Cizre'deki yaralılara müdahale etmek isteyen sağlıkçıların tamamı beraat etti

  • 19:11 26 Aralık 2018
  • Hukuk
MARDİN - Cizre'de ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında kentteki yaralılara sağlık hizmeti götürmek isterken engellenen ve haklarında dava açılan 14 sağlık çalışanının yargılandığı davada mahkeme beraat kararı verdi.
 
Şırnak'ın Cizre ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında, kentte bulunan yaralılara sağlık koridoru açmak isteyen 14 sağlık çalışanı hakkında, "örgüte üye olmak" ve "örgüt propagandası yapmak" iddialarıyla açılan davanın ikinci duruşması Mardin 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Onur Hamzaoğlu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ve Türkiye'nin dört bir yanından çok sayıda sağlıkçının takip ettiği davaya yargılanan 14 sağlık çalışanından 11'i hazır bulunurken, Vahaç Alp ve ambulans şoförü Mehmet Şerif Taşan bulundukları kentlerden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığı ile katıldı. SES Genel Kadın Sekreteri Selma Atabey ise, mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. 
 
Duruşma yapılan kimlik tespitinin ardından başladı.
 
İlk olarak savunma yapan ambulans şoförü Mehmet Şerif Taşan, "Ben bu suçlamayı kabul etmiyorum. Herhangi bir örgüte üye değilim. Ben ambulans şoförüyüm. Elimde resmi yazım bulunmakta. Resmi yazı ile olay tarihinde görevlendirildim. Suçum yoktur. Beraat talebinde bulunuyorum" dedi. 
 
'Neresini savunacağımı anlamadım'
 
Ardından savunma yapan Vahaç Alp de, yapılan suçlamadan hiçbir şey anlamadığını dile getirirken, "Neresini savunacağımı anlamadım. Ben hekimlik ilkeleri kapsamında ayrım yapmadan sağlık ihtiyacı olan herkese sağlık hizmeti sunmak için yola çıktım. Gönüllü olarak hizmet götürmek, oradaki yaralılara destek olmak istedik. Şimdi bu suçlamanın neresini savunayım" dedi. 
 
O dönem gazetelerde engellenen sağlık çalışanları ile ilgili haber örneklerini okuduğunu söyleyen Vahaç, şöyle konuştu: "Bir bodrum katında yaşamını yitiren ve yaralı oldukları belirtilen insanlar olduğu basında yer alıyordu. Biz de gönüllü olarak yola çıktık. Ancak başaramadık. Halen o bodrumlarda kim vardı bu insanlar kimdi bilmiyoruz. Mahkeme heyeti biliyorsa bizimle paylaşırsa seviniriz. Bizim burada hekimlik görevimizin ilkeleri yargılanıyor. Bir yerde bir olay olur ve oraya bir ambulans gider, o ambulans yaralıları alır ve hekimler müdahale eder. Ama biz bunu yapmak istediğimiz için örgüt üyesi olmakla suçlanıyoruz. Eğer bugün Gazze'de yaşananlar üzerine Gazze'ye gitsem Hamas militanı mı sayılacaktım?"
 
Ardından söz alan avukat Rıdvan Alp, "Müvekkilim yaptıklarından utanç değil aksine gurur duymaktadır. Yapmış oldukları da herhangi bir şekilde suç değildir. Biz bu nedenle bu yargılamaya son verilmesini istiyoruz" diye konuştu.
 
'Savaş bir halk sağlığı sorunudur'
 
Devamında savunma yapan Yekta Yıldız da, "Savaş bir halk sağlığı sorunudur" dedi. Üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini vurgulayan Yekta, "Biz yanlış bir şey yapmadık. Biz sağlık ihtiyacı olan insanlara sağlık hizmeti götürmek istedik" diyerek, beraatını istedi.
 
Savcı beraat istedi
 
Savunmaların ardından savcı esas hakkındaki mütalaasını sundu. Savcı, sağlık çalışanlarının "örgüt talimatı ile" hareket ettiklerine dair dosyada bir emare olmadığını belirterek, 14 kişinin üzerlerine atılı her iki suçlamadan da "delil yetersizliği" gerekçesi ile beraatlarına karar verilmesini istedi. 
 
Mahkeme beraat kararı verdi
 
Ardından mütalaaya ilişkin savunmaları istenen sağlıkçılar beraat istedi. Avukatları ise mütalaaya kısmen katıldıklarını belirterek, "delil yetersizliğinden değil, müvekkillerinin fiilinin suç olmadığının" belirtilerek haklarında beraat kararı verilmesini istedi. 
Kararını açıklayan mahkeme, sağlıkçıların "suç kastı" olmadığını belirterek, 14 kişi hakkında beraat kararı verdi.
 
'Mesleki ilkelerimiz kazandı'
 
Beraat eden 14 sağlıkçıdan biri olan TTB Delegesi İncilay Erdoğan, duruşma sonrası ajansımıza şu değerlendirmede bulundu: "Hiç açılmaması gereken bir davaydı. Bugün bu ülke topraklarında hukuk, mesleki ilkelerimiz kazandı. Bizler sağlıkçı olma sorunumuzu yerine getirdik. Bu bir suç unsuru değildir. Bugün verilen karar bizi umutlandırmıştır geleceğe dair. Sağlıkçı olmanın gururu ve onuru taşıdığımızı bir kere daha söylüyorum. Bundan sonrada her nerede olursa olsun her yerde her zaman yaşamı savunacağımıza ve yaşam kurtarmaya devam edeceğimizi bir kez daha söylemek istiyorum."