34 yıllık mezarsızlık son bulsun: Kemiklerimizi istiyoruz

  • 15:08 17 Mayıs 2018
  • Güncel
İSTANBUL -  17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplarla Mücadele Haftası’nın ilk etkinliği 1984 yılında gözaltında kaybedilen Maksut Tepeli’nin gömüldüğü ancak mezar yerinin gösterilmediği Helvacıdede Mezarlığı’nda gerçekleşti. Maside Ocak, “Tepeli Ailesi'nin 34 yıllık mezarsızlığı son bulsun” çağrısında bulunurken, Şehriban Tepeli, “Kızımın babasının mezar yerini bilmeye hakkı var” dedi. 
 
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV) ve İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon, 17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplarla Mücadele Haftası dolayısıyla yapacağı etkinliklerin ilkini Helvacı Dede Mezarlığı'nda gerçekleştirdi. “Maksut Tepeli’nin mezarı hangisi?” yazılı pankartın açıldığı etkinlikte, 1984 yılında Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’nde sorgulanan ve sonrasında kaybedilen Maksut’un Helvacıdede Mezarlığı’na gömüldüğü ancak mezar yerinin aileye söylenmediği ifade edildi. 
 
Daha sonra grup adına açıklamayı Maside Ocak okudu. Maside, açıklamaya “Buradayız çünkü 34 yıldır aradığımız Maksut Tepeli'nin bu mezarlığa defnedildiği resmi makamlarca açıklanmasına rağmen halen mezar yeri gösterilmedi. Bu nedenle Maksut Tepeli'nin mezarı hangisi?” diyerek buradayız” şeklinde başladı. Genç bir öğretmen olan Maksut Tepeli’nin 2 Şubat 1984 tarihinde İstanbul/Küçükbakkalköy'deki arkadaşının evine gittiğini kaydeden Maside, evde karakol kuran polislerin açtığı ateş sonucu yaralandığını söyledi. Maside, Maksut’un yoğun kan kaybetmesine rağmen bir battaniye içinde Gayrettepe Siyasi Şube'ye götürüldüğünü aktardı. Maside, 5 Şubat 1984 tarihinde Gayrettepe Siyasi Şube'de gördüğü ağır işkence sonucu koma halinde Haydarpaşa Askeri Hastanesi'ne kaldırılan Maksut Tepeli’den bir daha haber alınamadığını dile getirdi.
 
‘Devlet Maksut Tepeli’nin mezar yerini söylemiyor’
 
Uzun yıllar sonra Maksut'un eşinin nüfus kâğıdını değiştirdiği sırada yeni kimliğinde dul kaydını gördüğünü dile getiren Maside, bunun üzerine olayın araştırılması için avukatları ile birlikte 2003 yılında Kadıköy Cumhuriyet Savcılığı’na başvurduğunu belirtti. Başlatılan soruşturma sonucu 22 yıl sonra Maksut'un ölümü ile ilgili düzenlenen resmi belgelere ulaşıldığını ifade eden Maside, “Ölü Muayene ve Zabıt Varakası'nda Maksut'un 6 Şubat 1984 tarihinde Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde öldüğü belirtiliyordu” dedi. 
 
Israrlı girişimler neticesinde ancak 3 yıl sonra Maksut'un hangi mezarlığa defnedildiğinin açıklandığını kaydeden Maside, “Helvacıdede Mezarlığı'na defnedilmişti ancak mezar yeri bilinmiyordu. Resmi makamlar bize Maksut Tepeli'nin bu mezarlığa gömüldüğünü söylüyor ama onun mezar yeri bilgisini vermiyor” diye belirtti.  
 
‘Tepeli Ailesi'nin 34 yıllık mezarsızlığı son bulsun’
 
Maksut Tepeli'nin kaybedilmesinin üzerinden 34 yıl geçtiğini belirten Maside, şöyle dedi: “Devlet üzerine düşen görevi yapsın, Tepeli Ailesi'nin 34 yıllık mezarsızlığı son bulsun. Gözaltında kaybetme insanlığa karşı işlenmiş ağır bir suçtur. Gözaltında kayıplar haftasının ilk gününde Türkiye'de hakikat ve adalete ulaşılabilmesi için devleti yönetenlere sesleniyoruz; Devlet bu suçtaki sorumluluğunu üstlensin, kaybedilenlerin akıbetini açıklasın, kaybedenler yargılansın ve adalete uygun bir biçimde cezalandırılsın. Gözaltında kaybetme suçunun tekrarlanmaması için gerekli adli, idari ve hukuki düzenlemeler yapılsın. Zorla kaybetme TCK'de ‘insanlığa karşı suçlar’ başlığı altında düzenlensin, zamanaşımı ile birlikte failleri koruyan tüm engeller kaldırılsın. Cezasızlık son bulsun.” 
 
