Nilgün Toker :Olağanüstü koşullarda olağan siyaset yapmak mevcut durumu desteklemektir

  • 19:20 9 Aralık 2018
  • Güncel
İZMİR - ‘Olağan üstü koşullarda yerel seçim ve demokrasi’ konulu panelde konuşan Prof. Dr. Nilgün Toker, “Olağanüstü koşullarda olağan siyaset yapmak mevcut durumu desteklemektir” dedi.
 
Emek ve Demokrasi Güçlerinin hazırladığı ‘Olağan Üstü Koşullarda Yerel Seçim ve Demokrasi’ konulu panel DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, HDP İstanbul Milletvekili Saruhan Oluç, CHP 26. Dönem İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, EMEP MYK üyesi Levent Tüzel’in katılımıyla İsmet İnönü Sanat Merkezinde gerçekleşti. Prof. Dr. Nilgün Toker’in kolaylaştırıcılığını üstlendiği panel forumla devam etti. HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, CHP'li büyükşehir ve ilçe belediye aday adaylarının da katıldığı panelde bir ayı aşkın süredir grevde olan DİSK Gıda İş üyesi Tariş işçileri 'Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz' sloganları ile salona girdi.
 
‘Siyasal alanları açmayanlar siyasal aktör olmaktan çıkarlar’
 
Panelin açılışını yapan Prof. Dr. Nilgün Toker OHAL öncesi başlayan ve kaldırılmasından sonra yerleşen baskı ortamında kamusal söz ve eylemin imkansızlaştığını belirterek sadece meclisin işlevsizleşmesiyle kalmadığı kamusal alanda da herhangi bir faaliyetin dahi polis kontrolünde gerçekleştiğini belirtti. Demokrasinin yerelden güçleneceğini söyleyen Nilgün “Siyasal alanda sokaklarda sadece aday adaylarının afişleri var, altında da fikir yok. Siyasal alanların kapatıldığı alanlarda siyaset oy vermeye indirgenmiş gözüküyor. Siyasetçiler alanında aday olma, sosyal alanda da oy verme. Bunun demokrasi ile hiçbir alakası yok. Oysa bu arkadaşların kapanmış siyasal alanı açmakla yükümlüdürler. Yoksa siyasal aktör olmaktan çıkarlar” dedi.
 
‘Olağanüstü koşullarda olağan siyaset yapmak mevcut durumu desteklemektir’
 
OHAL koşullarının olağan hale getirildiğini ancak siyasetçilerin sanki normal bir dönemde yaşanıyormuşçasına siyaset yaptığını söyleyen Nilgün “Uzun süredir siyaset olağan üstü koşullarda olağan siyaset yapılamaz diyoruz. Bu koşullarda olağan siyaset araçlarını kullanırsanız siyasetin yapılmasına hizmet etmiş olmazsınız. Hatta olan siyasetin devam etmesine koltuk çıkarsınız. Ama gördüğümüz sahne olağan siyasetin devam etmesi. Bu kadar aday adayının normal seçime giriliyormuş gibi davranmalar sanki ortada normal bir siyasal ortamdaymış gibi davranılması… En kötü temsili demokrasi koşullarının bile işlemiyor. Tüm bu olağanüstü halde en karanlık tabloda siyasal alanın açılması için hepimize düşen görev ne?” diye sordu.
 
İkinci soru olarak da siyasal alanın açılabilmesi için siyasal alanın talepler alanıyla ilişki kurması gerektiğini söyleyen Nilgün “her bir siyasal alanın bir kamusal alanı temsil edebiliyor olması lazım. Bu siyasal alanlardan hangi kamusal alanları temsil ediyorlar? Hangi talepleri görüyorlar ve hangilerine muktedirler” dedi.
 
