25 Kasım öncesi KESK’li kadınlardan ‘Kadın Emeği Çalıştayı’

  • 13:07 9 Kasım 2018
  • Güncel
ANKARA- KESK’li kadınlar, 25 Kasım öncesi ‘Kadın Emeği ve istihdam Çalıştayı’nda’ bir araya gelerek, "Yeni rejim ile birlikte partili devlet partili memur durumu ortaya çıkmıştır. Erkek sisteme karşı hep meydan okuduk. Bu süreçteki sorumluluğumuzu da yerine getirmiş olacağız. Bu zihniyeti kırmanın en iyi yolu emeğimizi yok edenlere karşı birlikte mücadele etmek ve yan yana olmak bunları kıracaktır” dedi.
 
Kamu Emekçiler Sendikası Konfederasyonu’na (KESK) bağlı kadınlar, 25 Kasım öncesi Eğitim Sen Genel Merkez’inde iki gün sürecek olan “Kadın Emeği ve istihdamı Çalıştayı”nda bir araya geldi.  Çalıştayın olduğu konferans salonuna, “Jin Jiyan Azadi”, “KHK’lar gidecek biz kalacağız”, "Sömürüye Güvencesizliğe, yoksulluğa, faşizme karşı mücadeleye devam", "Her iş yerine bir Kreş" ve "Kadın Emeği ile Özgürleşeceğiz" pankartları asıldı. İlk oturumda "Geçmişten bugüne kadın istihdam politikaları ve mevcut durum", " Kadın istihdamına, iş güvencesine ve sosyal haklara dair uluslararası normlar" ve "Kadın emeği ve istihdamındaki dönüşümün kamudaki biçimleri” konuları tartışılacak.  
 
Çalıştay, demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler için yapılan saygı duruşunun ardından  sinevizyon gösterimi ile başladı. Çalıştayın açılış konuşmasını KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen yaptı.
 
‘Kadınları eve kapatmak istediklerini biliyoruz’
 
Kadınların bir araya gelince her yeri bahar bahçesine dönüştürdüklerini söyleyen Aysun, önlerinde çetin bir mücadele olduğunu belirtti. Aysun, KHK’larla kadın emekçilerin kamu alanında çıkarıldığını ve erkeğe bağlı bırakıldığına dikkat çekerek, ekonomik krizden söz edilmeyen bir süreçte krizin en ağırını kadınların yaşadığını ifade etti. KHK’lerin sadece darbe girişimlerde güvenliğe bağlı kalamadığını ve herkese karşı kullanıldığına değinen Aysun, “Açıklanan ekonomi modeline baktığımızda ‘damadın’ lanse ettiği gibi bir program yok ortada. Neoliberal politikaların oluşmasıyla AKP başa geldi. Bu proje 90’lı yıllarda kadın mücadelesiyle sekteye uğradı. Güçlü bir özne yoktu ortada ama en önemlisi kadınların öncüsü olduğu sendikal mücadeleydi. AKP iktidarının başa gelmesiyle beraber bu projeyi hızlandırmaya, KHK’larla bizlere saldırmaya başlandı. Güvencesiz istihdam alanlarında en çok kadınlar sömürülüyor. Kadınlara hiçbir şey vaat etmeyen özel sektöre teslim etmeye çalışıyorlar. Kadınların giderek yoksullaştığı kreşlere parasını yetmediği yerde kadınları eve kapatmak istediklerini biliyoruz” dedi. 
 
‘Kadınların kendi hayatlarının öznesi olmalarını istemiyorlar'
 
AKP’nin kadınlara dair çıkardığı bütün politikaların kadınlara müjde olarak sunulduğunu söyleyen Aysun, kadınlara sunulan sözde "müjde" yasalarının aslında kadınlara karşı bir saldırı olduğunu söyledi. AKP'nin kadınları eve kapatmaya çalıştığını dile getiren Aysun devamında şöyle konuştu: "‘Kadın çalışırsa erkekler evlenemez' diyorlar, ama biz biliyoruz ki kadınların kendi hayatlarının özne olmasını istemiyorlar. Böyle bir iktidarla karşı karşıyayız. Ekonomik krizin 16 yılık AKP’nin politikalarıyla meydana geldiğini biliyoruz. Bu çalıştayda amacımız sorunları konuşmak, teşhirini yapmak ve olanaklarını geliştirmek. Kadınların kendi mücadele araçlarını kendilerinin geliştirmesi gerekiyor. Yolumuz uzun ama başaracağız.” 
 
‘Krizlerde kadın şiddeti daha fazla artıyor'
 
Ardından söz alan KESK Kadın sekreteri Gülistan Atasoy, kadınların arasına konulan mesafeye ve faşizme karşı kadınların mücadelesinin devam edeceğini belirtti. Gülistan, kadın mücadelesinin en geniş cepheye ulaşması gerektiğine dikkat çekerek, “Biliyoruz ki krizler kapitalist eril şiddetle ortaya çıkar. Her kriz sermaye kamu kaynaklarından ceplerinden rant olarak çıkmaktadır. Ulus devlet en çok kriz dönemlerinde yüceltilir. Ülkemizdeki kriz bu nedenle yapısal olduğu kadar siyasaldır. Kriz her zaman emekçileri, yoksulları ve kadınları etkilemiştir. Krizde kadınlar en düşük ücretlerde çalıştırılır. Kadın şiddeti bu dönemlerde daha fazla artar” diye konuştu. 
 
‘Kadın emeği güvencesiz kılınmak isteniliyor’
 
90’lı yıllardan bu yana erkek egemen devletin kadın emeğini denetim altına almak istediğini söyleyen Gülistan, “Kadın emeği güvencesiz kılınmak istenmektedir. Neredeyse özelleştirmeyen tek kurum kalmadığı bir durum yaşıyoruz. Kamudaki taşeron sayısında ilk üç yılda on kat artış yaşanmıştır. ‘Kamu personel rejimi’ adı altında ücretlendirme sistemi hayata geçirilmeye çalışan durumlar, eşitsizliği ve cinsiyetçiliği daha fazla artırmıştır. Yeni rejim ile birlikte partili devlet partili memur durumu ortaya çıkmıştır. Erkek sisteme karşı hep meydan okuduk. Bu süreçte deki sorumluluğumuzda yerine getirmiş olacağız. Bu zihniyeti kırmanın en iyi yolu emeğimizi yok edenlere karşı birlikte mücadele etmek ve yan yana olmak bunları kıracaktır” dedi.