'Nafaka hukuki haktır, annenizin ak sütü gibi helaldir'

  • 19:39 17 Kasım 2018
  • Güncel
İSTANBUL- Kadına yönelik şiddet ve nafakaya ilişkin düzenlenen panelde konuşan HDP'li Filiz Kerestecioğlu, nafakanın hukuken verilen bir hak olduğunu ve kadınlara 'Annenizin ak sütü gibi helaldir' diyerek, kadın mücadelesinin dayanışmayla, kadınlarla birlikte örülmesi ve bunların etkin olarak uygulanıp hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ve Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Ayşe Gökkan'ın katılımıyla nafaka ve kadına yönelik şiddete ilişkin HDP Küçükçekmece ilçe binasında panel düzenlendi. "#25KASIM'a doğru kadınlar nafaka hakkını ve kadına yönelik şiddeti konuşuyor" şiarıyla düzenlenen panelde "Leyla Güven haklıdır, tecrit kaldırılmalıdır",  "Jin, jiyan, azadî" ve "Leyla Güven irademizdir" dövizleri yer aldı. Panel, bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. 
Panelde ilk sözü HDP Kadın Meclisi'nden İlkay Oflaz aldı. İlkay, öncelikle tüm tutuklu belediye eşbaşkanları şahsında tutuklu Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak'a selamlarını ileterek, "Tutuklu tüm kadın arkadaşlarımız, kadın eş başkanlarımız şahsında cezaevindeki Figen Yüksekdağ'a, Sebahat Tuncel'e sevgi ve saygılarımızı gönderiyoruz. Tecrit koşullarını HDP Kadın Meclisi olarak kınıyoruz. Leyla Güven halktır, tecrit edilemez" dedi.
 
Ardından söz alan HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu da cezaevindeki tüm kadınları selamlayarak söze başladı. Türkiye'de barışın ve demokrasinin HDP'den geçtiğini kaydeden Filiz, "Umarım Leyla Güven'in tecrit için başlattığı açlık grevi olumlu bir sonuç alınarak sonuçlanır. Barışın ve demokrasinin HDP'den geçtiğini bilenler bizleri engellemeye çalışıyorlar. Kadınları tehdit ederek ve yüzlerce korumayla gezerek kendilerini cesur ve yürekli zannediyorlar" diye konuştu. 
 
'Kendilerine benzemeyen kadınlara baskı uyguluyorlar'
 
32 yıl boyunca Aile Hukuku'nda özellikle kadınların avukatlığını yaptığını söyleyen Filiz, "Nafaka konusunda da şiddet konusunda epey deneyim biriktirdim. AKP'nin bir kadın politikası var. Bu politikayla kadınları, yardıma muhtaç, daha çok evde çalışması gereken; dışarıda çalışıyorsa bile mümkünse az çalışması gereken bir varlık olarak görüyor. Sosyal ve iş hayatına çok fazla karışmasını istemiyor. Eskiden başörtülü kadınlar iş hayatında bulunmazdı, şimdi çok fazla. Bu olumlu bir durum, ancak şimdi baktığımızda da daha öncesinde bu baskıyı yaşamış olanlar şimdi kendilerine benzemeyen kadınlara baskı uyguluyorlar" şeklinde konuştu.
 
'Kadınlar dayanışmayı birlikte örmeli'
 
Filiz, "Kadınların etek boyuna, başörtüsüne, açıklığına, okumasına, sokakta dolaşıp dolaşmamasına, çocuk doğurmasına, hatta kaç tane doğuracağına karışıyorlar. Bizim karşı çıktığımız şeyler bunlar. Biz kadınlar birbirine düşmesin diyoruz, kadınlar birbiriyle dayanışsın diyoruz. Kadınlar el ele verirse şiddeti de önleyebiliriz, kendi kurtuluşumuzu da gerçekleştirebiliriz. Bunun için de Kürt veya Türk olmamız gerekmiyor. Çerkez veya başka bir milletten olmamız gerekmiyor. Hangi sınıftan olursak olalım, sadece yoksul olmamız da gerekmiyor, her kesimden kadın şiddete maruz kalabiliyor" diyerek,  kadınların dayanışmayı beraber örmesi gerektiğinin altını çizdi.
 
