
İttifakların seçim stratejisinde kadın yok: Kalıplaşmış düşüncelerinizden vazgeçin
- 09:06 23 Aralık 2018
- Güncel
Habibe Eren
ANKARA - Yerel seçimler için şimdiye kadar açıklanan adaylar arasında kadınların neredeyse olmamasına tepki gösteren TKDF Başkanı Canan Güllü, siyasi parti yasasının değişmesi gerektiğini vurguladı. Canan, “Son süreçte Türkiye’de ittifaklar konuşuldu ancak kadın adı duymadık. Bir İstanbul’da neden Büyükşehir Belediye Başkanı kadın değil? Kalıplaşmış düşünceleriniz varsa onlardan vazgeçin” dedi.
AKP, CHP, MHP ve İYİ Parti’nin yerel seçimler için geçtiğimiz günlerde açıkladığı toplam 793 adaydan sadece 29’u kadın. Erkek adayların egemen olduğu listelerde, kadınların oranı ise sadece yüzde 3.4’te kalıyor. AKP-MHP ittifakında, Ankara, İstanbul, Antalya ve İzmir gibi büyük kentlerde kadınlar es geçilerek erkeklerin aday gösterilmesi dikkat çeken başka bir ayrıntı oldu.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü ile yerel seçimlerde kadın adayların durumu ve kadınların yerel siyasete katılımının nasıl gerçekleştirileceğine dair konuştuk.
* Kadınların siyasetten uzaklaştırıldığı ve görünmez kılındığı bir süreci yaşıyoruz. Önümüzde yerel seçimler var. Geçen günlerde 4 partinin listeleri açıklandı. Rakamlarda kadın adaylara yer verilmedi? Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok uzun zamandan beri süregelen, kadını görünmez kılan siyasi iradeye tanıklık ediyoruz. Önümüzdeki dönemlerde de buna tanıklık edeceğimizi düşünerek kampanyalara başlattık. Ama ilk yarısının belli olduğu yerlerde 793 adaydan 29’u kadın. Ciddi anlamda dibe vurmadır. Ben hep söylüyorum; Bu yerel seçimlerde seçilecek başkanlar koltuklarına oturduğunda Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılına denk gelecek. Düşünebiliyor musunuz? Türkiye’nin kuruluşunun yüzüncü yılında elinizdeki rakamların sizin yüz akınız olması gerekirken, yüz karanız olacak. Bence kadını görünmez kılmak, kadını o koltuklardan esirgemek Anayasa’da var olan haklarını bertaraf ederek, bir tarafı eksik bırakmak gerçekten tarih önünde suçlanacak bir durumdur. Bu nedenle siyasi parti liderlerine çağrı yaptık; Düşünemediyseniz, es geçtiyseniz ya da bu fikirle ilgili kalıplaşmış düşünceleriniz varsa onlardan vazgeçin ve Türkiye’de kadınların varlığını görünmezliğin arkasından öne doğru çekebilmeniz gerekir. Bunları söylüyoruz ve söylemeye devam edeceğiz. Listelerin tamamlanacağı ikinci yarıya kadar bununla ilgili bir atraksiyon yapabilirler diye düşünüyorum.
* Özellikle son 16 yıldır kadının siyasetten giderek uzaklaştırıldığı bir süreci yaşıyoruz. Bu durum kadınların yerel siyasete katılımını da zorlaştırıyor. Siyaseten bu durumun bertaraf edilmesi için neler yapılması gerekiyor?
