
İnsan Hakları Beyannamesi 70. yılında: Türkiye'deki tablo kaygı uyandırıyor
- 09:01 17 Aralık 2018
- Güncel
Sibel Özalp
İSTANBUL - İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 70'inci yılı vesilesiyle Türkiye'nin insan hakları karnesini değerlendiren İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, ifade hakkından toplanma hakkına, yaşam hakkına kadar beyannamedeki bütün haklarla ilgili ciddi sorunlar yaşandığını belirterek, "Türkiye'nin hak ve özgürlükler adına kaygı duyulacak genel fotoğrafı var, tablo kötü" dedi.
Bu yıl İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin kabul edilişinin 70'inci yılı. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 10 Aralık 1948 tarihinde beyannameyi kabul etti. İnsan Hakları Günü de beyannamenin kabul edilmesinden 2 yıl sonra yani 1950'de kabul edildi. Türkiye ise, 6 Nisan 1949'da beyannameyi kabul eden ülkeler arasına katıldı. Türkiye'nin insan hakları karnesini İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ile mercek altına alırken, öncelikle beyannamedeki maddeleri görmekte yarar var.
Madde 1
Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdanla donatılmışlardır, birbirlerine kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.
Madde 2
Herkes ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka türden kanaat, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğuş veya başka türden statü gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin, bu Bildirgede belirtilen bütün hak ve özgürlüklere sahiptir.
Madde 3
Herkesin yaşama hakkı ile kişi özgürlüğü ve güvenliğine hakkı vardır.
Madde 4
Hiç kimse, kölelik ya da kulluk altında tutulamaz; her türden kölelik ve köle ticareti yasaktır.
Madde 5
Hiç kimseye işkence ya da zalimce, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele ya da ceza uygulanamaz.
Madde 6
Herkesin, nerede olursa olsun, yasa önünde bir kişi olarak tanınma hakkı vardır.
Madde 7
Herkes yasa önünde eşittir ve ayrım gözetilmeksizin yasa tarafından eşit korunmaya hakkı vardır.
Madde 8
Herkesin Anayasa ya da yasayla tanınmış temel haklarını ihlal eden eylemlere karşı yetkili ulusal mahkemeler eliyle etkin bir yargı yolundan yararlanma hakkı vardır.
Madde 9
Hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz, tutuklanamaz ve sürgün edilemez.
Madde 10
Herkesin, bağımsız ve yansız bir mahkeme tarafından tam bir eşitlikle, hakça ve kamuya açık olarak yargılanmaya hakkı vardır.
Madde11
Kendisine cezai bir suç yüklenen herkesin, savunması için gerekli olan tüm güvencelerin tanındığı, kamuya açık bir yargılanma sonucunda suçluluğu yasaya göre kanıtlanıncaya kadar suçsuz sayılma hakkı vardır.
Madde 12
Hiç kimsenin özel yaşamına, ailesine, evine ya da yazışmasına keyfi olarak karışılamaz, onuruna ve adına saldırılamaz.
Madde 13
Herkesin, her devletin sınırları içinde seyahat ve oturma özgürlüğüne hakkı vardır. Herkes, kendi ülkesi de dahil herhangi bir ülkeden ayrılma ve o ülkeye dönme hakkına sahiptir.
Madde 14
Herkesin, sürekli baskı altında tutulduğunda, başka ülkelere sığınma ve kabul edilme hakkı vardır.
Madde 15
Herkesin bir ülkenin yurttaşı olmaya hakkı vardır.
Madde 16
Yetişkin erkeklerle kadınların, ırk, uyrukluk ya da din bakımından herhangi bir sınırlama yapılmaksızın, evlenmeye ve bir aile kurmaya hakkı vardır. Evlenmede, evlilikte ve evliliğin bozulmasında hakları eşittir.
Madde 17
Herkesin, tek başına ya da başkalarıyla ortaklık içinde, mülkiyet hakkı vardır.
Madde 18
Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır.
Madde 19
Herkesin kanaat ve ifade özgürlüğüne hakkı vardır.
Madde 20
Herkes, barış içinde toplanma ve örgütlenme hakkına sahiptir.
Madde 21
Herkesin, ülkesinde kamu hizmetlerinden eşit yararlanma hakkı vardır.
Madde 22
Herkesin, toplumun bir üyesi olarak, toplumsal güvenliğe hakkı vardır.
Madde 23
Herkesin çalışma, işini özgürce seçme, adil ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır.
Madde 24
Herkesin, dinlenme ve boş zamana hakkı vardır.
Madde 25
Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyi yaşaması için yeterli yaşama standartlarına hakkı vardır.
Madde 26
Herkes, eğitim hakkına sahiptir.
