Leyla Güven'den AP'ye mektup: Tecride sessiz kalan herkesi protesto etmek için grevdeyim

  • 19:02 5 Aralık 2018
  • Güncel
HABER MERKEZİ - Açlık grevinin 28'inci gününde olan Leyla Güven, Avrupa Parlamentosu'ndaki 15'inci Kürt Konferansına yazılı bir mesaj gönderdi. Leyla, tecride karşı her kesi sorumluluğunu yerine getirmeye davet ederek, "Ben hem AKP hükümetinin hem de uluslararası kurumların özellikle CPT'nin Sn. Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridi görmeyen, tecridi derinleştiren politikalarını protesto etmek için eyleme başladım. Bu işkence sistemine, tecride sessiz kalan herkesi protesto etmek için grevdeyim. Bu durum ortadan kalkıncaya kadar eylemim devam edecektir" dedi. 
 
Avrupa Parlamentosu'nda Kürtler, Türkiye ve Avrupa Birliği'ni konu alan 15'inci konferansın ikinci paneli "Dayanışmanın yaşatılması" başlığı etrafında yapıldı. Her yıl geleneksel olarak düzenlenen konferansa Avrupa Birliği Türkiye Yurttaş Komisyonu (EUTCC), Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) ve Brüksel Kürt Enstitüsü ve KURD-AKAD'ın öncülük ederken, konferansın geniş bir destekleyici yelpazesi var. Uluslararası alanda tanınmış, Güney Afrikalı Nobel Barış Ödülü Sahibi Başpiskopos Desmond Tutu, İranlı Nobel Barış Ödülü Sahibi Şirin Ebadi ve ABD'li Yazar Prof. Noam Chomsky gibi isimler de konferansı sahiplenirken, destekleyenler arasında Avrupa Birleşik Solu/Kuzey Yeşiller (GUE/NGL), Yeşiller ve Sosyalist-Demokrat İlerici İttifak (S&D) da var.
 
Leyla Güven konferansa mektup yolladı
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması için 28 gündür açlık grevinde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi ( HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven, Avrupa Parlamentosu'ndaki 15'inci Kürt Konferansına yazılı bir mesaj gönderdi. Leyla Güven'in mesajı, konferansın birinci gününde yapılan ikinci ve son panelde okundu.
 
Faşist iktidara karşı direndiklerini belirten Leyla, "Avrupa'lı dostlarımızdan da beklentilerimiz var. Her şeyden önce bir halkın verdiği haklı mücadeleyi terörizm olarak görmekten vazgeçmelidirler" çağrısında bulundu. Leyla, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için de önemli kararlar alınması gerektiğinin altını çizerken, İşkenceyi Önleme Komitesi ve diğer insan hakları kurumlarını acilen harekete geçmeye çağırdı.
 
Leyla'nın mesajının tam metni şöyle:
 
Değerli Konferans delegasyonu; avukatlarım aracılığıyla her yıl düzenli olarak yaptığınız Konferansı gerçekleştireceğinizi öğrendim. Ben de bu mesajla konferansta aranızda olmak istedim. Öncelikle Amed Cezaevi'nden hepinizi saygı ile selamlıyorum.
 
'Kürtler çıkar ve menfaat ilişkilerine kurban ediliyor'
 
Değerli delegasyon; Kürt sorunu, Türkiye, İran Irak ve Suriye sınırları içinde bütün yıkıcılığı ile devam etmekte. Kürtler 100 yıldır tüm soykırım politikalarına rağmen ayakta kaldılar, direndiler. Bölgesel ve uluslararası egemen güçlerin Kürt halkına yönelik imha ve inkâr politikaları sonuçsuz kaldı. Kürt halkının haklı ve meşru özgürlük mücadelesi büyük kazanımlar elde etti. Rojava halkının, DAİŞ, El-Kaide ve birçok çete örgüte karşı verdiği görkemli direniş ve mücadele tüm dünyayı etkiledi. Kürt halkının meşru talebi, Rojava'da inşa edilen yeni sistem modelidir. Tüm bu haklı mücadeleye rağmen Türk devletinin saldırganlığı ve işgalciliği Suriye ve Rojava'da devam etmekte. Kimse bunu işgalcilik olarak tanımlamıyor. Avrupa'nın sessiz kalışı kabul edilemez. Türkiye'nin mülteci kozu, silah alımı Avrupa ülkelerinin sessizliğinin temel nedenlerindendir. Kürtler 21. yüzyılda başkalarının menfaat ve çıkar ilişkilerine kurban ediliyor. Bizler halk olarak Faşist iktidara karşı direniyoruz. Avrupa'lı dostlarımızdan da beklentilerimiz var. Her şeyden önce bir halkın verdiği haklı mücadeleyi terörizm olarak görmekten vazgeçmelidirler.
 
'Tecridin son verilmesini talep ediyorum'
 
Ben 28 gündür açlık grevindeyim. Nedeni, Sayın Öcalan üzerindeki, mutlak ağırlaştırılmış tecrittir. Tecride son verilmesini talep ediyorum. Tecrit bir insanlık suçudur. Uluslararası hukuk normlarında da tecrit, işkence olarak tanımlanır. Sn. Öcalan uluslararası bir komplo ile Türkiye'ye getirildi. 20 yılı aşkın tek başına İmralı Ada Hapishanesi'nde kalıyor. Başta aileleri, avukatlarıyla görüşme olmak üzere ve diğer iletişim haklarından yararlanamıyor. Sn. Öcalan, Kürt Halkının siyasi iradesidir. Avrupa'da bulunan CPT, Uluslararası İnsan Hakları kurumları bu konuda üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmiyorlar. Sn. Öcalan, İmralı Cezaevinde binlerce dosyayı bulan savunmalar yazarak Avrupa Konseyi ve onun yargı gücü olan AİHM'e başvurularda bulundu. Sn. Öcalan, "Savunma hakkını kullanmak ahlaki, siyasi ve hukuki bir görevdir." dedi. AİHM, adil olmayan yargılama sonucu Kürt Halkının ve Sn. Öcalan'ın aleyhine karar aldı. Sn. Öcalan, bu karardan çok önce "AİHM'in yaklaşımı açık ki büyük eksiklik içermekte ve beraberinde adil olmayan bir yargılamaya imkan sunmaktadır." derken öngörüleri gerçekleşmiş oldu. Avrupa Birliği, Kürt Sorununun demokratik ve barışçıl çözümünde önemli bir rol oynayabileceğini, Kürt Halkı da Sn. Öcalan da iyi biliyor ve bu yönlü beklentilerimizi her zaman dile getiriyoruz.
 
'Her kes sorumluluğunu yerine getirmeli'
 
Dolayısıyla konferans başta Sn. Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin kalkması konusunda önemli tartışmalar yapmalı ve kararlar almalıdır. CPT ve diğer insan hakları kurumlarını acilen harekete geçirmelidir. Konferansın önemli gündemlerinden birinin tecrit olması diğer birçok gündeminde etkili ve doğru ele alınmasını beraberinde getirecektir. Herkes kurumsal ve insani sorumluluklarını bir an önce yerine getirmelidir.
 
Ben hem AKP hükümetinin hem de uluslararası kurumların özellikle CPT'nin Sn. Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridi görmeyen, tecridi derinleştiren politikalarını protesto etmek için eyleme başladım. Bu işkence sistemine, tecride sessiz kalan herkesi protesto etmek için grevdeyim. Bu durum ortadan kalkıncaya kadar eylemim devam edecektir. Tekrardan değerli delegasyona başarılar diliyor, saygıyla selamlıyorum."