
Göçertme politikası: 90'larda köyler boşaltıldı şimdi yaylalar yasaklanıyor!
- 09:05 29 Aralık 2018
- Güncel
Zeynep Durgut
HAKKARİ - Yayla yasakları nedeniyle tarım ve hayvancılıkla uğraşan halkın geçim kaynakları tükenme noktasına gelirken, insan hakları savunucusu Özlem Altun, 90'larda köy yakmalarla hayata geçirilen göçertme politikasının şimdilerde de yasaklarla yapılmaya çalışıldığının altını çizdi.
Hakkari'de yayla, mera yasakları nedeniyle bölge köylerinde tarım ve hayvancılık bitme noktasına geldi. Halk göç ettirme politikalarına karşı toprağa sarılarak direnirken, hayvancılık yapanlar ise büyük zorluklarla karşı karşıya. Koyunlarını satmak zorunda kalan köylüler sadece süt ihtiyaçlarını karşılamak için bin bir zahmetle keçi besleyebiliyor. Süreklileştirilen yasaklar nedeniyle halkın yaşadığı zorluklara değinen İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Özlem Altun, çözüm sürecinin sona ermesinden bu güne güvenlik gerekçesiyle ilan edilen yayla yasaklarının köyde yaşayan ve geçimini hayvancılıktan sağlayan yurttaşların yaşamını zorlamaya devam ettiğini söyledi.
'Hayvancılık zora sokuldukça sofralara et girmiyor'
Hayata geçirilen yasakların sadece bölge halkının değil bütün yurttaşların yaşamını zora soktuğunu ifade eden Özlem, "Zira yaylaya gidemeyen köylü hayvanlarını besleyememekte, besleyebilmek için yem almak zorunda kalmaktadır. Yem ise besicilik maliyetlerini çok fazla arttırdığından bu da hayvan fiyatlarına ve et fiyatlarına yansımaktadır. Öyle ki günümüzde asgari ücretle geçinen yurttaşın sofrasına et ancak Kurban Bayramı'nda uğrar olmuştur. Asgari ücretin son artışla 2 bin 20 TL olduğu göz önünde bulundurulduğunda 5 kişilik bir ailenin sofrasına et alması mümkün değildir. Yine mazot fiyatlarının yüksek olması nedeniyle köylü çiftçilik yapamaz hale gelmiştir. Tarlasını süremeyen, hayvanını doyuramayan köylüler çareyi köyünü terk etmekte, kente göç etmekte bulmaktadır" diye konuştu.
'Bölge halkına ikinci sınıf muamelesi yapılıyor'
Yasak ilan edilen bölgelerde ciddi hak ihlallerinin yaşandığını kaydeden Özlem, yayla yasaklarının bölge de tarımı ve hayvancılığı bitirmekle beraber ciddi hak ihlallerine yol açtığının altını çizdi. Köyü, yaylası, merası yasaklanan bölge halkına ikinci sınıf muamelesi yapıldığını aktaran Özlem, "Köyü yasaklı olduğu için bu insanlar çıkamıyor ve dolayısıyla yaşam alanına bir müdahale söz konusu. Bu durum toplumsal bir çöküşü getiriyor. İletişim yok ve bölge de yaşayan halka 'Senin yaşam alanını sana yasaklıyorum' deniliyor. Bu tam anlamıyla bir hak ihlalidir. Kürt coğrafyasında 90'lı yıllarda zorla köy boşaltmaları yapılırken şimdi yayla yasaklarıyla halk göçe zorlanmaktadır. Bu nedenle yayla yasaklarını hak ihlali olarak değerlendiriyoruz. Geçmişte bir köyde 4 bin 5 bin koyun ve yüzlerce büyükbaş hayvan beslenirken günümüzde hayvancılık bitme noktasına gelmiştir" dedi.
'Türkiye Bulgaristan ve Sırbistan'dan et ithal eder duruma gelmiştir'
"Bu durum köyde çiftçinin hayatını zorlarken şehirde de işçinin hayatını olumsuz etkilemektedir" diye konuşan Özlem, Türkiye'nin bugün Bulgaristan'dan saman, Sırbistan'dan da et ithal eder duruma geldiğini kaydetti. 90'lı yıllardan bu yana uygulanan güvenlikçi tedbirlerin, köy boşaltmaları ve sayısız hak ihlalinin yaşanmasına neden olduğunu hatırlatan Özlem, "Sorunların çözümü noktasında yol kat edilmediği görülmüştür. Hak ihlallerinin yaşanmadığı, insanların kendini köyünde huzurlu ve güvende hissettiği, kısıtlamaların olmadığı ve kalıcı bir barış ortamının sağlandığı günlerin bir an önce gelmesi gerekir" diye kaydetti.