3 kuşağın direnişi: Anlamlandıramadığım Meydan şimdi anlamlı bir mücadelenin adı oldu

  • 09:05 7 Aralık 2018
  • Güncel
Sibel Özalp
 
İSTANBUL - Kaybettirilen Kasım Alpsoy'un eşi, kardeşi ve çocuklarının Galatasaray Meydanı'nda başlattığı adalet arayışını şimdi torunu Gülbahar Alpsoy sürdürüyor. 5 yaşındayken anlam veremediği o meydanın kendisi için zamanla anlamlı bir mücadeleye dönüştüğünü belirten Gülbahar, "Babam ve halam o meydanda büyüdü. Kuşaktan kuşağa mücadele sürüyor. Adaletin yerine ulaşması için mücadele sürecek" dedi. 
 
Galatasaray Meydanı'nda adalet arayan Cumartesi İnsanları, mücadelelerini kuşaktan kuşağa miras bıraktı. Gözaltında kaybedilen Kasım Alpsoy'un çocuklarının oturduğu Galatasaray Meydanı'nda şimdi torunlarının oturduğu gibi. Kasım Alpsoy, 18 Mayıs 1994'te Adana'da ev baskınında gözaltına alındığında 30 yaşındaydı. Ertesi gün kimliğini alması için gelmesi söylenerek serbest bırakıldı. 19 Mayıs'ta kimliğini almaya gitti, bir daha haber alınmadı. Oğlu Mehmet Alpsoy henüz 12 yaşındaydı. Kendinden bir yaş küçük kardeşi Gülbahar'la Cumartesi Meydanı'nda Cumartesi Anneleri ile beraber oturdular. İki kardeşin oturduğu meydanda şimdi Mehmet ve Gülbahar'ın çocukları da dedelerini arıyor. Kayıp fotoğraflarını taşıyan annelere, babalara ve eşlere çocuklar ve nihayetinde torunlar da eşlik eder oldu. Üç kuşak Galatasaray Meydanı'nda kayıpların mücadelesini vermeye devam ediyor.
 
'5 yaşımdan beri mücadele içerisindeyim'
 
Kasım Alpsoy'un torunu olan Gülbahar, İstanbul'da doğdu. Gülbahar, 5 yaşından beri dedesi için Galatasaray Meydanı'nda. Küçücük yaşında, o meydanda elinde tuttuğu fotoğraftaki dedesini tanımadığını kaydeden Gülbahar, "5 yaşımdan beri bir arayış, bir mücadele içerisindeyim. Küçüktüm, o zamanlar anlamıyordum. Meydanda olanlara uymuştum. Elimde tuttuğum fotoğraftaki adam bana, gözlerimin içerisine bakıyordu" diye anlattı. 
 
'Galatasaray Meydanı'nda dedemi arıyordum'
 
Büyüdükçe o meydanda sadece kendisinin değil, başkalarının da elinde tuttukları fotoğrafların tanıdıkları, aileleri olduğunu anladığını belirten Gülbahar, "Her Cumartesi o meydanda oturan insanların hepsinin birer yakınının kaybedildiğini çok sonraları fark ettim. Korkuyordum tabi, anlam vermeye çalışıyordum. Zaman geçtikçe babam da babaannem de dedemi anlattı bana. Şu an o yaşlardan beri neden o meydanda olduğumu daha iyi anlıyorum.  Galatasaray Meydanı'nda dedemi arıyordum" şeklinde konuştu. 
 
'Bize, kaybettiklerimizi geri vermelerini istiyorum'
 
"Devletten ne istiyorsunuz" sorusu sorulduğu zaman vereceği tek bir cevabının olduğunu söyleyen Gülbahar, "Bu güne kadar yapamadığı bir şeyi istiyorum. Dedemi istiyorum. Onca insan geçmişte nasıl kaybedildiyse şu an bulmalarını istiyorum. Bize, kaybettiklerimizi geri vermelerini istiyorum" dedi. 
 
'Dedemin suçu neydi?' 
 
Her kapı çaldığında fotoğrafını taşıdığı dedesinin bir umut geleceğini sandığını söyleyen Gülbahar, "Yanılmak istemiyordum. Ama büyüdükçe kapı çaldığı zaman yanıldığımı ve yıllar önce kaybettiğim dedeme sarılacağım düşüncesini aklımdan çıkardım" diye devam etti. Diğer çocuklar, torunlar gibi dedesine sarılmalarının hem babaannesinin hem de babasının ve kendinin hakkı olduğunun altını çizen Gülbahar, "Neydi, Kürt olmak mıydı dedemin suçu? O da bir eş, evlat, baba ve en önemlisi bir insan değil miydi? Diğerlerinden farkı neydi?"  diye sordu. 
 
'Akıbetini öğrensem de mücadeleye devam edeceğim'
 
5 yaşında anlam vermeden başladığı mücadelesinin zaman geçtikçe anlamlı hale geldiğini vurgulayan Gülbahar, son nefesine dek mücadeleden vazgeçmeyeceğini vurguluyor. Dedesinin akıbetini öğrense dahi pes etmeyeceğini söyleyen Gülbahar, "Hasan Ocaklar, Fehmi Tosunlar, Halil Alpsoylar, Ferhat Tepeler bulunana kadar bu meydanda olacağız, bu meydanı terk etmeyeceğiz" dedi.
 
'Kuşaktan kuşağa mücadele sürüyor'
 
Galatasaray Meydanı'ndaki Cumartesi Anneleri 'ne yapılan saldırı ve sonrasındaki yasağa da değinen Gülbahar şunları söyledi: "Benim babam ve halam o meydanda büyüdü. Kuşaktan kuşağa mücadele sürüyor. Ben 3'üncü kuşak, torunum. Ben o meydanda büyüdüm ve büyümeye de devam ediyorum. O meydandaki annelerin gözyaşları dursun, ağıtlar son bulsun. Annelerin, evlatların gözyaşlarının, ağıtlarının ve acılarının sebebi olanlar er ya da geç yargı önünde hesap versin. Adalet yerine ulaşsın. Dedem geri gelemez biliyorum, ama en azından akıbetini açıklasınlar. Bilelim."