
Melda Yaman: Devletlerin özü kadın bedenini sömürme üzerinden oluşur
- 13:43 27 Ekim 2018
- Güncel
ANKARA - "KHK, Kadın Emeği ve Güvencesizlik" çalıştayında sunum yapan ihraç edilen akademisyen Melda Yaman, "Tüm devletlerin özü ilk olarak kadın bedenini sömürme üzerinden oluşuyor" derken, ihraç edilen halk sağlığı uzmanı Prof Dr. Nilay Etiler ise kadınların iş yaşamında daha düşük ücretlerde ve alt kadrolarda çalıştırıldığına dikkat çekti.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Akar Internatıonal Otel Konferans Salonu'nda "KHK, Kadın Emeği ve Güvencesizlik Çalıştayı" gerçekleştiriyor. İki gün sürecek çalıştayda açılış konuşmalarının ardından çalıştaya,"Kadın emeği,sağlık ve sosyal alanda kadın emeği" konulu panelle devam edildi. Bu bölümde ihraç edilen barış bildirisi imzacısı Melda Yaman sunum yaptı. Panelin kolaylaştırıcılığını SES Hukuk Sekreteri Aylin Akçay gerçekleştirdi.
'Çok ciddi bir süreç bizi bekliyor'
Güç bir dönemden geçildiğini son üç yıldır Kürt illerinde baskı ve saldırıların ardından her yerde bu saldırıların devam ettiğini söyleyen Melda, "Bir yandan da kriz kapıda. Çok ciddi bir süreç bizi bekliyor. Ama bu süreç başka türlü bir mücadele ve dayanışmayı sürdürmenin de önünü açıyor" diye konuştu.
'Ebelik ilk dayanışma ve emek ilişkisi'
Ebeliğin tarihsel sürecine değinen Melda, aynı zamanda bunun bakım emeği ve şifacılık alanına da girdiğini söyledi. Kadının evrimsel süreçteki biyolojik özelliklerini anlatan Melda, doğumsal süreçlerini de anlattı. İnsanlık tarihinin şafağından beri ebeliğin ilk dayanışma ve emek ilişkisi olduğuna dikkat çeken Melda, buna ilişkin şu bilgileri verdi: "Doğumla ilgili desteğin yardımın tarih içerisinde meslek olarak uzlaşmadan önce kadınların tecrübelerinden destekle birlikte zaman içerisinde bir mesleğe evrildi. Fakat tarihin belli aşamasında tıp biliminin doğmasıyla erkekler tarafından bu alan gasp edildi. Ataerkil yapılanma dediğimiz sistem kadınlarla erkekleri karşı karşıya getiren erkeklerin kadınların emeği ve bedeni üzerinden tahakküm kurduğu ve ele geçirdiği bir ilişkiler bütününü gösteriyor."
'Antik Yunanda ebelik çok kıymetli'
Antik Yunan'da ebeliğin çok kıymetli bir alan olduğunu aktaran Melda, bunlara doğum uzmanı denildiğini söyledi. Çalışma yaşamındaki deneyimlerin kadınlardan diğer kadınlara aktarıldığını dile getiren Melda, Ortaçağ'a gelindiğinde ise kapitalizmin iş bölümünün bir mücadele ile ve katliamla oluştuğuna dikkat çekti. Melda, "Kadınlar zamanla daha özgür cinsel birliktelik yaşıyor. Bunun yanında kürtaj bilgisine de sahipler. Bu eril toplumda erkeklere bir tehdit yaratıyor. Aslında bugün de olduğu gibi. 2015 yılında AKP bir önerge sundu 'Boşanmalar arttı. Acaba ne yapsak da azaltsak' denildi. 2016 yılında bir rapor yayınladılar, 'Aile dostu' denilen planlamalar ortaya koydular" ifadelerini kullandı.
'Tüm devletler kadından başlayarak toplumu kontrol ediyor'
Kadınların bilgi alanlarından dışlandığını ve hiyerarşinin başladığını söyleyen Melda, "Halbuki bu bilgiyi bizlerden aldılar. Bu iş aynı zamanda kadın erkek mücadelesi. Eril sistemin tüm emek alanlarını ele geçirdiği bir ilişkiyi ifade ediyor. Ücretli işçinin erkek olduğu, kadının ise hane içerisinde ki işlere tabi tutulduğu bir yapı ortaya çıkıyor. Eğer siz bir toplumun yeniden üretimini denetlemek istiyorsanız önce kadının bedenini denetlersiniz. İlk eşitsizlikler ortaya çıktıktan itibaren eril sistem dediğimiz şeyin kökeninin kadının bedeni ile toplumu denetlemek olduğunu düşünüyorum. Tüm devletlerin özü budur" ifadelerini kullandı.