‘Eşimi işkenceyle katlettiniz’
 
Ardından konuşan Maksut Tepeli'nin eşi Şehriban Tepeli de,  “Ben Maksut Tepeli'nin eşi Şehriban Tepeli, eşim tam 34 yıl önce Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’nde polisin işkencesi sonucu katledildi. Bunu polisimiz de halkımızda basın da bilsin. Bu Gayrettepe’de çalışan tüm polislerin suçudur, tüm polisler de buna ortaktır. Onların hepsi bu suça ortaktır. Burada bizi çekerek sözlerini cımbızlayarak yargılamaya kalkacaklar. Korkmuyorum bundan. Çünkü benim eşimi işkenceyle katlettiniz” dedi. 
 
‘Devlet kemiklerden korkuyor’
 
“Biz kardeşimizi, eşimizi, çocuğumuz kaybettik. Hala onları arıyoruz. Sizden sadece kemiklerin yerini istiyoruz. Siz o kemiklerden korkuyorsunuz. O kemiklerin her bir parçası delildir. Nasıl öldürdükleri nasıl katlettikleri delildir bizim için” diyen Şehriban, devletin kemiklerden dahi korktuğunu vurguladı. Demokratik ülkelerde devletin gözaltında kayıplara izin vermediğini belirten Şehriban, “Benim devletim ülkesinin insanlarını katledip yerini göstermiyor. Benim çocuğuma mezar yeri göstermek gerekiyor. Kızım, babasının mezarının yerini bilmek istiyor” ifadelerini kullandı.  
 
‘Korkmaya devam edin’
 
Kemiklerini istediklerini kaydeden Şehriban, şöyle devam etti: “Başka hiçbir şey istemiyoruz. Eğer devletin cesareti varsa gösterir mezar yerini. Neden o kadar mı zor? Benim çocuğum babasını tanımıyor, torunlarım dedesini tanımıyor. Korkmaya devam edin. Bizler ölünceye kadar aramaya devam edeceğiz. Gayrettepe polis merkezi kendi üzerindeki şaibeyi kaldırmak istiyorlarsa insanlık namus adına vicdan adına bunu yapmalı. Bize mezar yerlerini göstermeli.” 
 
‘Gözaltında kaybetme sistemli bir politika’
 
İHD İstanbul Şube Başkanı Avukat  Gülseren Yoleri ise, 23 yıl önce uluslararası konferansta bu haftanın gözaltında kayıplar haftası olarak kararlaştırıldığını hatırlatarak, bu anlayışla etkinlikler düzenlediklerini söyledi. Gülseren, “Arjantinli ailelerin 40 yıla yaklaşan mücadelesi devam ediyor. Plazede Mayo anneleri kayıplarını aramaya devam ediyor.  Türkiye’de de gözaltında kayıplar oldu. 23 yıl önce başlayana mücadele evvelinde devletin kaybetme politikasından yavaş yavaş vazgeçmeye başladığını gördük. En son 2002 yılında iki kayıp dışında. Gözaltında kaybetme sistemli bir politika. Failleri bilindiği halde yargılanmıyorlar, cezasızlık politikası sürüyorsa, bu suç sistematik halde işlemeye devam ediyordur” diye konuştu. 
 
Maksut Tepeli için yapılan suç duyuruları ve araştırma istemlerinin takipsizlikle sonuçlandığını belirten Gülseren, dosyanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gönderildiğini söyledi. Gülseren, “Maksut Tepeli’nin mezar yeri bulunana kadar mücadelemiz devam edecek. Devletten gözaltında kayıpların bulunması ve faillerden hesap sorulması için bir adım bekliyoruz” dedi. 
 
Hafta kapsamında çeşitli etkinlikler devam edecek.