Leyla Güven bir direniş başlattı: Bize düşen omuz vermek

  • 09:09 10 Kasım 2018
  • Güncel
Beritan Elyakut
 
DİYARBAKIR - DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven, 7 Kasım’daki duruşmasında yargının tutumu ve PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridi protesto etmek için açlık grevine başladığını duyurdu. “Leyla Güven gibi bir anneniz varsa anlatmak sizi biraz zorlayabilir” diyen kızı Sabiha Temizkan, Leyla’nın bir direniş başlattığını ve Türkiye’ye barışın gelmesini isteyen tüm kesimlerin bu direnişe omuz vermesi gerektiğini söyledi. 
 
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Efrîn'e yönelik operasyonuna karşı gösterdiği tepki, yaptığı açıklamalar ve Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) çalışmaları nedeniyle 31 Ocak'ta tutuklanan DTK Eşbaşkanı ve Hakların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven hakkında Diyarbakır 9. Ağır Mahkemesi’nde açılan davada toplam 25 yıldan 46,5 yıla kadar hapis isteniyor. HDP’den Hakkari milletvekili seçilmesinin ardından tahliye edilmesi için avukatlarının davaya bakan Diyarbakır 9. Ağır Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda, ilk önce Leyla’nın tahliyesi yönünde karar verilse de duruşma savcısının itirazı üzerine karar daha sonra kaldırıldı. 
 
Yargıtay’ın Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tahliye kararı sonrası Leyla’nın avukatları, 21 Eylül’de tahliye talebiyle mahkemeye başvuruda bulundu. 21 gün sonra tahliye talebini değerlendiren 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Leyla’nın “Örgüt kurma veya yönetme/üye olma” gerekçesiyle tahliye talebini reddetti. Yine Leyla’nın avukatı Reyhan Yalçındağ’ın, Meclis’in yeni yasama yılı açılışına ve yemin törenine katılması için Leyla’nın tahliyesine karar verilmesi talebiyle 2 Ekim’de Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yaptığı başvuruya ise henüz bir cevap verilmedi. 7 Kasım tarihinde yargılandığı 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ne kelepçeyi reddettiği için katılmayan Leyla, SEGBİS üzeri katıldığı duruşmada, süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başladığını duyurdu. Leyla’nın ilk kez mahkemesine katılan kızı gazeteci Sabiha Temizkan, Leyla’nın mücadeleci kadın kimliğini, yargının tutumunu ve annesinin aldığı açlık grevi kararını değerlendirdi.
 
‘Hep dik ve güçlü durdu’
 
“Leyla Güven gibi bir anneniz varsa anlatmak sizi biraz zorlayabilir” diye sözlerine başlayan Sabiha, annesinin ilkokul mezunu olduğunu ve erken yaşta akrabası ile evlendirildiğini ifade etti. 2 kardeş olduklarını dile getiren Sabiha, Leyla’nın hep dik bir duruşa sahip olduğunun altını çizdi. Sabiha, anne ve babasının boşanma süreçlerinde değinerek şöyle konuştu: “O süreçte de annem dik durdu. İlkokul mezunu olma durumunu düşünmedi ve ‘ne yapacağım’ üzerine sızlanmadı. Hemen iş aramaya koyuldu ve bizi okutabilmek için elinden geleni yaptı. Nitekim hemen iş buldu ve gayet başarılı işlere imza attı. Ardından dönemin HADEP’in de çalışmalara başladı. Aslında Kürdistan ve Kürt gerçekliğiyle annem o süreçte tanıştı. Çünkü Konya’daki Kürtler de ulusal bilinç yoktu ve kendimizi yaşananların dışında görüyorduk. Annemin o dönem ki çalışmaları bizi o bilince eriştirdi. Konya’ya savaş nedeniyle göç eden ailelerle tanıştı. Onların aslında Konya’ya gelmeden önce yaşamlarının daha güzel olduğunu ama Konya’da kötü şartlara mahkum olmaları onu çok etkiledi. İnsanların sadece kimliklerinden ve dillerinden kaynaklı dışlanmalarını kabullenmedi ve mücadele içerisinde aktif olarak yer edindi.”
 