Aslında kadın siyasetten uzaklaşmadı. Son 16 yılda kadınların kazanılmış olduğu hakların tırpanlanmış olması nedeniyle kadın görünmez kılınmaya başlandı. Düşünün; 1850’li yıllardan itibaren bu mücadeleye başlamışsınız 1930’lu yıllarda hem yerelde hem genelde seçme seçilme hakkına sahip olmuşunuz. Ve o süreçte 119 belediye başkanınız olmuş. Eee Tamam. Bu noktada bir sıkıntı var. Ancak bunun yanında Medeni Kanun’da, Ceza Yasa’sında, işe alımlarda, okullaşma ortamında veya toplumsal yaşamda kadınlar özellikle son 16 yıldır ciddi bir görünmezlik yaşadı. Ama yine de özellikle 2006’dan itibaren siyasette görünmez kılınan kadınlar üzerinde kadın atraksiyonu var. Yani kadınlar bilfiil adaylaşma süreçlerinin içinde olmaya başladılar. ‘Ben adayım’ deklarasyonlarıyla aday oldular. Hatta belirli seçim dönemlerinde kadınlara pozitif ayrımcılık yapılarak aday harçları alınmadı. Ancak adaylaştırmadılar. Bizim bütün meselemiz sonuca odaklı olan işlerde sonuca gidememek. Düşünün; Türkiye’de kadına yönelik cinayetlerde ciddi bir sayı var. Aslında bakarsanız bütün ülkelerden daha fazla kanunu olan ülkeyiz.
En kötü dönemi Haziran’dan bu yana yaşıyoruz. 2018 Haziran’ından bu yana kadın adaylığı konusunda ciddi bir azalma var.
Bu kanunlar olmasına rağmen kadın cinayetleri fazla. Neden? Çünkü var olan yasayı uygulayamıyoruz. Medeni Kanun’un 10. Maddesi’nde “kadına pozitif ayrımcılık yapın” diyor. Anayasa’nın genel maddesi olarak kadın erkek eşitliği var. Bu da güzel. Biz bunun için siyasetten birilerinden emir mi bekleyeceğiz? Ya da birilerinin gelip bunu sağlamasını mı? Oturup beklemiyoruz. Diyoruz ki; biz buradayız bakın adaylaşıyoruz ancak ve ancak en kötü dönemi Haziran’dan bu yana yaşıyoruz. 2018 Haziran’ından bu yana kadın adaylığı konusunda ciddi bir azalma var. Kadınlar, bir yandan “bizi aday göstermeyen zihniyetle mücadele ediyoruz” diyor bir yandan da ekonomik kriz var. Ekonomik krizin getirdiği sıkıntılarla adaylaşma süreci paraya endeksli. E siz kiminden bin 500 kiminden 3 bin gibi ücretler alırsanız, burada bir ayrımcılık yaparsanız bu sürecin içerisinde kadın mücadelesini görünmez kılarsınız. “Birçok yerde adaylıkları açtık. Kadınlar gelin. Para da almayacağız” deseler o zaman binleri, on binleri aşacak sayıda kadın aday çıkacak. Metropol kentler için, ilçeler ya da kentler için kadın adaylar var. Tüm bunların dışında, var olan zihniyetin değişip dönüşmesi adına mücadele etmeye devam edeceğiz. “Bu dönem olmaz, yarın olur” cümlesini bu sefer kullanmıyorum. Bu dönem olmalı. Çünkü biz yüzüncü yıla gerçekten ve gerçekten kadın temsiliyeti ile girmek istiyoruz.
* Siyasal partilerin kadın kotası ve toplumsal cinsiyet eşitliği noktasında pratiği ortada. Bunu yasal olarak uygulayan tek parti HDP. Partilerin bunu gündemine alması hangi açılardan önemli?
Toplumsal cinsiyet eşitliği 2017 rakamlarına göre, Türkiye 144 ülke arasında 131. sırada. Bir kere sadece siyasi temsil açısından değil birçok açıdan karnesi kırık olan bir ülkeyiz. Türkiye’de eğitime ve istihdama ulaşmadaki verilere bakarsak, toplumsal yaşamdaki yansımalarını görebiliriz. Tüm bunların yanı sıra yıllardır söylediğimiz siyasi partiler yasasının değişmesi gerekiyor. Kotanın sadece parti meclislerinde değil MYK’lerde uygulanması, illerdeki parti teşkilatları bünyesinde uygulanması ve kadın kollarının kaldırılması gerekiyor. Bunun altını özellikle çiziyorum. Kadını bir yerde bir kol olarak ya da bir organ olarak gördüğümüzde onun temsiliyetine doğru hareket alanını kısıtlamış oluyorsunuz. Oysaki kadını direkt teşkilat yapısının içine koysanız, teşkilat içinde mücadele etseniz ve kotayı getirerek parti meclisinin dışında Belediye Başkanlığı’nda da var olan adaylaşmanın yüzde 50’si kadın olacaktır. Parti meclislerinin, MYK’lerin, belediye meclislerinin yüzde 50’si kadın olacaktır. Ve biraz daha iddialı gidiyorum. İki dönem üst üste erkekse, üçüncü dönem kadını seçin. Nüfusun yarısını oluşturuyorsak, bu toplumun diğer yarısı erkeklerle beraber bu koltukları ortaklaşa kullanmamız lazım. Bunu sadece siyasi mekanizmada değil karar mekanizmasın da uygulamanız lazım.
