
Roboski'de cezasızlığın 7'nci yılı: 'Adalet' diye bağırdık duyan olmadı
- 09:02 24 Aralık 2018
- Güncel
ŞIRNAK - Roboski'de, TSK'ya ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu çoğu çocuk 34 köylünün yaşamını yitirdiği katliamın ardından 7 yıl geçti. O günden bu yana adalet arayan anneler ise, karalar içinde. Annelerin mücadeleyi bırakmayacağını vurgulayan Xanım Encü, "Adalet adalet diye bağırdık, sesimizi duyan olmadı. Devlet çocuklarımızı öldürdü sonra da hiçbir şey yapmadı" dedi.
Şırnak'ın Uludere (Qilaban) ilçesine bağlı Roboski köyünde 28 Aralık 2011 tarihinde saat 21.20 sıralarında karakolun bilgisi dâhilinde Federe Kürdistan Bölgesi'ne geçerek sigara ve mazot getiren çoğu çocuk 34 kişi, dönüş yolundayken Diyarbakır'dan kalkan TSK'ya ait F-16 savaş uçakları tarafından katledildi. Üzerinden 7 yıl geçen katliamı saat 01.52'de, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) abonelerine duyurdu. Saat 07.00 sıralarında katliamda yaşamını yitiren 34 kişinin cenazelerine ulaşan köylülerin telefonlarıyla çektiği görüntüleri, DİHA, Roj Tv ve ANF tarafından bütün dünya ile paylaşıldı. Katliamın üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen sorumlular halen yargılanmazken, iktidarın Roboski Katliamı'na yaklaşımı ise dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, AKP Genel Merkez Kadın Kolları 3. Olağan Kongresi'nde sarf ettiği "Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum. Bu ifademe karşı çıkan bazı çevrelere, medya mensuplarına da sesleniyorum. Yatıyorsunuz kalkıyorsunuz Uludere diyorsunuz. Her kürtaj bir Uludere'dir diyorum" sözlerinden öteye geçemedi.
7 yıl, 313 hafta, 2 bin 185 gün…
Bu süre içinde devletin Roboski için attığı tek adım katledilen 34 kişi için 4 yıl önce Diyarbakır'ın merkez Kayapınar ilçesi Diclekent semtinde açılan Rojava Parkı'ndaki Roboski anıtını kaldırmak olurken, 7 yıl, 313 hafta, 2 bin 185 gündür "faillerin" bulunması için adalet arayan ailelere "adaletin" cevabı katliam dosyasına verilen takipsizlik kararı oldu.
Aileler 7 yıldır hiç usanmadan umutla bekliyor…
"Faillerini bulana kadar bize rahat yok" diyerek 6 yıldır bıkmadan usanmadan gidenlere ağıt yakan Roboskili annelerin sesleri halen kulaklarda yankılanmaya devam ederken, kardeşlerin, babaların gözlerinde ise sadece hüzün var. Doğası ile adeta cenneti andıran köyde katliamdan sonra cehennemi yaşayan halkın tek isteği ise, hala nefes alabiliyorlarken hesap sorulması.
AİHM katliamı tarihin karanlık sayfalarına gömdü!
Anayasa Mahkemesi (AYM) avukatların yaptığı başvuruyu süresi içerisinde eksik belgeleri göndermediği gerekçesiyle reddederken, geçtiğimiz Mayıs ayında da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de (AİHM) aynı gerekçe ile " kabul edilemez" diyerek başvuruyu reddetti. Büyük tepki alan karara karşı tutumunu değiştirmeyen AİHM'e karşı Roboskili ailelerin öfkesi de devam ediyor.