‘Tüm baskılara rağmen mücadeleden vazgeçmedi’
 
Leyla’nın 2 çocuktan kaynaklı ilk süreçlerde HADEP’te aktif olarak yer alamadığını dile getiren Sabiha, kendisinin ve kardeşinin ayakları üzerinde durmasıyla birlikte Leyla’nın aktif olarak çalışmalarda yer aldığını söyledi. Leyla’nın ilk olarak HADEP’in Kadın Kolları ardından ise parti yönetiminde yer aldığını aktaran Sabiha, Leyla’nın tüm bu çalışmalar kapsamında en son merkezi kadın kollarında yer aldığını dile getirdi. Sabiha, “Bu süreç anlattığım kadar kolay olmadı. Aile çok karşı çıktı ve annemin evde oturması için baskı uygulandı. Annem bütün bunlara meydan okudu ve ‘Ben bunu yapacağım, bunun için de sizden izin almayacağım. Ben sadece kendi ailemi düşünemem. Bir halk bu ülkede ciddi bir sorun yaşıyor ve bende bu halkın bir avladı olarak elimden geleni yapacağım’ dedi ve buradan yola çıkarak mücadeleden vazgeçmedi” diye konuştu.
 
‘Tepkili olduğum anneme direnişi karşısında destekçi oldum’
 
Annesinin çalışmalara aktif katılması karşısında ilk süreçlerde tepkili olduğunu ifade eden Sabiha, Leyla’nın çalışmalara daha fazla katılmasını anlamlandıramadığını ve öfke duyduğunu kaydetti. Sabiha, çocuk yaşta kendilerine kodlanan “mutfaktaki anne” modelini karşısında görmediğini aktararak, Leyla’nın kendisini partiye götürme çabalarına o dönemde “hayır” diyerek karşılık verdiğini belirtti. Leyla’nın 17 yaşında kendisini dünyaya getirdiğini ve bu nedenle aralarında “anne-kız” ilişkisinden çok arkadaşlık ilişkisinin yaşam bulduğunu dile getiren Sabiha, “Anneme olan tepkimi yaptığımız konuşmalar ve kendisiyle partiye gidiş gelişimle aştım. Aramızda yeni bir bağ oluştu. Annem kadın çalışmaları yürütürken bende HADEP’in gençlik kollarında çalışmaya başladım. Ardından ben onun çalışmalarına tam destek verdim ve paylaşımlarımız daha farklı bir yola evirildi” dedi.
 
‘Halkçı yönü siyasi iktidarı korkuttu’
 
Leyla’nın parti çalışmalarının ardından 2 dönem belediye başkanlığı yaptığını söyleyen Sabiha, Leyla’nın ilk belediye başkanlığını Adana Küçükdikili’de yaptığını hatırlatarak, “Annem ilk belediyecilik sürecinde kadın çalışmalarıyla ön plana çıktı. Toplu İş Sözleşmesi’ne kadına dair maddeler ekletti. Eşine şiddet uygulayan erkeğin tazminatsız işten çıkarılması gibi maddelere yer verdi. O zaman zaten ilk dikkati çekti ve gözlerin üzerine çevrilmesiyle kadına dönük, Kürtlere dönük tahammülsüzlük annem şahsında hayata geçirildi. Ardından Viranşehir’de belediye başkanı seçildi ve 9 ay sonra KCK operasyonları kapsamında tutuklandı. Hep halkçı yönüyle öne çıktı. Annemden en çok korkmalarının nedeni halkla kurduğu derin bağ olduğunu düşünüyorum. Çünkü siyaset yaparken sadece genel-geçer söylemlerle hareket ettiğinizde çok etkili olunmaz ancak halkın evine girdiğinizde daha ciddi etki bırakırsınız. İşte annemin halkta bıraktığı etki siyasi iktidarı korkuttu” ifadelerini kullandı. 
 
