İZMİR - Bergama Veli-Der üyeleri, İzmir'de Süleymancılar  cemaatine ait yurtta  9 çocuğun istismara maruz bırakılmasına ilişkin görülen davada, sadece bir sanığın yargılanmasının adil olmadığını söyleyerek, "İktidar görevini cemaate devretmiş" dedi.

 

İzmir'de Bergama Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der),  kentte bulunan Süleymancılar olarak bilinen cemaate ait yurtta 9 öğrencinin cinsel istismara maruz bırakılmasına ilişkin açılan dava ile ilgili  basın açıklaması düzenledi. Cumhuriyet Meydanı'nda yapılan açıklamayı Veli-Der adına Fikret Barlas okudu. Süleymancılar'a ait olduğu öğrenilen yurtta 20 Aralık 2017'de ortaya çıkan istismara ilişkin davanın bugün Bergama Adliyesi'nde görüldüğünün belirtildiği açıklamada, tüm çağrılara rağmen faillerin korunduğu, davaya ilişkin gizlilik yasağı getirildiği kaydedildi.

 

Yayın yasağının istismara maruz bırakılanlar için uygulanmadığına dikkat çekilen açıklamada, "Suçu işleyenler kaçırıldı. Uzun süre dosyayı mağdur avukatlar bile göremedi. Mağdur ailelere şikayetçi olmamaları yönünde baskılar yapıldı. Göstermelik bu duruşmada bir kişi tutuklandı. Yurt kapatıldı. Bir kez daha 'münferit bir olay algısı yaratılarak gerici tarikat-cemaat odaklarının ve Milli Eğitim bakanlığının kurumsal sorumlulukları dikkatten kaçırılmaya çalışıldı" sözlerine yer verildi.

 

'MEB görevini cemaatlere devretmiştir'

 

Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu vakıflara imzaladığı protokolle yasal suç işlediği kaydedilen açıklamada Karaman, Adıyaman, Çorum, Uşak, Antep ve birçok yerde tarikat ve vakıf yurtlarında yaşanan istismar olaylarına sessiz kalındığı vurgulandı. Ensar Vakfı ve Kam-Der yurtlarında yaşanan istismarlar için iktidar yetkililerinin "bir kereden bir şey olmaz" şeklindeki beyanlarının hatırlatıldığı açıklamada,  "Ensar ve benzeri vakıflarla protokol imzalamaya kendisine emanet edilen çocuklarımızı bu vakıfların yurtlarında her türlü kötülükle yüz yüze bırakmaya devam etmiş, dolayısıyla bu kirli odaklara suç ortağı durumuna düşmüştür. Danıştay'ın Ensar Vakfı ile yaptığı protokolü iptal etmesine rağmen uygulamalar Halk Merkezleri'ne taşınmıştır. Yani MEB asli görevi olan eğitim öğretim işini gerici cemaat ve tarikat vakıflarına devretmiştir" diye ifade edildi. 

 

'İktidar çocuklarımız üzerinde sosyal mühendislik yürütüyor'

 

Açıklamada, Anayasa'nın çocukların eğitim, barınma, can güvenliği, sağlık ve bedensel bütünlüklerini koruması gibi sorumluluğu devlete verdiği, tarikatlarla yapılan protokollerin iptali istenirken, "İktidar ve bakanlık çocuklarımızın geleceği üzerinde kendi ideolojik ve politik tercihleri doğrultusunda 'sosyal mühendislik' yürütmeye son vermelidir. Bütün sorumlular hesap verene kadar geleceğimiz için alanlarda olmaya devam edeceğiz" denildi.