Cumartesi Anneleri katledilen avukatlar için adalet istedi

  • 13:37 1 Aralık 2018
  • Güncel
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 714'üncü haftasında katledilen avukat Şevket Epözdemir ile  Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin akıbetini sordu.
 
Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 714'üncü haftasında Galatasaray Meydanı'nda bir araya gelmek isteyen Cumartesi Anneleri, yine polisler tarafından engellendi. Eylem öncesi İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nin bulunduğu sokak, ablukaya alındı. Buna rağmen bina önünde bir araya gelen Cumartesi Anneleri, üzerlerinde kaybedilen yakınlarının fotoğraflarının bulunduğu tişörtler giyip, ellerinde kayıpların fotoğraflarını ve karanfiller taşıdı. Derneğin pencereleri de kayıpların fotoğraflarıyla donatıldı.
 
Bu haftaki eyleme HDP milletvekilleri Meral Danış Beştaş, Zeynel Özen, Dılşad Canbaz ve CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile oyuncu Nur Sürer ile çok sayıda insan hakkı savunucusu destek verdi. Eylemde bu hafta katledilen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ve avukat Şevket Epözdemir'in akıbeti soruldu. Haftanın basın açıklamasını ise gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın kardeşi Maside Ocak okudu.
 
'Türkiye bir hukuk devleti değil'
 
Maside, 15 haftadır Galatasaray'da basın açıklaması yapma haklarının hukuksuz bir biçimde engellendiğini belirterek, "Avukatlarımız için adalet istiyoruz! Hiçbir devlet, yasama ve yürütme organlarının tüm işlem ve eylemlerini hukuk denetimine almadan, gerçek anlamda bir hukuk devleti olduğunu iddia edemez. Türkiye demokratik bir hukuk devleti olmadığı için yargı, hukukun üstünlüğünü yaşatma ve yüceltme görevini yerine getirmediği için, yurttaşlar olarak hak ve özgürlüklerimizden mahrum bırakılıyoruz. Bu hukuksuzluk ikliminde hak arama özgürlüğümüzün en önemli güvencesi olan avukatlarımız da ağır ihlallerle karşı karşıya kalıyorlar. 714. haftamızda bu avukatlardan ikisini, kayıplarımızın avukatları Şevket Epözdemir ve Tahir Elçi'yi katledilişlerinin yıl dönümünde anmak üzere buluştuk" diye konuştu.
 
'Olay yeri incelemesi 17 yıl sonra yapıldı'
 
Tahir ve Şevket'in insanlığa karşı işlenen suçların peşine düştüğünü vurgulayan Maside ilk olarak Şevket'in kaybedilişini anlattı. Maside şunları dile getirdi: "Bu suçların faillerini açığa çıkarmak için mücadele ettiler. Bu nedenle baskıya maruz kaldılar. İnsan hakları savunuculuğu faaliyetlerinden vazgeçmeleri için tehdit edildiler. Tehditlere direnip faaliyetlerini sürdürmeye devam edince de katledildiler. İHD Tatvan temsilcisi Avukat Şevket Epözdemir; 90'lı yıllarda yaşanan ağır hak ihlallerine karşı yürüttüğü hukuk mücadelesi nedeniyle tehdit ediliyordu. 25 Kasım 1993 tarihinde bürosundan evine dönerken kaçırıldı. Ertesi gün gözleri bağlı, yüzünden ateşli silahla vurulmuş cansız bedeni Bitlis'in Güroymak ilçesi civarında yol kenarındaki bir kanalda bulundu.  Ailesi tüm yasal girişimlerde bulundu. Ancak suçun ortaya çıkarılması ve delillere ulaşmayı hedefleyen 'olay yeri incelemesi' bile cinayetten 17 yıl sonra yapıldı. 25 yıldır Şevket Epözdemir cinayetini açıklığa kavuşturacak etkin bir soruşturma yürütülmedi. Şevket Epözdemir'in katledilmesi çeyrek asırdır cezasız bırakıldı."
 
'Yargının demokrasiye katkı sunması gerekir'
 
Maside devamında Tahir için verilen hukuk mücadelesini de şu sözlerle özetledi: "Tahir Elçi insanlığa karşı işlenmiş suçların cezasız kalmaması için yürüttüğü mücadele ile bilinen bir avukattı. Bu nedenle ağır baskı gördü, tehdit edildi. Diyarbakır Baro Başkanıyken hedef gösterildi. 28 Kasım 2015 tarihinde Diyarbakır'ın Sur ilçesinde bulunan ve çatışmalarda zarar gören Dört Ayaklı Minare önünde tarihi yapıların korunması için yaptığı basın açıklaması sırasında başından tek kurşunla vurularak öldürüldü. Olay çok sayıda kameranın önünde gerçekleşti. Olay yeri incelemesi 111 gün sonra yapıldı. Cinayetin üzerinden 3 yıl geçti ama dosyada bir şüpheli bulunmuyor. Üç yıldır Tahir Elçi cinayetinde etkin bir soruşturma yürütülmedi. Yargılama faaliyeti sadece mahkemelerin, savcı ve yargıçların olmasından; fezlekelerin, kararların yazılmasından ibaret değildir. Etkin bir yargıdan söz edebilmek için yargı mensuplarının yaptığı işlerle adalete, özgürlüklere ve demokrasiye katkı sunması gerekir."
 
Konuşmaların ardından eylem sona erdi.