'Türkiye'de 10 kadından 3'ü istihdama katılabiliyor'
Türkiye'de 10 kadının sadece 3'ünün istihdama katılabildiğini söyleyen Melda, şunları ifade etti: "Diğer kadınlar hane içerisindeler. Kadınlar eğer ücretli işte değilse sizin için ihtiyaçları sağlayan biri olmak zorunda. Bu genellikle koca ya da baba oluyor. Kadınlar iş gücüne girmezse erkeğe muhtaç oluyor. Kadınlar ezilse de şiddet görse de 'hayır' demesi mümkün olmuyor. Bu erkeğe bağımlı kılıyor. Ve sistemin tüm yükü ile üzerimize geliyor. Güvencesiz yarı zamanlı işlerin sürekli dillendirilmesinin altında yatan sermayenin güvencesiz bir şekilde kadını kullanması. Aynı zamanda kadına 'sen adama bak bir yandan da hane gelirine de katkı da bulunursun' deniliyor. Bu kadının daha da güçsüzleştirilmesine neden oluyor."
'Kadınlar devrim süreçlerinde hep en önde'
Rojava'da, Ekim Devrimi'nde ve birçok devrimsel süreçte kadınların mücadele içinde olduklarına dikkat çeken Melda, kadınların daha fazla bir araya gelmesi gerektiğini ifade etti.
İkinci oturumda ise Kocaeli Üniversitesi'nden ihraç edilen halk sağlığı uzmanı Prof Dr. Nilay Etiler, "KHK ve güvencesizlik sağlık ve sosyal alanda kadın emekçilere yansıması" konulu sunum yaptı.
'Modern sağlık kapitalizm ile başladı'
Modern sağlık hizmetlerinin kapitalist tarih ile ortaya çıktığını söyleyen Nilay, esas olarak sosyal refah devletinin işçi sınıfının mücadelesi ile ortaya çıktığını belirtti. Nilay, Türkiye'de özelleştirme politikaları ile birlikte 2002'de AKP'nin getirdiği sağlıkta dönüşüm programıyla bunun ileri ki bir seviyeye taşındığını söyledi.
'Sağlık çalışanları intihara sürükleniyor'
Sağlık çalışanlarının Türkiye'de çok uzun saatler çalışmak zorunda kaldıklarını ifade eden Nilay, son yıllarda uzun çalışma saatleri sonucunda tükenmişliğin yanı sıra birçok sağlık çalışanın intihara sürüklendiğini ifade etti. Sağlık sektöründe emeğin niteliğine değinen Nilay, "Kadınlar bu sektörde daha fazla olmasına rağmen yönetici değiller. Sağlık sektörü feminen bir sektör ama kadınlar bu sistem de daha dezevantajlı grupta" İfadelerini kullandı.
Cerrahi alanında erkek doktorların, dahiliye bilimlerinde ise daha fazla kadınların yer aldığına dikkat çeken Nilay, genel olarak böylesi bir iş bölümü olduğunu dile getirdi. Muhafazakarlık ile iktidarının zincir kurulabileceğini söyleyen Nilay, "Bireysel olarak kişilere yaşattıkları iktidar duygusu aynı zamanda devletin insanları yönetme biçimi ile doğrudan alakalı. Temmuz 2016'dan sonra OHAL çok ciddi bir iktidar alanı yarattı herkesin üzerinde" dedi.
'İktidar kamuda dikensiz gül bahçesi yaratmak istiyor'
Kadınların iş yaşamında daha düşük ücretlerde ve üst düzey yöneticinin yanında genelde memur olarak çalıştırıldığını ve emeğinin sömürüldüğünü dile getiren Nilay, devlet kademelerinde Kürtler, Aleviler, solcular ve muhaliflerin çalışamadığını dile getirdi. Nilay, iktidarın kendilerince kamu alanında da 'dikensiz gül bahçesi' yaratmak istediğini söyledi.
Nilay, "Kadınların kriz dönemlerinde şöyle bir durumu var. Kadın daha dezevantajlı evin gelirine katkıda bulunmak için hem çalışma hayatına giriyor. Hem ev içinde çalışıyor. Bir de bunun duygusal yükünü çekiyor. Çevremde gözlemlediğim KHK ile ihraç edilen erkeklerin hayatı çok fazla değişmemişken kadınların hayatı yıkım oldu. KESK'e üye binlerce kişi ihraç edildi. Sendikal örgütlenmenin temeli erkek örgütlenmesidir. Bu alanları kadınlaştırmamız lazım. Bizim tarzımızın olması lazım. Sendikada erkeklerin bugüne kadar kurduğu şeylerin hepsini yıkıp kendimiz kurmamız gerekiyor. Rojava'da, Gezi'de tüm eylemsel alanlarda kadınlar önde. Bu yüzden pratikte de bunun yollarını birlikte aramamız gerekiyor" diye konuştu.
Çalıştay, basına kapalı atölye çalışmaları ile devam ediyor.