‘Ciddiyetsiz bir yargılamayla karşı karşıyaydık’
 
Leyla Güven’in şuan yargılandığı davaya da değinen Sabiha, Leyla’nın halkların dillendirdiği “savaşa hayır”ı yüksek sesle haykırdığı için hedef alındığının altını çizdi. Leyla’nın yargılandığı mahkemeye ilk kez katılabildiğini söyleyen Sabiha, mahkeme heyetinin davaya yaklaşımını ve Leyla’nın ifadesini şu sözlerle değerlendirdi: “Duruşma sonuçlanmadan bende bir izlenim oluştu. Annem konuşmasında mahkeme heyetine ‘beni tahliye etseniz bile’ dediği sırada mahkeme başkanı gülmeye başladı ve yanındakilere bir şeyler söyleyerek birlikte gülmeye devam ettiler. Sürekli sırıtarak savunmayı dinlediler. Aslında dinliyorlar mıydı ondan bile emin olamadık. Çok ciddiyetsiz ve kötü bir yargılamayla karşı karşıyaydık. Annem mahkemenin duruşunu dikkate almadan savunmasını yapmaya devam etti. Zaten son kez savunma yapacağını söyledi. Kelepçe dayatıldığı için duruşmaya gelmedi. Nitekim açık görüşe gittiğimde böylesi bir dayatma karşısında duruşmaya katılmayacağını benimle paylaşmıştı. SEGBİS’le katılmasına şaşırdım ama aldığı grev kararını açıklamak için katıldığını anladım.
 
Annem çözüm için bir adres gösterdi
 
Savunmasında benim dikkatimi çeken barış vurgusu oldu. Annem savunmasında ‘Barış annelerinden ve halktan barışı getiremediğim için özür diliyorum. Adil bir yargılanma yapılmıyor. Tecrit kime uygulanırsa uygulansın bu kabul edilemez. Bu nedenle PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridi de kabul etmiyorum ve süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başlıyorum’ dedi. Buradaki barış vurgusunu ben çok önemli buluyorum ve annem çözüm için bir adres gösterdi. Çözüm masasının devrilmesinin ardından görüldü ki bu ülkedeki nefret söylemleri ve milliyetçi dalga yeniden harekete geçti. Dolayısıyla annemin yeniden referans olarak Sayın Öcalan’la görüşüldüğü dönemi göstermesini çok haklı buluyorum ve annem ders niteliğinde bir savunma yaptı.”
 
‘Bir direniş başlattı, bize de ucundan tutmak düşüyor’
 
Leyla’nın aldığı açlık grevi kararını birey olarak çok tasvip etmediğinin altını çizen Sabiha, ancak Leyla’nın bir direniş başlattığını ve Türkiye’ye barış gelmesini isteyen tüm kesimlerin de annesinin başlattığı direnişe omuz vermesi gerektiğine dikkat çekti. Leyla’nın bu süreçten hasarsız bir şekilde çıkabilmesi için elinden geleni yapacağını vurgulayan Sabiha, tüm kesimlere dayanışma çağrısında bulundu. Sabiha, “Bu ülkeye barış gelmesi için ve güzel günlerin yaşanması için herkes bir şeyler yapsın. Şuan belki annem için işleyecek olan bu sürecin aslında tüm ülkeyi ilgilendiren bir süreç olacağı çok iyi görülmelidir. Karşımızda bize nefes bile aldırmayan bir iktidar var ve biz ‘bu ülkede artık hukuk yok, yasa yok’ diyerek yerimizde oturursak daha kötü şeyler olacak. Dolayısıyla annem bir direniş başlattı ve bize de bu direnişin bir ucundan tutmak düşüyor” dedi.