Kadınlardan ‘Devlet politikası bir ileri üç geri’ söyleşisi
- 16:25 24 Kasım 2018
- Güncel
DİYARBAKIR - 25 Kasım etkinlikleri kapsamında “Şiddete karşı kadın mücadelesi yükselirken, devlet politikası bir ileri üç geri” konulu söyleşi gerçekleşti. Söyleşide konuşan avukat Eren Keskin, Leyla Güven’i selamlayarak, 1990’larda yaşanan erkek ve devlet şiddetini anlattı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi Konferans Salonunda “Şiddete karşı kadın mücadelesi yükselirken, devlet politikası bir ileri üç geri” konulu söyleşi gerçekleşti. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında yapılan söyleşiye Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel ve çok sayıda kadın katıldı. Konferans salonuna, “Şiddete karşı kadın mücadelesi yükselirken, devlet politikası bir ileri üç geri” pankart asıldı. Söyleşinin moderatörlüğünü İHD Şube Sekreteri Yüksel Aslan Acer yaparken, Avukat ve İnsan Hakları Savunucusu Eren Keskin, Gazeteci Handan Coşkun, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav katılımcı olarak söyleşide yerini aldı.
Söyleşinin açılış konuşmasını Yüksel Acer yaptı. Yüksel, ülkedeki kadın katliamlarına dikkat çekerek, “Katliam ve şiddetin önünü açan devlettir, devlet erkekleri yargılamıyor. Kadın katliamları artarken onlar nafakadan mağdur olan erkekleri tartışıyorlar” diye konuştu.
‘Irkçılığa, şovenizme de karşı çıkmalıyız’
Ardından Eren Keskin söz alarak, Diyarbakır’da kadına yönelik şiddeti konuşmanın önemli olduğunu kaydederek, Kürdistan'daki kadınların mücadelesinin çok önemli bir yerde olduğunu belirtti. Kadına yönelik şiddete karşı çıkarken, militarizme, şovenizme, ırkçılığa da karşı çıkılması gerektiğini ifade eden Eren, “Bunlar birbirini besler. Ben özellikle 1990-1999 yılları arasında cezaevine girdiğim süreçlerde karşılaştığım birkaç olayı da paylaşmak istiyorum” diyerek cezaevinde ve o süreçte karşılaştığı cinsel istismar, tecavüz, şiddet olaylarını örneklendirerek anlattı. Kadınların her türlü şiddete ve saldırıya maruz kaldığını dile getiren Eren, “Aslında biz bazen yaşadığımız şeyin şiddet olduğunu bile anlayamıyoruz” diye belirtti.
‘Kadına yönelik şiddet siyasi anlayıştan bağımsız değildir’
Kadın yönelik şiddetin ve tecavüzün hukuki süreçlerini de değerlendiren Eren, yargının İstanbul Sözleşmesi’ni bilmediğini söyledi. Eren, “Yargının aldığı kararlardan ve takip ettiğimiz dosyalardan aslında İstanbul sözleşmesine hakim olmadıklarını görüyoruz. Böyle olunca 6284 yasasını bile geçirmek ve ya tartışmak dahi önemli oluyor. Tüm bunlara bakınca aslında kadına yönelik şiddetin siyasi anlayıştan bağımsız olduğunu düşünmek mümkün değil” dedi. Eren, cezaevinde açlık grevinde olan DTK Eş başkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’e ilişkin de, “Topluma dayatılan tecride karşı açlık grevinde olan Leyla Güven’e de buradan sevgilerimi gönderiyorum” diye belirtti.
‘Sıla’nın dik duruşu verileri açıklamak zorunda bıraktı’
Gülsüm Kav ise, 25 Kasım'a giderken kadınların kazanımlarının hangi noktada olduğunu anlatarak, tuttukları verileri sık sık kamuoyu ile paylaştıklarını söyledi. İlk kez devlet tarafından kadın cinayetleri verilerinin açıklandığına dikkat çeken Gülsüm, “Bu da biraz Sıla Gençoğlu’nun verdiği mücadeleden ve dik duruşundan kaynaklı oldu. Sıla o kadar çok bastırdı ve dik durdu ki devlet artık gündemine şiddeti almak zorunda kaldı. Süleyman Soylu kendi ağzıyla Türkiye’deki kadın cinayeti oranlarını açıkladı. Oysaki daha bir ay öncesine kadar ‘Türkiye’de şiddet artmadı, görünürlük arttı, kadınlar abartıyor’ diyerek bizi hedef gösteriyorlardı. Verileri açıklamaları ile beraber 6284 yasası da yeniden gündemleşmiş oldu” diye konuştu.
‘Ülkede şiddet var, abartmıyoruz’
“Demek ki abartmıyoruz ve bu ülkede erkek şiddeti var” diyen Gülsüm, kadınların genellikle katliamlara karşı eğitimler önerdiğini belirtti. Eğitimlerin önemli olduğunu ancak eğitimler yapılırken de kadınların katledilmeye devam edileceğini ifade eden Gülsüm, “Eğitim de yapalım ama daha büyük ve hızlı sonuç verebilecek bir şeyler yapmamız gerekiyor. Sıla gibi mücadele eden ama gündeme gelmeyen, ünlü olmayan çok fazla kadın var. Bizim tuttuğumuz çetelelerimiz de var. Her gün mutlaka bir kadın şiddet ve ya istismar olayıyla bize uğruyor ya da biz çevreleri aracılığıyla bu kadınlara ulaşıyoruz. Yaşadığı şiddeti sosyal medyadan duyuran kadınlar da oluyor ve bunlar çok güzel örnekler” diyerek kadınların hızla örgütlenmesi gerektiğine işaret etti.
Handan Coşkun da, kadın çalışmalarındayken karşılaştığı olayları ve zorlukları anlattı. Handan, aynı zamanda Diyarbakır ve Batman'da yaşanan intihar olaylarının da derinlikli araştırılması gerektiğine vurgu yaparak, bu intiharların politik intiharlar olduğuna dikkat çekti.
Söyleşi soru-cevap bölümüyle sonra erdi.