‘Solun değerleri ile çalışmalıyız’
 
Ardından söz alan CHP 26. Dönem İzmir Milletvekili Zeynep Altıok yıkıcı Türkiye ekonomisinin altında ve OHAL'in bir rejim olmuş haliyle seçime gidildiğini belirterek "Umut olmadan başarabileceğimizi düşünmüyorum. En naif haliyle, en sahici haliyle anlatmamız gerekiyor. Gezi bir son damla değil, başlangıç idi. Gezi'den o ana kadar yan yana gelmiş kişilerden siyasetçilerin de öğreneceği şeyler var. Seçimlere iki kişinin arasındaki bir yarış olarak değil, Türkiye'nin kurtuluşu olarak ele almalıyız. Bu süreçte sağdan oy almak ve sağın dilini kullanmak yerine solun değerleri ile çalışmalıyız. Bizler olağanüstü hallerde olağan üstü koşullar yaratabilecek nitelikteyiz. Bugün bizim ihtiyacımız olan şey eğitim, bilinçtir. Okullarda yok edilen eğitimi evlerde, sokakta, dernekte yeniden kurmamız gerekiyor” dedi.
 
‘İzmir’in kadın kimliğiyle gurur duymalıyız’
 
Yerel yönetimlerin yok edilen nefes alanlarını koruyabilmek için önemli olduğunu söyleyen Zeynep “İzmir'i rakıya ya da mahallenin kızı benzetmeleri ile indirgeyenlere karşı İzmir'in kadın kimliği gurur duymalıyız. Bizim burada tüm vatandaşlara eşit hizmet sunarak nefes açan yerel yönetim alanlarını Anadolu’nun her tarafına yaymalıyız" dedi.
 
‘Diktatörlük sisteminin kurulmak istendiği bir dönemde seçime gitmiyoruz’
 
Panelde söz alan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ise siyasi iktidarın hak ve emek mücadelesi dendiği zaman hemen sandığı gösterdiğini söyleyerek “Türkiye öyle bir tarihten geçiyor ki her şey daha fazla anlam taşıyor. Demokrasi birikimini ortadan kaldıran, diktatörlük sisteminin kurulmak istendiği bir dönemde seçime giriyoruz. Krizin etkisinin çok daha ciddi bir şekilde hissedildiği bir dönemde giriyoruz. Yerel seçimler, krizin etkilerini koruyarak politikalar üzerinden tartışılmalı. Bu aynı zamanda emeğin haklarını koruma mücadelesidir” dedi.
 
‘Bir karar aşamasındayız, emekten yana olmak ya da boyun eğmek’
 
Krize karşı emekten ve halktan yana, tek adama karşı katılımcı, demokrasiyi ve emeğin hakkını koruyacak bir yerel yönetimden yana olduklarını söyleyen Arzu “Kapitalizm ve neoliberal politikalar çökmüş ve bir reçeteleri yok. Bu düzenin yerel yönetim anlayışı da çökmüştür. AKP belediyeciliği, yolsuzluk, kamusal alanların yağmalanması, doğanın talanı AKP belediyeciliğinin alametifarikası oldu. Bugün herkes bir karar aşamasında; işçiler, sermaye ve ülkeyi yönetenler. Bugün bu politikalara boyun mu eğeceğiz yoksa kendi emeğimize geleceğimize sahip mi çıkacağız” dedi.
 
‘Sermaye politikalarına karşı emekten yana kamucu yerel yönetim’
 
Sistemin demokrasinin kırıntısına bile tahammülü olmadığını söyleyen Arzu “Sermayenin yıkıcı politikalarına karşı emekten yana kamucu bir yerel yönetim. Belediye hizmetleri ücretsiz olmalı, herkes bundan ücretsiz faydalanmalıdır. İnsan, toplum merkezli bir yerel yönetim, belediyelerde taşeron çalışmanın tümüyle ortadan kaldırılması, mahalle komitelerinden halkın söz sahibi olduğu, karar mekanizmalarına katıldığı bir yerel yönetim olmalıdır. Türkiye’de artık koruncak değil kurulacak bir demokrasiden bahsediyoruz. Bu demokrasiyi kendi ellerimizle kuracaksak en önemli güçlerden biri de işçi sınıfıdır. Tüm sınıf kardeşlerimizle, adalet, demokrasinden yana insanlarla emeğin Türkiye’sini kurmakta karalıyız."
 
HDP İstanbul Milletvekili Saruhan Oluç ve Levent Tüzel’in konuşmalarının ardından panel forum bölümünde katılımcıların soruları ile devam etti.