'Gidenlerin yarısı öğrenciydi'
Kendisine beğendiği telefonu almak için "Üç defa gider gelirim o telefonu alır sonra gitmem" diyen Salih Encü'yü (18) ağlayarak evden uğurlayan, saatler sonra da ellerine parçalarının verildiği annesi Amina Encü, "Bu sene katliam 7'nci yılını da bitirdi. Çocuklarımız AKP hükümeti tarafından katledildi. Onları parça parça ettiler. İki gün sonra da televizyonlarda çıkıp dediler ki 'Onlar teröristi biz onları öldürdük.' Bizim çocuklarımız terörist değil, onların hepsi köylüydü. İnsanlar mecburiyetten gitti oraya. Biz köy insanıyız burada ne fabrika ne de başka bir gelir var. Hudutlarımız çok çalışıyordu. Buradaki insanlar dışında her yerden insanlar gidiyordu. Sadece mazot getiriyorlardı. Bidon başına 50 TL mazotla geçinen aileler vardı. Benim oğlum okuyordu ve belki öldürülen 20'den fazla kişi öğrenciydi. Benim oğlum okuldan geldi çantasını kolundan indirdi ve gitti. Biz devletten bu kadar da büyük bir katliam asla beklemiyorduk. Her gün onların gittiğini görüyorlardı. Hiçbir gün müdahale etmediler o gün mü müdahale etme istekleri doğdu" diye konuştu.
'7 yıldır adalet namına tek bir adım atılmadı'
"Hepsinin parçası bir yerdeydi biz onların bedenlerini bile göremedik" diye anlatan Amina, 7 yıldır adalet adına tek bir adımın atılmadığına da dikkat çekti. Amina, "Söylesinler 7 yıldır neden adalet gelmiyor? Bu insanlarda silah mı vardı kurşun mu vardı? Onları asla unutmayacağız. 7 yıldır adalet namına bir şey olmadı. Ama biz yine de umutlu olmaya, ayakta durmaya devam edeceğiz. 7 yıldır bu aileler için devlet hiçbir şey yapmadı. Sadece ne yaptı daha çok karakol yaptılar buraya, hudutlarımızı kapattılar. Bizim dedelerimizin dedeleri de bu işi yapıyordu. Bu köylülerin asırlardır geçim kaynağı böyleydi. Aldıkları para ile kendilerine gıda yiyecek alıyorlardı. Sadece bizim çocuklarımız değil bu bölgenin hepsi gidiyordu. Askerler, komutanlar görüyordu. O güne kadar bir şey olmadı. Çocuklarımızı öldürüp parça parça ettiler. Sonra dediler ki 'biz terörist öldürdük.'" ifadelerini kullandı.
'O gitti ikimiz ağladık gelmedi ben onun yerine de ağladım'
Amina sözlerine, "Daha 18 yaşındaydı benim oğlum. Uludere'de kendine bir telefon beğenmişti onu almak için gitti. 'Üç defa gider o telefonu alırım' dedi. Ben ona gitme dedim ama o herkes gidiyor ben de gideceğim dedi. O gitti ben ağladım o da ağladı. O gelmedi ben ağladım o sadece izledi… Ben onun yerine de ağladım" diyerek son verdi.
'Adalet adalet diye bağırıyoruz, sesimizi duyan olmuyor'
Katliamda oğlu Seyithan Encü'yü kaybeden Xanım Encü'de, "Oğlum nişanlıydı. Babası üç defa onun atını sakladı ama her defasında gitti. En son babasına 'o zaman ben de atsız giderim' dedi. En son o zaman gördüm sonra cenazesi geldi. Onları öldürenler elbet bu suçun cezasını çekecek. Burada bir iş yok bir şey yok. Benim oğlum askerden geldikten sonra bir iş bulamadı. O yüzden gitmek istiyordu sınıra. Biz her ne kadar adalet istediysek 'adalet adalet' diye bağırdıysak da bizim sesimizi duyan olmadı" diye konuştu.
'Devlet çocuklarımızı öldürdü sonra da oturdu'
Annelerin çocuklarının hesabı sorulana kadar mücadeleyi bırakmayacağını dile getiren Xanım, "Biz anneler olarak sonuna kadar ayakta olacağız. O günden bu yana elbiselerimiz kara o günden bu yana köyde tek bir düğün, kutlama yaşanmadı. Çocuklarımızın mezarına gidiyoruz geliyoruz. Bu devlet sadece çocuklarımızı öldürdü ondan sonra da hiçbir şey yapmadı. Ancak 'tazminat veririz' der ve davalardan vazgeçmemizi ister. Ben hayatım pahasına ne oğlumun kanını satarım ne de o tazminatı alırım. Benim oğlum suçsuzdu hiçbir günahı yoktu" dedi.