
Cumartesi Annesi Hatice Toraman: 27 senedir gözümün yaşı kurumadı
- 13:28 27 Ekim 2018
- Güncel
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri'nin eylemlerinin 709'ncu haftasında polis ablukasına rağmen, gözaltında kayıp edilen Hüseyin Toraman'ın akıbetini soran annesi Hatice Toraman, "Öfkem ve kinim bitmiyor, bitmeyecek. 27 senedir gözümün yaşı kurumadı" dedi.
Cumartesi Anneleri her hafta "Failler belli, kayıplar nerede" sloganıyla Galatasaray Meydanı'nda gerçekleştirdiği eylemin 709'ncu haftasında İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi binasında bir araya geldi. Eylemde, kayıpların fotoğrafları, İHD binasının pencerelerine asılırken, Cumartesi Anneleri de, giydikleri tişörtlerde kayıplarının fotoğraflarını taşıdı. Giriş ve çıkışların kapatıldığı sokaktaki eylemde, polis Cumartesi Anneleri'nin Galatasaray Meydanı'na gitmesine izin vermedi. Bunun üzerine Cumartesi Anneleri İHD Şube binası önünde açıklamayı yaptı. Eylemde bu hafta 27 Ekim 1991 yılında 1 Mayıs için bildiri hazırlama suçlamasıyla hakkında arama kararı olan ve sivil kişiler tarafından kaçırıldıktan sonra bir daha haber alınamayan 24 yaşındaki Hüseyin Toraman'ın akıbetini sordu.
'27.yılında Hüseyin Toraman'ı unutmadık'
Eylemde haftanın açıklamasını Cumartesi Annesi İkbal Eren okudu. İkbal, Türkiye'de yüzlerce insanın gözaltında kayıp edilmesine rağmen akıbetlerinin açıklanmadığını, suçun fail ve sorumlularının hiçbir zaman etkin bir biçimde soruşturulmadığını, yargılanmadığını ve hesap vermediğini hatırlattı. İkbal, bu nedenle 709'uncu haftada yaptıkları basın açıklamaları ile hakikatin açığa çıkartılması ve adaletin sağlanması için kamuoyu oluşturma haklarını kullandıklarını söyledi. 10 haftadır hukuksuz bir biçimde engellendiklerini vurgulayan ikbal, "Galatasaray'daki basın açıklamalarımızı engelleme talimatı veren ve bu talimatı uygulayanlar, kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak ceza hukuku bağlamında suç işliyorlar. 709. haftamızda 'Gözaltında kaybedilişinin 27.yılında Hüseyin Toraman'ı unutmadık' diyerek buluştuk" dedi.
'Beyaz Toros'a bindirilerek kaçırıldı'
İkbal, Hüseyin'in henüz 24 yaşındayken, hakkında 1 Mayıs için bildiri hazırlama suçlamasıyla arama kararı olduğunu ve gözaltına alındığını söyledi. İkbal, Hüseyin'in kayıp edilişini şu sözlerle anlattı: "Hüseyin 27 Ekim 1991 sabahı İstanbul Kocamustafapaşa'daki evinin önünden silahlı, telsizli, sivil giyimli kişiler tarafından 34 ATZ 56 plakalı Beyaz Toros'a zorla bindirilerek kaçırıldı. Olay mahallelinin, esnafların ve evin penceresindeki Hüseyin'in eşinin gözü önünde gerçekleşti. Görgü tanıkları polisi arayarak yaşananları anlattı ve silah zoruyla kaçırma ihbarında bulundu. Tanıklardan bilgi alan polisler, bir esnafın işyeri telefonundan yaptıkları görüşmeler sonrasında olaya müdahale etmeden ayrıldı. Baba Ali Rıza Toraman, Çınar Karakolu'na giderek olaya neden müdahale etmediklerini sordu. Karakol amiri Hüseyin'in kaçırılmadığını, siyasi polisler tarafından gözaltına alındığını, bu nedenle müdahale edemediklerini söyledi. Baba Toraman karakol amirinin bu beyanını gizlice kaydetti. İstanbul Emniyet Müdürü Mehmet Ağar'la görüşen aileye Ağar, 'Oğlunuz emniyettedir, merak etmeyin, evinize gidin' dedi. Olaya müdahale etmeyen karakol amirinin, Hüseyin'i kaçıranların da polis olduğu yönündeki açıklamasını içeren ses kaydını İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'e veren baba Ali Rıza Toraman'a Sezgin, 'Gözaltında olduğuna ve sorgulandığına ilişkin bir husus yoktur' dedi."
Dosya bekletiliyor
Hüseyin'in bulunması için dönemin Başbakan'ı Süleyman Demirel'le görüşen Hatice Toraman'a Demirel'in "Oğlun cebimde mi çıkarıp vereyim" cevabını verdiğini hatırlatan İkbal, açılan soruşturmanın "zamanaşımı süresinin dolduğundan soruşturmaya yer olmadığı" kararı ile kapatıldığını vurguladı. İHD avukatının yaptığı itiraz sonucunda dosya üzerindeki kapatma kararının kaldırıldığını belirten İkbal, ancak dosyanın sürüncemede bırakılmaya devam edildiğini söyledi.
'27 senedir gözümün yaşı kurumadı'
Açıklama boyunca gözyaşlarını tutamayan Hüseyin'in annesi Hatice, birçok ülkeye giderek devletin Hüseyin'i kayıp ettiğini söylediğini dile getiren Hatice şöyle konuştu: "Diyorlar öyle şey mi olur? Devlet kendi insanını kayıp eder mi? inanmıyorlar. Bende inanmamıştım. Sanıyordum ki sadece benim başıma gelmiş böyle bir şey. Sonra bir oturma eylemi yaptık. Meğerse binlerce insanın başına gelmiş. Herkes susuyormuş. Çünkü korkutuyor sindiriyordu. Ben susmadım susmayacağım. 27 senedir susmadım. Yurtdışına gittim orada da susmadım. 15 ülkeye gittim, Türkiye'nin marifetlerini tek tek anlattım. Bizim ciğerlerimizi dağladı. Biz susmadık susmayacağız. Öfkem ve kinim bitmiyor, bitmeyecek. 27 senedir gözümün yaşı kurumadı. Hiç kurumadı. Size soruyorum 24 yaşında bir gençti. Lise öğretmeniydi. Suçu sadece sol görüşlü olmasıydı. Bundan dolayı insan neden öldürülüyor. Padişahlar bile böyle diktatörlük yapmıyor. Böyle bir şey görülmemiş. Bizim bir derdimiz yok bizim derdimiz çocuklarımızı aramak. Bizim çocuklarımızı akıbetini bilmek. Taht onun olsun. Köşkte onun olsun bizim çocuklarımızdan bize bir haber. Katilleri yargılasın. Buda yok. Vurduğunu vuruyor, kırdığını kırıyor."
Konuşmaların ardından eylem sona erdi.