'Erkek şiddeti olduğu gibi devlet şiddeti de var'
 
Tüm bu müdahalelerin, şiddeti uygulayanın erkek olduğunu belirten Filiz, "Şiddeti konuştuğumuz zaman hem erkek şiddeti hem de devlet şiddeti var. Her ikisi de kadınlara yönelebiliyor.  Bizler evlerde çocuklarımızı bırakarak buralara gelebiliyoruz. Erkekler bunu yaşamıyor. Bunun içerisinde HDP'li erkekler de var. Kürt özgürlük mücadelesinde veya sosyalist demokrat erkeklerden de bahsediyorum" sözlerini kullandı. 
 
'Nafaka, annenizin ak sütü gibi helaldir'
 
Nafakanın hukuken verilen bir hak olduğunu ve kadınlara "Annenizin ak sütü gibi helaldir" diyen Filiz şöyle devam etti: "Evlendikten sonra şiddet görüyoruz ve boşanma noktasına geliyoruz. Boşandıktan sonra mahkeme boşanma kararıyla beraber eğer biz talep ediyorsak bir karar daha veriliyor: Nafaka kararı. Medeni Hukuk'a göre nafaka eğer bir taraf boşandıktan sonra yoksulluğa düşecekse ve daha ağır bir kusuru yoksa diğer taraftan, nafaka alabilir. Kadınlar, 'nafaka alalım da şu adamlar sürünsün' diyerek almıyor bu nafakayı. Biz eğitimde eşit olmadığımız için, fırsatlarımız eşit olmadığı için çocuklara biz bakmak zorunda kaldığımız için nafaka alıyoruz. Eğer şiddet görüyorsanız ya da kişilik haklarınıza saldırı oluyorsa manevi haklarınız da aynı şekilde, maddi olarak da tazminat alabilirsiniz. Hayat çok eşit ve birlikte adalet içerisinde yürüseydi almamayı da tercih edebilirdik. Ama kadınlar almak zorunda bırakılıyor zaten. Hukuken de bizlere sağlanan bir haktır."
 
'İştirak nafakası'
 
Çocuklar adına da iştirak nafakası olduğunu kaydeden Filiz, "Yoksul olunmasa da, geçimini kadın kendi sağlıyor olsa da boşandığınız takdirde çocuklar varsa velayet kimde olursa olsun, velayet olmayan taraf diğer tarafa ödemek zorunda. Bu da yaşam standartlarına göre değişiyor. Tüm yaşam koşullarına bakarak değerlendiriliyor" diye devam etti.
 
'Kadın olmak mücadeleci olmaktır'
 
Verilen nafakaların aralıklarının da düşük olduğunu söyleyen Filiz, "Bu verilen parayla, nafakalarla zaten nasıl geçineceğiz? Zaten verdikleri para miktarı az, birde bunu verebilsinler diye mücadele ediyoruz. İcra takipleri yapılıyor, ya da hukuken bir şeyler yapıyoruz. Ancak o zaman 'hapse girerim' korkusuyla veriyorlar. Bu şekilde tahsil edebiliyoruz nafakayı bazen. Dolayısıyla kadın olmak kolay bir şey değil. Aynı zamanda kadın olmak mücadeleci olmakta demektir. Bu kadar badireyi atlatmak, kolay değil. Bizi güçlü kılan şey mücadelemiz. Ancak daha da güçlü olmamız için dayanışma içerisinde olmamız gerekiyor" şeklinde konuştu. 
 
'Dayanışma içinde olmalıyız'
 
Ardından söz alan Ayşe Gökkan ise, Leyla Güven'in başlatmış olduğu açlık grevi eylemini selamlayarak konuşmasına başladı. Geçmiş zamanlarda kadın hak ve özgürlükleri konusunda kadınların çok şey bilmediğini söyleyen Ayşe, "Biz kadın hak ve özgürlüğünü, kadınların da bir hakkı olduğunu Öcalan'ın 'kadın özgür olmadan toplum özgür olmaz' deyişiyle öğrendik. Onun sayesinde öğrendik. Geçmişte devlet nedir bilmiyorduk, şimdi belediyemiz var milletvekilimiz var. Her şeyi biliyoruz artık. Kadına taciz, şiddet ve her türlü saldırının önüne geçebilmek için birlik olmamız gerekiyor. Eğer parça parça olursak kaybederiz. Dayanışma içinde olmamız gerekiyor. Devlet kararları garanti değil, şimdi Erdoğan çıkmış kendisine göre yasalar koyuyor. Yarın başkası olacak"dedi. 
 
Panel soru-cevap şeklinde sona erdi.