Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi: İnsan hakları etik ilkelerdir

  • 17:37 24 Kasım 2018
  • Güncel
İSTANBUL - “21. Yüzyılda İnsan Hakları ve Kötü Muamele” konulu panelde konuşan Maltepe Üniversitesi İnsan Hakları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi, insan haklarının aynı zamanda etik ilkeler olduğunu belirterek, kanun üstü bir yerde olduğunu söyledi. 
 
Küyerel Düşünce Enstitüsü, Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği ve İstanbul Politikalar Merkezi, Birleşmiş Milletler (BM) İstanbul Protokolü’nün yıldönümü dolayısıyla Taksim’de bulunan Divan Otel'de “21. Yüzyılda İnsan Hakları ve Kötü Muamele” paneli düzenledi. İstanbul Politikalar Merkezi (İPM) Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman’ın moderatörlüğünde başlayan panele, BM Özel Raportörü Nils Melzer, Maltepe Üniversitesi İnsan Hakları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi, Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Turgut Tarhanlı konuşmacı olarak katıldı. Çok sayıda kişi ise, panelde dinleyici olarak yer aldı.
 
‘İnsan hakları aynı zamanda etik ilkelerdir’
 
Maltepe Üniversitesi İnsan Hakları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi ise, insan hakları ve insan onuru arasındaki ilişkiye dair konuştu.  “İnsan onurunu zedeleme noktasında yaptıklarımızdan sorumluyuz” diyen Ioanna, “İleri sürdüğüm bu sav insan hakları etikleriyle yakından ilgilidir. İnsan hakları hukuku üzerinde yoğunlaşıyoruz. İnsan hakları nedir? Bir fikirdir, insan aklının ürettiği bir düşüncedir. İnsan Hakları Sözleşmesi ‘İnsanlar eşit doğar, akıl ve vicdanla donatılmışlardır ve birbirlerine kardeşçe davranmalıdır’ der.  Ama Habil ve Kabil’in birbirlerine davrandığı gibi değil. İlk 28 maddede bunları belirler. Toplumsal ilişkilerin düzenlenmesinde normlar ortaya koymaya çalışır. İnsan hakları aynı zamanda etik ilkelerdir. Toplumsal düzenlemeye ve siyasete de etki değerleri ortaya koyar. Hala da pratik konusunda yetersiz olunan kısım tam da budur” dedi.
 
Ioanna, insan haklarının kanunun üstünde bir yerde olduğunu söyledi.
 
‘İşkence için herhangi bir mazeret olamaz’
 
Panelde ilk olarak konuşan BM Özel Raportörü Nils Melzer, İstanbul Protokolü’nün 100. yıldönümünde insan hakları ve 21. yüzyıldaki zorluklarını konuşmanın İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin temel bir dokümanı olduğunu söyledi. Beyanname’nin maddelerine bakıldığında 2. Dünya Savaşı’nın küllerinden doğduğunu belirten Nils Melzer, “Beyanname insanlığa yapılan barbarca hareketlerden sonra ortaya çıkmıştır. İnsan hakları lüks değerler bütünü değil her şeyin temelidir. Siyasetten ve ekonomiden de daha önemlidir.  Beyanname’nin 5. Maddesi de ‘kimse işkenceye, zalimane muameleye maruz kalmaması gerekir’ der. İşkence mutlak ve tartışmasızdır. İşkence için herhangi bir mazeret olamaz” dedi.
 
‘Adalet sistemi yeterince ilerlemiyor’
 
Devletlerin bağımsız soruşturma ve erişilebilir yargı mekanizmasına ihtiyacı olduğunu dile getiren Nils Melzer, “Adalet sistemi yeterince ilerlemiyor. Tutuklulara ulaşma ve her türlü imkana ulaşmasında yetersizlikler yaşanıyor. Soruşturma teknikleri olarak hala Ortaçağdayız. Halbuki biz 100 yılda Ay’a gitmişiz. Şüpheliyi alıyor ve bizim istediğimizi söyleyene kadar onu zorluyoruz. Bu bilim değildir. Eğer gerçeği istiyorsanız işkence işe yaramaz. İşkence son bulsun diye konuşmayı tercih etmesini beklemek sağlıklı olamaz. Bu konuda Adli Tıp daha etkili. Biz bu tekniklerin işe yaramadığını biliyoruz. Uluslararası protokol geliştiriyoruz ki emniyet güçleri kendilerine çeki düzen versinler” diye konuştu. 
 
‘Türkiye bir travma dönemi yaşıyor’
 
Resmi olarak Türkiye’yi 2 yıl önce ziyaret ettiğini ve bu ziyaretin de 15 Temmuz darbe girişiminin ardından olduğu bilgisini de veren Nils Melzer, yaptığı görüşmeler ve yaşanan ihlaller açısından Türkiye’nin bir travma dönemi yaşadığını tespit ettiğini ifade etti. Darbe zamanında Türkiye’nin uluslararası camiada çok fazla eleştirildiğini de sözlerine ekleyen Nils Melzer, hükümet yetkililerinin kendisine “işkenceye sıfır tolerans” gösterdiklerini ilettiğini ve bunu da deneyimlediklerini dile getirdi. Nils, “Türkiye’ye şunu hatırlatmak isterim. Sivil toplumun ve insan hakları savunucularının ne kadar önemli işler yaptıklarını görsünler. İnsan hakları bizim düşmanımız değil. Toplumun önemli saç ayaklarıdır.  Hem yerel hem de uluslararası soruşturmalarına izin vermemiz gerekiyor” ifadelerini kullanıd. 
 
Panel, soru cevap bölümüyle sona erdi.