ankara’da başlattığına dair açıklamalar yaptığını hatırlatan Meral, “Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda hala devam eden bir soruşturma var ama soruşturmada bir arpa yol alınmadı. Türkiye ilk andan itibaren kendince ‘örgüt üyesi’ olarak nitelendirdiği insanların peşine düştü. Orada yaşayan Kürtleri adeta bir şüpheli gibi araştırmaya başladılar ve Fransa’dan da bunları istedi. Bununla birlikte Ömer Güney isimli bir şüpheli vardı ve daha sonradan cezaevinde yaşamını yitirdi. Sanki bu olayın tek faili Ömer Güney’miş gibi bilinçli bir algı yaratıldı. Bu kadar uluslararası önemde bir olayda tek bir failin olmayacağını herkes bilir. Bunun arkasında mutlaka belirli bir güç veya güçler vardır” ifadelerini kullandı.
‘Ömer Güney bir tercih miydi?’
Bilinçli bir şekilde davanın Ömer Güney üzerinden yürütüldüğüne bir kez daha dikkat çeken Meral, duruşmaya sayılı günler kala Ömer Güney’in yaşamını yitirdiğini anımsattı. “Ömer Güney bilinçli bir tercih miydi, tetiği gerçekten o çektiyse hastalığı da dikkate alındı mı?” diye soran Meral, tüm bu soruların havada uçuştuğunu ama yanıt alamadıklarını dile getirdi. Ömer Güney’in tutuklanmasının ardından Paris katliamının aydınlatıldığı algısı yaratıldığını söyleyen Meral, “Paris’te yapılan suikastlar, katliamlar aydınlatılmadı. Ömer Güney üzerinden sadece bunu değerlendirmek doğru değil” dedi.
‘İmralı ziyaretinden 6 gün sonra Paris katliamı’
Soruşturma savcısıyla defalarca görüştüklerini kaydeden Meral, katliama ilişkin dilekçeler verdiklerini ve avukatların bu konuya dair girişimlerinin devam ettiğini aktardı. Bununla beraber, dosyaya dair bilgi alamadıklarını da sözlerine ekleyen Meral şöyle devam etti: “Belgeler gizli tutuluyor ve Ömer Güney öldükten sonra da herhangi bir adım atılmadı. Bütün meselelerde olduğu gibi bir cezasızlık politikasıyla karşı karşıyayız. Bu olayın çok önemli bir yanı daha var. 9 Ocak gününden yani Paris katliamından 6 gün önce İmralı’ya çözüm noktasında bir heyet gitmişti. Bu görüşme tarihe çözüm sürecinin ilk görüşmesi olarak geçerken, Paris katliamı da çözüm sürecini baltalamayı amaçlayan bir suikast olarak geçmiştir.”
‘Karartılacak bir olay değildir’
Dönemin başbakanı ve şuan Cumhurbaşkanı olan Tayyip Erdoğan’ın katliam sürecinde meydanlarda FETÖ’cüleri kastederek ‘kimlerin yaptığını biliyoruz’ dediğini hatırlatan Meral, bugün ise 3 Kürt kadın siyasetçiyi ananlara ceza verildiğini belirtti. Meral, “Onları öldürenleri, katliamı planlayanları, çözüm sürecini baltalayanları ortaya çıkarmak yerine, bunu kınayanları, 3 Kürt kadın siyasetçiyi ananları yargılıyorlar. Aslında Türkiye’de yargının hukuka değil, konjonktöre bağlı olduğunu, kararların siyasi karar olduğunu ortaya koyuyor. Paris katliamı kapatılacak, karartılacak bir olay değildir. Ömer Güney’in telefon görüşmelerinden MİT ile çalıştığı da anlaşılmıştı ve buna dair Hakan Fidan ‘doğrudur, araştırıyoruz’ demişti. Bu katliamın aydınlatılması için herkesi duyarlı olmaya çağırıyorum” dedi.