
Her mesaj derin bir anlam barındırıyor
- 10:06 19 Mayıs 2025
- Güncel
HABER MERKEZİ - Bugün yürütülen süreç, yalnızca devletin politikasıyla değil; aynı zamanda halkın bu mesajları nasıl sahipleneceğiyle de belirleniyor. Abdullah Öcalan’ın tecritte kalmasına rağmen gönderdiği mesajlar, bir kez daha Kürt Halk Önderi’nin sadece çözümün muhatabı değil; çözüm fikrinin taşıyıcısı ve yol haritasının yazarı konumunda olduğunu gösteriyor.
İmralı Adası’ndan gelen her mesaj, aynı zamanda Türkiye’de çözümsüzlüğe hapsolmuş bir tarihsel sorunun nabzıdır. 18 Mayıs 2025 tarihinde, DEM Parti İmralı Heyeti aracılığıyla Abdullah Öcalan’ın kamuoyuna ilettiği son mesaj, hem içeriği hem de zamanlaması açısından bu anlamda özel bir yerde duruyor. Mesajda dile getirilen ifadeler, yalnızca kişisel ya da örgütsel bir duruşun değil, aynı zamanda politik bir yön değişikliğinin, entelektüel bir tahayyülün ve bölgesel bir barış vizyonunun işaretleriyle dolu.
Sırrı Süreyya Önder’e dair
Mesajın en çarpıcı satırlarından biri, Abdullah Öcalan’ın “Sırrı Süreyya Önder ile son bir defa konuşmamak içimde ukde kaldı” sözleri oldu. Bu cümle, kişisel bir dostluğun çok daha ötesine uzanıyor. Abdullah Öcalan’ın “değerli bir anı”dan ve “bilgelikten” söz etmesi, Sırrı Süreyya Önder’i Türkmenlik ve Anadolu kültürünün önemli bir temsilcisi olarak gördüğünü gösteriyor. Bu satırlar, Türkiye’de sosyalist gelenek ile Kürt özgürlük hareketi arasında yeniden kurulması gereken “yoldaşlık hukukuna” yönelik bir çağrı olarak da okunabilir.
Abdullah Öcalan’ın sözleri, yalnızca bir dosta yönelik bir vefa duygusuyla sınırlı değil; aynı zamanda bir politik gelenekle yeniden bağ kurma çabasıdır. Bu bağlamda, toplumsal hafızada yitip gitme tehlikesi taşıyan ortak mücadele deneyimlerine dair bir hatırlatmadır da.
Kardeşlik hukuku ve yeni sözleşme arayışı
Abdullah Öcalan’ın, “Kardeşlik hukuku üzerinde yeni bir sözleşmeye ihtiyaç var” cümlesi, mesajın belki de en politik ve güncel boyutunu yansıtıyor. Bu söz, anayasa veya yasal bir düzenleme önerisinin de ötesinde, ahlaki ve sosyal bir mutabakat arayışına işaret ediyor. “Kardeşlik hukuku” kavramı, yalnızca hak ve özgürlükler üzerinden değil, halkların tarihsel ve duygusal bağları üzerinden kurulacak bir toplumsal sözleşmeye vurgu yapıyor.
Türkiye’de Kürt meselesinin çözümüne dair defalarca önerilen “demokratik anayasa” fikrinin yanı sıra, Abdullah Öcalan burada ayrıca bir duygu hukukundan, bir aidiyetin yeniden inşasından söz ediyor. Türk ve Kürt halkları arasında “bozulan kardeş ilişkisinin” onarılabileceğini, bunun için de eski köprülerin ve yolların yeniden yapılabileceğini söylüyor. Bu, politik olarak yeni bir barış dili yaratma mesajı içeriyor.
Paradigma değişikliği: Örgütsel dönüşümden bölgesel vizyonda derinleşme
PKK’nin 5-7 Mayıs 2025 tarihleri arasında gerçekleştirdiği 12. Kongresi’nde aldığı “silahlı mücadeleyi sonlandırma ve örgütsel yapıyı feshetme” kararı sonrasında Abdullah Öcalan’ın “Yaptığımız şeyler büyük bir paradigma değişikliğini ifade ediyor” demesi, bu dönüşümün stratejik ve tarihsel anlamını vurguluyor.
Bu sadece bir mücadele biçiminin değişmesi değil; aynı zamanda devlet merkezli bir çözüm anlayışından, halk merkezli bir toplumsal barış inşasına yönelmenin ifadesidir. Abdullah Öcalan, bu değişimi “bozulan yolları ve mayınları temizleme” metaforuyla anlatırken, Kürt-Türk ilişkisinin geleceğine dair yeni bir siyasal inşa öneriyor.
Entelektüellere ve Enternasyonale açılan kapı
Abdullah Öcalan, mesajının son kısmında Alain Badiou ve Slavoj Zizek gibi entelektüellere teşekkür ederek, Kürt Özgürlük mücadelesinin ne denli enternasyonal bir çerçeve kazandığını vurguluyor. Bu, Kürt özgürlük hareketinin yalnızca bir etnik direniş değil, uluslararası sol ile ittifak içinde, sistem karşıtı bir mücadele olarak görülmesi gerektiği fikrini pekiştiriyor.
“Ortak enternasyonal ve sosyalist çalışmalarda buluşmayı diliyorum” cümlesi, hem bölgesel bir barış inşasının, hem de küresel kapitalist sisteme karşı geliştirilecek dayanışmacı alternatiflerin çağrısıdır. Bu da Abdullah Öcalan’ın, Rojava’dan Bakur Kürdistan’a, oradan Avrupa’daki sol çevrelere kadar geniş bir ideolojik bağlam kurmaya devam ettiğini gösteriyor.
Bir çağrı, bir yön değişikliği, bir umut
Abdullah Öcalan’ın 18 Mayıs 2025 tarihli mesajı, yalnızca güncel bir değerlendirme değil; aynı zamanda Türkiye’deki siyasal krizin aşılması için ahlaki, entelektüel ve stratejik bir çerçeve önerisidir. Bu öneri, geçmişi onarmak, bugünü dönüştürmek ve geleceği ortaklaştırmak isteyenlere yöneliktir.
Bugün gelinen noktada, sözlerin büyütülmesi ve halkların birbirine yeniden dokunabilmesi için belki de en çok ihtiyaç duyulan şey, Abdullah Öcalan’ın da tarif ettiği gibi: “kardeşlik hukukuna dayalı yeni bir sözleşme.”