
GREVIO İstanbul Sözleşmesi raporu: Kadına yönelik şiddet endişe verici boyutta
- 08:34 31 Ekim 2018
- Güncel
İSTANBUL - İstanbul Sözleşmesi'nin denetim organı Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Uzman Grubu (GREVIO),Türkiye'ye ilişkin hazırladığı ilk değerlendirme raporunda, kadına yönelik şiddetin endişe verici boyutta olduğu vurgularken, bununla mücadelenin önündeki engellerin ortadan kaldırılması gerektiğini belirtti.
Türkiye'de 2014 yılında yürürlüğe giren ve "İstanbul Sözleşmesi" olarak anılan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin denetim organı Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Uzman Grubu (GREVIO), Türkiye'ye ilişkin ilk değerlendirme raporunu açıkladı.
Raporda, Türkiye'deki mevcut siyasi iklimin etkilerinin göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtilerek, "Terörle mücadeleye ilişkin önlemlerin, Türkiye'nin güneydoğu bölgesindeki güvenlik operasyonlarının ve başarısız darbe girişiminden sonra kamu hizmeti sektöründe memurların kitle halinde işten çıkarılması sonucunda insan kaynaklarının azalması gibi çeşitli faktörlerin, kadınların şiddetten uzak bir yaşam sürme haklarını kullanmaları açısından elverişli bir ortam yaratmadığı" ifade edildi.
'Farkındalık çalışması arttırılmalı'
Öte yandan kadına yönelik şiddetle mücadelenin önünde engel oluşturan bir dizi etmenin de altını çizildiği raporda, "Bu etmenlerden biri kamu politikalarının, kadın erkek eşitliği ve kadına yönelik şiddet üzerindeki etkileri açısından sistematik ve kapsamlı bir değerlendirmeye tabi tutulmaması. Bir diğer etmen ise, kadının anne ve 'bakım sağlayıcı' şeklindeki geleneksel rollerine vurgu yapma eğilimi ve bunun sonucunda kadın ve erkeğin aile ve toplum içindeki toplumsal rol ve sorumluluklarıyla mücadele edilmemesi" diye kaydedildi. Raporda ayrıca, bu engellere karşı toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin farkındalık çalışmalarının artırılması gerektiği vurgulandı.
'Çabalar yetersiz'
Yetkililerin veri toplamayı geliştirmeye yönelik çabalarının memnuniyetle karşılandığının ifade edildiği raporda, ancak faillere yönelik soruşturma, kovuşturma ve cezalandırmalara ilişkin adli verilerin mevcut olmamasını, yasaların uygulanışını izleme açısından ciddi bir engel olarak görüldüğü belirtildi. Raporda, devlet sisteminin mağdurları koruyamamasının, Türkiye'de kadınların zaman zaman, "yeniden mağdur edilme ve/veya çifte mağduriyete" uğrama nedeni olduğuna dair yeterli kanıtın var olduğunu tespiti yapıldı.
'Güvenin arttırılması gerekiyor'
Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM) konusunda altyapı çalışmalarını ve veri tabanı oluşturulması yönündeki çabaların olumlu bulunduğunu kaydedildiği raporda, kadınlarından ekonomik olarak güçlendirilmesi için, mali destek, eğitime erişim ve istihdam, ücretsiz çocuk bakımı ve erişilebilir konut hakkı gibi imkanlar sunulması gerektiğine dikkat çekildi. Mağdurun, şiddet uygulayanı ihbar etse de etmese de tüm hizmetlerden yararlanması gerektiğine işaret edilen raporda aynı zamanda şiddet vakalarının bildirim oranlarının düşüklüğüne işaret edilerek, yetersiz bildirimlerin altında yatan nedenlerin irdelenmesi ve mağdurların şiddete yönelik kurumsal cevaba olan güveninin artırılmasını hedefleyen politikalara ihtiyaç olduğunu dile getirildi.
'Kadınların yüzde 25'i 18 yaşından önce evlendiriliyor'
İstanbul Sözleşmesi'ne uyumlu hale gelmesi için Türkiye'deki ceza mevzuatında yapılan yasal reformlarla önemli bir ilerleme sağlandığı ancak sözleşmedeki tüm gereklerin hala benimsenip yerine getirilmediğine yer verilen raporda, ısrarlı takiple tacizde bulunma, zorla evlendirme ve 15-18 yaş arası kız çocuklarına yönelik cinsel şiddet suçlarına yönelik mevcut yasaların yeterli çözüm getirmediği vurgulandı. Türkiye'deki kadınların yüzde 25'inden fazlasının 18 yaşından önce evlendiğinin rapor edildiğini, hatta bu oranın kırsal bölgelerde yüzde 32'ye kadar yükseldiği kaydedildi.
'Cezalar caydırıcı olmalı'
Ayrıca mahkemelerdeki uygulamalarının sözleşme standartlarıyla uyumlu hale gelmesi için ilgili yasal mekanizmaların geliştirilmesi, özellikle kadına yönelik şiddet eylemlerini haklı gösteren ve evvelce kullanılan gerekçelerin yasaklanması ve cezai yaptırımların caydırıcılığının sağlanması gerektiği belirtildi.
'Şiddeti görmezden gelenler sorumlu tutulmalı'
Raporda son olarak, mağdurun beyanın koruyucu tedbir kararı verilmesi ve soruşturma başlatılması için kanıt teşkil ettiğine dair 6284 sayılı yasada yer alan ilkenin uygulanması gerektiği konusunda uyarıda bulundu. Ayrıca görevini yerine getirmeyen, şiddet eyleminde bulunan, şiddeti görmezden gelen ya da mağdurları suçlayan devlet görevlilerinin sorumlu tutulması gerektiğinin altı çizildi.