
Diyarbakır'da kadınlar polis engelini aştı: Tecrit kadın özgürlük sisteminedir
- 21:06 25 Kasım 2018
- Güncel
DIYARBAKIR - DAKAP öncülüğünde yürüyüş ve açıklama yapmak isteyen kadınlar tüm engellemelere rağmen Sanat Sokağı'na gelmeyi başardı. Kadınlar, "İmralı tecrit sistemi, PKK Lideri Sayın Abdullah Öcalan'a ve onun geliştirdiği kadın özgürlük sistemine yönelik olduğunun bilincindeyiz" diyerek eylemlerini Leyla Güven'e adadıklarını açıkladı.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddet ile Mücadele Günü kapsamında Dicle Amed Kadın Platformu (DAKAP) öncülüğünde Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sur ilçe binasından, Ofis Sanat Sokağı'na yapılmak istenen yürüyüş polisler tarafından engellendi. Önce binayı ablukaya alan polisler, kadınların ısrarlı duruşu nedeniyle binanın önünü açtı. Kadınların eylemine HDP Diyarbakır Milletvekilleri Semra Güzel ile Remziye Tosun, HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Filiz Buluttekin de katılırken, engellemeye karşı polisler ile de sık sık görüşmeler yapıldı.
Polisten saldırı tehdidi
İlçe binasının bulunduğu sokaktan kadınların çıkmasına izin vermeyen polisler, "Burada yürüyüş yapma izniniz yok, müdahale etmek zorunda bırakmayın" diyerek kadınların eylemi sonlandırması yönünde tehdit de bulundu. Polisin tehdidine sloganlarıyla cevap veren kadınlar, "Gözaltına dahi alsanız buradan ayrılmayacağız, siz buradan gidin. Her yerde erkek şiddetine maruz kalmaktan bıktık. Sokaklar bizim, burayı terk edin" sözleri ile direnmeye devam etti. Tüm engellemelere rağmen kadınlar ilçe binası önünde açıklama yaptı. Açıklama öncesi sık sık, "Jin, jiyan, azadi", "Biji berxwedana jina", "Direne direne kazanacağız", "Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa", "Kadınlara değil, tecavüze barikat" ve "Bağır, çağır herkes duysun erkek şiddeti son bulsun" sloganları attı. "Şiddete ve kadın kırımına karşı, haklarımız ve hayatlarımız için bir aradayız, direniyoruz" ve "Em bi hev re bi hêz in" yazılı pankartı açan kadınlar, açıklama esnasında da polis çemberine alındı.
'Kalıcı bir rejim oluşturuldu'
DAKAP Dönem Sözcüsü Bahar Karakaş, polisin engellemesine tepki göstererek konuşmasına başladı. Bahar, bunun devlet şiddetine bir örnek olduğunu ifade ederek, "25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nün, Dominik Cumhuriyeti'nden bize ulaşan kanlı ve kadın mücadelesine ışık tutan bir tarihi vardır. Kadınların görkemli direnişleri yakın tarihte ülkelerin yönetim şekillerini değiştirdiği için, günümüz Türkiye'sinde kadınlara uygulanan her türlü şiddet ve yok saymanın sebebini daha iyi okuyabiliyoruz. Türkiye tarihinde kadın direnişleri özellikle Kürt kadın mücadelesi ile yeni bir ivme kazanmıştır. Bu mücadelenin kadın bilincinde yarattığı pozitif yönlü değişimin farkında olan AKP, özellikle son 3 yılda adım adım OHAL uygulamalarını kalıcılaştıracak bir rejim oluşturmuştur" dedi.
'Türkiye kadın katliamının süreklileştiği ülkeye dönüştü'
"Başta İmralı tecridini derinleştirerek, barışı suç sayan, savaşı tek seçenek ve yönetim anlayışı olarak gören iktidar, kadına yönelik şiddeti tırmandırmıştır" diyen Bahar, kadın ve çocuklara dönük artan cinsel suçlara işaret etti. Bahar, 2018'in 10'uncu ayı sonunda 309 kadının katledildiğini hatırlatarak, Türkiye'nin kadın katliamlarının süreklileştiği ülke haline geldiğinin altını çizdi. Bahar, "'Kadın erkek eşit değildir' diyen zihniyet, bu geriliği yeterli görmüyor olacak ki, kadın düşmanı politikalarıyla, kazanılmış haklarımıza dönük saldırılarla var olan eşitsizliği her geçen gün daha da derinleştirmeye çalışmaktadır. Tekçi, gerici ideolojisi doğrultusunda toplumu daha kolay denetlemek ve yönetmek için kadını aile içerisine hapsetmeyi amaçlayan AKP iktidarı, bu uğurda hukuksuzlukta sınır tanımamış, devletin tüm imkânlarını adeta seferber etmiştir" diye ekledi.
'Aile değil kadınız, Kadın Bakanlığı'nda ısrarcıyız'
Kadın bakanlığı kurulması noktasında mücadelelerinin devam edeceğin kaydeden Bahar, şöyle devam etti: "Kadına yönelik şiddeti münferit gören, tacizi tecavüzü meşru kılan, istismarda rıza arayan, LGBTİ'lere yönelik nefret cinayetlerini savunan, erkeğin tekelinde bir aile ve ülke anlayışında kadını kaderiyle baş başa bırakan bir bakanlığın üreteceği tek şey kadın düşmanlığıdır. Biz kadınlar, toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifini esas alan ve kadınlarla birlikte politikalar üreten, bir kadın bakanlığının acilen kurulmasında ısrar ediyoruz. AKP'nin makbul kadın sınırlarını tanımıyoruz."
'Tecridi bitireceğiz, yaşamı özgürleştireceğiz'
PKK Lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan tecride de dikkat çeken Bahar, tecridin kadın özgürlük sistemine uygulandığını vurguladı. Bahar, bu politikalara karşı mücadelelerini büyüteceklerini söyleyerek, "Bu nedenle bu 25 Kasım'da 'Tecridi bitireceğiz yaşamı özgürleştireceğiz' sloganıyla her alanda sesimizi yükselteceğiz. Biz kadınlar; hep birlikte tahakkümcü ve intikamcı bu sisteme karşı 'birlikte güçlüyüz' farkındalığıyla bir araya gelerek sesimizi, rengimizi çoğaltacak bu karanlık kuşatmayı yıkacağız. Her türlü şiddetin son bulduğu, tacizin tecavüzün, istismarın, kadın cinayetlerinin, savaşın olmadığı; eşit, özgür, laik ve demokratik bir ülkede barış ve huzur içinde yaşamak hakkımız" dedi.
Kadınlar engellemeye rağmen sanat sokağına geldi
Açıklamanın ardından Bahar, bu eylemlerini 18 gündür açlık grevinde olan DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven'e adadıklarını belirtti. Açıklamanın ardından dağılan kadınların önü polisler tarafından iki kere kesildi. Kadınların grup halinde yürümesine izin vermeyen polisler, kadınların bir kısmını çembere alarak, diğer kadınların oradan ayrılmasını bekledi. Kadınlar ise beraber yürümekte ısrar etti. Daha sonra polisler kadınların ısrarlarına karşı çemberi açmak zorunda kaldı.
Kadınlar dağıldıktan sonra, Ofis Sanat sokağına gelerek burada kısa bir açıklama yaptı. Amaçlarının buraya yürümek olduğunu söyleyen kadınlar, ne devlete ne de erkeğe hiçbir zaman boyun eğmeyeceklerinin altını çizdi. Eylem sloganlarla ile bitirildi.