Baro'dan 3 cezaevinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin rapor
- 15:07 19 Kasım 2018
- Güncel
DİYARBAKIR - Baro Cezaevi Komisyonu, hak ihlalleri ile gündeme gelen Patnos, Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi ile Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaşananları yerinde inceleyerek, Cumhuriyet Başsavcılığı’nı, Adalet Bakanlığı’nı ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nu gerekli yasal süreci ve çalışmayı başlatmak üzere göreve davet etti.
Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Merkezi Cezaevi Komisyonu Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi, Diyarbakır Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi ile Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerine ilişkin basın açıklaması yaparak rapor açıkladı. Cezaevi Komisyonu tarafından tutsak ailelerinin yaptığı hak ihlalleri başvurularının yerinde incelendiğine değinilen açıklamada, tutsaklar ile yapılan görüşmelerde yoğun hak ihlallerinin yaşandığının tespitinin yapıldığına dikkat çekildi.
Patnos L Tipi Cezaevi ziyareti
Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi’nde yapılan ziyaret ve yaşanan hak ihlalleri raporu şu şekilde:
“Patnos L T tipi Cezaevi’nde kalmakta olan işkenceye maruz kaldığını ifade eden Ufuk Demir ile ilk olarak görüşme aldık. 7 Kasım tarihinde kendisi ile birlikte iki mahpusla birlikte hastane sevki dönüşünde Ceza İnfaz kurumuna getirildikleri sırada kendilerine eşlik eden rütbeli ve rütbesiz jandarma görevlileri tarafından çıplak arama dayatılmıştır. Tutsaklar bu durumu kabul etmeyince akabinde 15-20 kişilik bir jandarma görevlileri tarafından saldırıya uğradıklarını ve darp edildiklerini beyan etmiştir. Tarafımızca yapılan gözlemde mahpusun sol elmacık kemiği bölgesinde ve kulağında hala şişkinlik ve kızarıklık olduğu tespit edilmiştir. Hatta ismini bilmediği bir infaz koruma memurunun kendilerine ‘Burası Türkiye Cumhuriyeti, kabul edeceksiniz’ şeklinde bağırdığını da beyan etmiştir.
Su ve gece baskınları
Ortak şikâyet konularının başında ciddi bir su sorununun olduğu ifade edilmiştir. Musluktan akan suyun lağım koktuğu kanalizasyon suyunun içme ve kullanma suyuna karıştığı ve defalarca birçok mahpusun sudan zehirlendiği ifade edilmiştir. Zehirlenip hastaneye kaldırılan mahpusların “sudan dolayı zehirlenme” teşhisi konulmasına rağmen bu konuda cezaevi idaresi tarafından herhangi bir çalışma yapılmadığı ve önlemlerin alınmadığı belirtilmiştir. Mahpuslarla yapılan görüşme neticesinde bir diğer ihlalin de gece gerçekleştirilen baskın şeklindeki arama olduğu belirtilmiştir. Gece baskınların olduğu, odada bulunanların sayıca fazlası kişiyle aniden baskına gelindiği, aramalarda köpeğin bulunduğu ifade edilmiştir. Bu aramalara cezaevi ikinci müdürünün de katıldığı beyan edilmiştir. Yapılan aramalarda hakaret içerici davranışların sergilendiği, küfürlerin edildiği ciddi bir provokasyon olduğu belirtilmiştir.”
Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi
Diğer bir hak ihlalinin yaşandığı cezaevlerinden biri olan Diyarbakır Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi’nde yapılan ziyaretin detayları ve yaşanan hak ihlalleri şu şekilde sıralandı:
“Çocuk mahpus F.T, ile yaptığımız görüşmede yaşanan kötü muamele basına yansıdığı şekilde tarafımıza aktarılmıştır. Savcılıkla yaptığımız görüşmede ise komisyon olarak tarafımıza ilgili infaz koruma memuru hakkında gerekli adli ve idari soruşturmanın başlatıldığı bilgisi verilmiştir ancak çocuk mahpuslarla yapılan görüşmede çocuk mahpus, kendisine kötü muamelede bulunduğunu ve işkence ettiğini iddia ettiği infaz koruma memurunun hala cezaevinde olduğunu ve aynı kısımda olduğunu aktarmıştır. İlgili infaz koruma memurunun hala görevde olması vahim bir durum olup bu iddianın titizlikle incelenmesi ve soruşturmanın etkili bir şekilde yürütülmesi için delillerin ivedi bir şekilde toplanılması gerekmektedir. Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Merkezi ve Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak bu olayın takipçisi olacağımızı belirtmek isteriz.”
Diyarbakır E Tipi Cezaevi ziyareti
Ziyaret edilen ve diğer bir hak ihlalinin yaşandığı cezaevlerinden biri olan Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan kadın tutsakların “Kürtçe şarkı” söyledikleri gerekçesiyle idarece disiplin cezaları verilmesi ile ilgili gerçekleştirilen ziyaret sonucunda yapılan tespitler ise şu şekilde:
“Mahpuslarla yapılan görüşmede; 01.11.2018 tarihinde 10.50 sularında iki kadının eğlenmek maksadı ile kendi aralarında şarkı söylemesiyle disiplin cezaları aldıkları tarafımıza iletildi. Kürtçe şarkı söylemekten kaynaklı cezaevi idaresince verilen disiplin cezaları insan hakları ve hukuk belgelerinde ve anayasalarda yer alan ifade özgürlüğünün ihlali olup ayrıca bu sebeple verilen disiplin cezalarının hukuken bir karşılığı bulunmadığı gibi bu tarz uygulamalar cezaevinde temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığını göstermektedir. Günlük yaşamları ve şarkılarının Kürtçe olduğu bir coğrafyada 12 Eylül darbesinde ‘Türkçe konuş çok konuş’ düsturuyla yönetilen Diyarbakır 5 Nolu cezaevi 20.yüzyılın bir ayıbı olarak hafızalara kazılmış ise de, ‘Türkçe konuş çok konuş’ ideolojisinin cezaevi yönetimince halen devam ettirildiği barizdir. Mahpusların Kürtçe şarkı söylemeleri ve bu hususun propaganda suçu kapsamında değerlendirilmesi toplumsal vicdanı yaralayıcıdır.”
‘Tutsakların can güvenliğinden endişeliyiz’
Açıklamanın devamında, 2 cezaevinde yaşanan darp ve işkence ile Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde Kürtçe şarkı söylemekten kaynaklı tutsakların iletişim ve haberleşme haklarının kısıtlanması ile ilgili cezaevi idaresince kayıtsız kalınmasının suç oluşturduğuna vurgu yapıldı. Yaşanan hak ihlallerinin sistematik bir şekilde artması nedeniyle ileride olumsuz olayların gerçekleşmesine yol açabileceğine değinilen açıklamada, tutsakların can güvenliklerinin tehlikeye düşebileceği noktasında endişe duyulduğunun altı çizildi.
Baro Cezaevi Komisyonu son olarak yaşanan hak ihlallerine karşı taleplerini şu şekilde sıraladı:
“* Türkiye’deki infaz rejimi mevzuatının ve politikasının uluslararası insan hakları hukukuna ve özel olarak da mahpus haklarına uygun hale getirilmesi gerekmektedir.
* Mahpuslara yaşatılan işkence ortamından derhal vazgeçilmeli, uluslararası hukukun emrettiği ve insana yaraşır bir şekilde bir muamele gösterilmelidir.
* Mahpusların yaşam hakkına, temel ve insani haklarına yönelik uygulanan muameleler hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlanması için Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nı, Adalet Bakanlığı’nı ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonunu gerekli yasal süreci ve çalışmayı başlatmak üzere göreve davet ediyoruz.”