‘Kadınlar bu süreçlerde yoksa tehlikelidir’
- 17:01 24 Kasım 2018
- Güncel
ANKARA- ÖHP Kadın Komisyonu’nun, “Kadın, hukuk, şiddet” panelinde konuşan HDP PM üyesi ve yerine kayyım atanan Akdeniz Belediyesi Eşbaşkanı Yüksel Mutlu, “Kadınlar bu süreçlerde yoksa tehlikelidir. Varsa, ışık ve gelecek var demektir” dedi.
Özgürlükçü Hukukçular Platformu Kadın Komisyonu 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü öncesi Ankara Barosu Eğitim Merkezi’nde, düzenlediği “Kadın, hukuk, şiddet” konulu panelinin ikinci oturumunda, “Mülteci kadınlar, yargı pratikleri, yargıda eril tahakküm ve devlet şiddeti” konuları ile devam etti.
‘Yargı mekanizması içerisinde ciddi tahribat yaşıyoruz’
Bu oturumun kolaylaştırıcılığını avukat Ebru Akkal yaparken, avukat Saliha Şahin, “Yargı pratikleri, yargıda eril tahakküm ve devlet şiddeti” konusuyla ilk sunumu yaptı. Türkiye’de cezasızlık politikasının bilindik bir yerde durduğunu ancak kadına yönelik şiddet noktasında cezasızlığın yeni tartışabildiğine dikkat çeken Saliha, “Yargı mekanizması içerisinde ciddi tahribatlar yaşıyoruz. Biz genellikle savcı ve hâkimler üzerinden değerlendiriyoruz. Hiç kendi meslektaşlarımız üzerinden bakmadığımızı gördüm. Bir kadın cinayeti ya da boşanma noktasında erkeğin vekilliğini yapan meslektaşlarımın kullandığı cümleler aynı. Bu eril dilin bir ayağı savcı ve kolluk birimleri, bir ayağı da meslektaşlarımız kullandığı dil ve tavırları” dedi.
‘Adli tıpa giden birçok müvekkilim düşerek geldiler’
İstanbul sözleşmesinin söylediği şeylerden birinin bu hizmetin çok hızlı olması, psikolojik destek sağlanması üçüncüsü uzmanı olan kişiler tarafında alınması olduğunu söyleyen Saliha, hâkim ve savcıların bu davalardaki tutumlarının sonucu çok sayıda kişinin şikayetten vazgeçtiğini dile getirdi. Saliha, iyileştiği halde Adli tıpa giden bir çok müvekkilinin düşerek geldiğini vurgulayan Saliha, sözlerine şöyle devam etti: “Çünkü hep yargılayan ve kadını mâhkum eden bir durum var. Ne giydiği, nasıl yürüdüğü ya da önceki hayatında kaç kişi ile birlikte olduğu soruluyor. Ankara’da Hülya Çelik eski eşi tarafından pompalı tüfekle öldürüldü. Adam eşinin kendisini aldattığını söylüyordu. Mahkeme boşanmışsınız zaten bunu geçelim dedi. Yani boşanmamış olmasa mahkeme bunu “tahrik indirimi” sayacaktı. Kadının hayatını sonlandırdığı bir olay üzerinden konuştuğumuzda hâkim tarafından ‘şov’ yapmakla suçlanıyoruz.”
‘Kadınlar derin saldırı altında’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parti Meclisi (PM) üyesi Yüksel Mutlu da, “Devlet şiddeti” konusuyla sunum yaptı. Ortadoğu’da ve Mezopotamya’da kadınların derin saldırı altında olduğunu söyleyen Yüksel, “Hak ihlallerimiz azalmıyor. Keşke bugün burada çevre haklarını konuşabilseydik. Ancak bugün kapitalist sistemin üzerimizde ürettiği baskıyı, Suriye’deki ve Türkiye’deki savaşı konuşmazsak kadına yönelik şiddeti tam olarak konuşamıyoruz. Bizim meselemiz derin bir mesele. Biraz önce arkadaşların anlattığı dava süreçlerinde devlet, polis yargı ortak akıl üretiyor. Biz bu dayanışmayı nasıl sağlayacağız? Aslında kritik soru bu. Bunu cümlelerde kurup bırakacak mıyız; yoksa bunu içselleştirip birlikte mücadelesini mi yürüteceğiz?” diye sordu.
‘Kadınlar bu süreçlerde yoksa tehlikelidir’
Kadınların devlet şiddetine karşı direnmesi ve örgütlenmesi gerektiğini altını çizen Yüksel, 1980 askeri darbesi sonrası İHD’den sonra ilk toplu eylemi yapanların kadınlar olduğunu hatırlattı. Yüksel, “Kadınlar bu süreçlerde yoksa tehlikelidir. Varsa, ışık ve gelecek var demektir. Kadınların özelde kadın özgürlük davasına inandıkları için bunu becerebileceklerine dair umudum yüksek. 31 Mart’ta kadınlar sandıkta bunun cevabını verecekler. Başka bir dünya mümkün teorimizin pratikte gerçekleşebileceğine inanıyorum. Kız kardeşlik hukukumuzun daha fazla güçlendirilmesi gerekiyor” diye konuştu.
‘Mültecilerin yaşadığı şiddet medyanın diliyle doğrudan bağlantılıdır’
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde ihraç edilen akademisyen Ceren Salmanoğlu Erol ise, “Mülteci kadınlar” konusuyla son sunumu gerçekleştirdi. Mülteci kadınlarının dil sorunundan kaynaklı neler yaşadığının bilinmediğini, bunu öğrenebilecek yer alan meydanında mülteciler üzerinde ayrımcı ve cinsiyetçi söylemleri ile Türkiye’de kadın olmanın güç yanlarını ortaya koyduğunu dile getirdi. Ceren, “Mülteci kadınların yaşadığı şiddetin yaygınlığı ve cezasız kalması medyanın diliyle doğrudan bağlantılıdır. Medyada mülteci kadınları suçla, iffetsizlikle görüyoruz. Nasıl bir yerden geldikleri neden geldikleri ve yaşam mücadelesini görmüyoruz” dedi.
Panel soru cevap kısmı ile devam etti.