* Muhtarlıktan belediye başkanlığına kadar kadının yerel siyasette varlığı neden önemli? Özellikle kadınların yönettikleri kente kadın bakış açısı sunması nasıl bir perspektif sağlıyor?
Ben federasyon başkanlığına gelmeden önce genel başkanlığını yaptığım Kadının Sosyal Hayatını Araştırma ve İnceleme Derneği’nde yaklaşık 12 yıl, yerelde kadın kaynaklarını değerlendirme eğitim seminerleri düzenledik. Bir kente kadın eli değerse neler olur? Sonra yerel belediye meclisleri ve başkanlıkları üzerinden tartıştık. Kadının kenti yönetmesinde neler değişmez ki? Bir kere yoksulluk ve yoksunluklarla ilgili farklı politikaları var kadınların. Sürdürülebilirliğe çok odaklılar. Sürdürülebilir süreci takip edebiliyorlar. Barış sürecini öne çıkarıyorlar. Yönetici kadın başkanların icraatlarının raporlanması sonucu ortaya çıkan sonuçlardan en önemlisi barış sürecine katkı sunabilmeleri. Çevre faktörünü çok önemsiyorlar. Alt yapı ve sosyal çevre konusu önemli. Bunların her birini alt alta koyduğumuzda bir kent estetiğine kent bakışına, birlikte yaşam kurallarına, eşitliğe, kaldırımları kullanmadan otobüs saatlerine kadar yaşamdaki tüm yaşamsal faaliyetlerin eşitliğine önem veriyorlar. Bir İstanbul’da neden Büyükşehir Belediye Başkanı kadın değil? Son süreçte Türkiye’de ittifaklar konuşuldu. Ben ittifakların demokrasiye kan kaybettirdiği kanaatini taşıyanlardan biriyim. Bu süreçte ittifakta hiç kadın adı konuşulmadı. Biz, ‘Ankara, İstanbul ya da Antalya Belediye Başkanı da kadın olsun’ cümlesini hiç duymadık. Ya da ittifak da ortak bir kadın adayı çıkmadı. Evet bir partinin genel başkanı kadın olabilir ama diğer partiyle ortaklaşa çalışırken de bir kadın deklarasyonu duyamadık. Siyasi partilerin avantajlarını dezavantajlara döndürdüğü bir süreç bence.
Kadın bakış açısının kentlere yaygınlaşması lazım. Kadınların otobüslerde tecavüze uğrayamayacağı, yaşamsal ve sosyal faaliyetlerin derinden yapılacağı adaylara ihtiyacımız var. Ve bu adaylar kadınlar.
Kadın adayın adaylaşma sürecinde erkeklerin de destekleyeceği bir süreç yaşamalıyız. Yani siyasette kadınlar kadınları, erkekler erkekleri destekler gibi bir düşünce yok. Yerel çok önemli bu nedenle. Başarısında kişisel olarak kendi değerlerinin de önde olabildiği bir süreçtir kadının adaylaşması. Genel seçimlerde olduğu gibi kaç tane parti yarışa katılıyorsa, 5 6 kişinin dudağının arasına sıkışmış kelimelerden seçme seçilme hakkı oluyor. “Ne seçebiliyoruz. Ne seçilebiliyoruz” diyorum. Dolayısıyla bunun değişmesi lazım. Hem de hemen şimdi. Daha ileri zamanlara kalmaması gerekiyor. Bu farkındalıkların toplum tarafından yaşanması, değişen dünya trendlerine uygunlaşması ve gerçekten kadın bakış açısının kentlere yaygınlaşması lazım.