Madde 27
Herkes, topluluğun kültürel yaşamına özgürce katılma, sanattan yararlanma ve bilimsel gelişmeye katılarak onun yararlarını paylaşma hakkına sahiptir.
Madde 28
Herkesin bu Bildirgede ileri sürülen hak ve özgürlüklerin tam olarak gerçekleşebileceği bir toplumsal ve uluslararası düzene hakkı vardır.
Madde 29
Bu hak ve özgürlükler, hiçbir koşulda Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı olarak kullanılamaz.
Madde 30
Bu Bildirge’nin hiçbir hükmü, herhangi bir devlet, grup ya da kişiye, burada belirtilen hak ve özgürlüklerden herhangi birinin yok edilmesini amaçlayan herhangi bir etkinlikte ve eylemde bulunma hakkı verecek şekilde yorumlanamaz.
'Türkiye'de bütün haklarla ilgili sorunlar yaşıyoruz'
Beyannamede güvence altına alınan haklar bu şekilde özetlenirken Gülseren, Türkiye'de ihlal edilen hak ve özgürlüklere ilişkin şunları söyledi: "Türkiye'de, beyannamedeki bütün haklarla ilgili çok ciddi sorunlar yaşıyoruz. Yaşam hakkı en temel haklardan biri, ifade özgürlüğü de insan olmanın ikinci adımıdır. Önce nefes alacağız ki sonra kendimizi ifade edebilelim. Ancak ifade özgürlüğü konusunda Türkiye'ye baktığımızda en çok gazeteci tutuklayan ülke, gazetecilere en fazla ceza veren ve düşüncelerinden dolayı en çok dava açan ülke Türkiye'dir. Bu sebeple Türkiye'de düşünce ve ifade özgürlüğünün olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz."
'Yaşam hakkı ihlalleri var'
Yaşam hakkıyla ilgili de derneklerine yapılan başvurular ışığında tespitlerini aktaran Gülseren, "Görüyoruz ki 'dur' ihtarına uymadığı için, çatışma bölgelerinde kaldığı için, güvenlik önlemleri alınmadığı için, iş, kadın, çocuk cinayetleri gibi karşımıza pek çok alanda yaşam hakkı ihlali çıkıyor. Ve maalesef de artarak devam ediyor. Haklar arasında hiyerarşi yoktur, biz kabul etmiyoruz, her hak birbiriyle eşit değere sahiptir. Fakat insanın yaşam hakkı olacak ki sonraki hakları tarif edebilsin ve gerçekleştirebilsin. Yaşam hakkı ve ifade özgürlüğü konusunda Türkiye'deki bu olumsuz tavır diğer hakların da ihlal edildiğini gösteren en önemli işaretlerdendir" dedi.
'Yasaklamalar yasayı çiğneyen bir uygulama'
Gülseren, gözaltı sürelerinden de yola çıkarak Türkiye'deki insan hakları ihlallerinin vardığı noktaya dikkat çekerek, "Gözaltı süresi bir düzenlemeyle 12 güne çıkarıldı. Anayasa'da bu süre 4 gün, bu nedenle bu durum Anayasa'ya aykırı. Türkiye'de 'insan hakları problemi yok' diyen biri, gözaltı süresinin uzunluğundan avukat yardımından mahrum bırakılmaya Anayasa'ya aykırılıklar içeren bir düzenlemeyi nasıl izah edebilir? Bugün OHAL yok ama getirilmiş kısıtlamaların daha fazlasıyla karşı karşıyayız. 7145 sayılı yasa ile daha önce hakim kararı aranan yasaklamalar artık Valilik kararıyla yapılabiliyor. Cumartesi Anneleri'ne getirilen yasaklamalar ise yasayı da çiğneyen bir uygulama. Burada yasaklama kararını Vali değil Kaymakam veriyor. Uygulama zaten geride olan düzenlemenin bile gerisinde” ifadesini kullandı.
Bütün insanların onurlu bir hayat sürmeye hakkı var
Beyanname'nin 70'inci yılında Türkiye'deki tablonun kötü olduğuna vurgu yapan Gülseren, "Türkiye'nin hak ve özgürlükler adına kaygı duyulacak genel fotoğrafı var. Toplamda fotoğraf çok kötü. Fakat biz insan onurunu koruma amacıyla hareket ediyoruz. Bütün insanların onurlu bir hayat sürmeye hakkı var ve herkes bu onurlu hayata sahip çıkmalı. İnsan olmadan kaynaklı haklarımız olduğu gibi insan olmaktan kaynaklı sorumluluklarımız bunlar. Daha fazla hak mücadelesi ve katılım, haklarımızı kazanma noktasında bizlere yol açacaktır" diye konuştu.