Geçen günlerde bir belediyede çalışıyoruz. Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçelemeler, eşitlik birimleri, kent estetiği, kent tasarımı mobilyaları gibi konularda bir belediyenin ufacıkta olsa çevresel etkinlikleri üzerinden kadın bakış açısını getirmeyi amaçlıyoruz. Şimdiye kadar tüm bunları konuşabilen yerelden bir erkek yönetici görmedim. Kent estetiği konusunda bana bir tane aday göstersinler? Otobüs duraklarının nasıl olmasına dair kaç tane erkek aday öneri sunmuştur. Biz bunları tartışmak yerine nereden aday gösterilmiş bunu tartışıyoruz. Dar alanda kısa paslaşmalar yaşıyoruz. Oysaki bizim yerelde konuşabileceğimiz konular var. Yerel yönetimlerin bütçeleri nerede, nasıl kullanılıyor? Kullanılan bütçelerde birçoğu futbol stadı yaptı mesela. Kaynaklar bir başka yere harcanıyor mu? Ya da kadınlar için ne durumda? Yine eşitlik birimlerinin faaliyetleri içinde kadınların istihdama erişebilecek sürece kadar uygulayacakları yerelden başlayan politikalar konuşulmalı. Bunlar yok. Adayların yerele talip oldukları metrekareleri içindeki işyerleri, hane sayıları bu hanelerin üzerinde yapılabilecek etkinliklerin tartışması lazım. Yerel yönetimler siyasileştikçe yerel yönetimlerdeki erkek dili devam ettikçe, kotaların ya da paritelerin konuşulmadığı ya da gelişen teknolojiler içinde yerel yönetimlerin muhtarlıklardan başlayan önemi fark edilmedikçe olmaz.
Bunlar uygulanmıyor bu ülkede. Dolayısıyla da kaldırımları bozuk, otobüsleri çalışmayan veya kadınların otobüslerde tecavüze uğradığı bir yer olur. Biliyorsunuz Ankara’da yaşandı bu olay. Türkiye’nin başkentinde otobüste tecavüze uğramış bir kadının olması ve bu ayıbı taşıyan illerden biriyiz. Bu tür olayların olmayacağı, yaşamsal ve sosyal faaliyetlerin derinden yapılacağı adaylara ihtiyacımız var. Ve bu adaylar kadınlar…
* Yerel seçimlere çok az bir süre kaldı. Yerelde siyaset yapacak olan kadınlar nasıl bir çağrınız olur?
Benim sesimi zaten kadın arkadaşlar duyuyor. Biz listeler hazırlanırken “tam zamanı şimdi” diye bir kampanya başlatmıştık. Kadınları adaylaştırmanın o listelere koymanın tam zamanı demiştik. Bu çağrıyı yaparken de iki yerden destek istemiştik. Birincisi, özel sektör bu tavra sahip çıksın. Yerelde kadın siyasetinin daha ileri taşınması boyutunda bu çağrımıza destek vermesini istemiştik. Bir de medya ile beraber halkın destek vermesini, tercihini yaparken sandığın başında öncesinde ses versin. “Kadın aday” istiyorum sesini versin istedik. Buna sesler geliyor. Yerelde bu konuda güçlü bir sesin çıktığını duyabiliyoruz. Ancak bu sesi duymamakta kararlı liderler var. Partilerin genel başkanları dilleri sessiz sadece, “gönlümüzden aday geçiyor” söylemi ile yeterli kaldı. Bunların listelere yansımadığını özellikle son listelerde çok daha fazla etkilemediğini gördük. Benim umudum, bu söylemin tamamlanacak süreçteki kalan yüzde 50’lik listelerde umut ediyorum bu fırsat kaçmaz. Çünkü kadın adaya güven ve bunun partiye yansıması çok daha farklı olacağı için iktidarda olanı güçlendirecek. İktidarda olmayanı da iktidara taşıyabilecek ve domine etkisi yaratabilecek bir kadın aday gücü var. Bunu değerlendirmelerini istiyoruz. Ocak ayında da bir üçüncü adım olacak. O üçüncü adımsa, kadınların nihai kararı erkeklerle beraber uygulamak adına bir çağrı yapacağız. O zaman da onu açıklayacağız.