‘Demokratik toplumda kadının sözü açığa çıkacak’

  • 09:06 9 Ağustos 2025
  • Güncel
Nazlıcan Nujin Yıldız 
 
WAN - Artan erkek şiddetinin sistemle olan yakın ilişkisine karşı demokratik toplumun alternatif olduğunu söyleyen TJA aktivisti Rojbin Bor, “Kadınların en küçük barış ihtimaline bile çok ciddi sarılması gerekiyor” dedi. 
 
Türkiye’de kadına ve çocuğa yönelik şiddet her geçen gün artarken, kadınlar maruz bırakıldıkları şiddetin bir diğer faili olan erkek egemen sistem ve iktidarın uygulamalarına karşı mücadele etmeye devam ediyor. Barışın konuşulduğu ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın mimarı olduğu demokratik toplum inşasının temellendirilmeye çalışıldığı bu süreçte, en büyük sorunlardan biri olarak karşımıza çıkan erkek şiddeti, barışın tesis edilmesi ve demokratik toplum inşasının sağlanmasının dışında tutulamaz. Erkek şiddetinin münferit değil, sistematik olduğu hakikatinin karşısında, kendi alternatiflerini oluşturmaya çalışan kadınlar için Barış ve Demokratik Toplum çağrısı, büyük bir önem taşıyor. 
 
Konuya ilişkin konuşan Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Rojbin Bor, artan erkek şiddetine ve cezasızlık politikalarına karşı demokratik toplumun alternatif olduğunu belirterek, kadınların sadece barışın sağlanması için değil, şiddete karşı da bu süreçte söz kurması gerektiğini ifade etti. 
 
‘Kadın bu süreçte doğrudan söz kuracak’
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın, sürecin mimarı olarak yaptığı çağrı sayesinde hem çatışmasızlık ortamının yaratıldığını hem de demokratik toplum fikriyatının ortaya çıktığını ifade eden Rojbin Bor, var olan sürecin yalnızca silahların bırakılmasından ibaret olmadığını veya siyasi bir hamle olmadığını belirtti. Rojbin Bor, “Toplumun tamamını kapsayan, on yıllardan beri süregelen, akıllara gelebilecek her türlü insani kayıpların tamamını kapsayan travmatik bir tarihti yaşadığımız şeyler. Gelinen noktada bu tarihin başka bir şeye evirilmesi gerekliliğinin, toplumda bir refleks ortaya çıkarması gerekir. Nedir bu? Silahlar susuyorsa çatışma ortamı bitiyordur. Bunun beraberinde yakınlarını kaybeden insanlar artık olmayacak demektir. Bu durum toplumun tamamını kapsayacak. Bu, yoksulluğa, zorla göç ettirilmelere, tutuklanmalara, sürgün edilmelere alternatif olacak. Bir de toplumsallaşmaya, demokratikleşmeye en ihtiyaç duyan kadınlardan ayrıca bahsetmek gerekiyor. Susturulan, ezilen, öldürülen, yoksulluğu en derinden yaşayan, bahsettiğimiz tarihsel süreçte yakınlarını kaybeden, yıl gözleyen kadınlar var. Demokratik toplum fikri, zaten toplumun tamamını kapsadığı için ve bu toplumun yarısı da kadın olduğu için artık erkek egemen aklın, kadın üzerinde tahakkümü değil, kadının da bu süreçte doğrudan söz kurabilmesi açığa çıkacak” dedi.
 
‘Demokratik toplum, şiddete ve cezasızlığa alternatif olmalı’
 
Demokratik toplumda, kadına yönelik şiddetin kaynağı olan cezasızlık politikalarına karşı alternatif oluşturulması gerektiğini söyleyen Rojbin Bor, “Demokratik toplumdan bahsediyoruz ve onun öncesinde bir çatışma sürecinden bahsediyoruz. Savaşlar egemenlerin güç paylaşımıdır. Egemen ve iktidar dediğimiz de erkektir, karar vericiler erkektir. Dolayısıyla kadına yönelik işlenen suçların tamamında cezasızlık, sistemin ‘Senin için belirlenmiş olan tanımlar ve sınırlar içerisinde kal. Aksi takdirde erkek seni öldürmeye, şiddet uygulamaya, yok etmeye hak sahibidir’ mantığını ortaya çıkarmış oluyor. Bu mantığın ortaya çıkması da bize, devletle erkeğin şiddeti bir çözüm olarak gördüğünü ve açık bir ittifak oluşturduğunu gösteriyor. Kadına yönelik işlenen bütün suçlarda, neredeyse hiç ceza uygulanmıyor, uygulansa da çok göstermelik bir yerde kalıyor. Demokratik toplumun öncelikli olarak kadına doğrudan hizmet ettiğini söyledik. Böyle bir hizmetin sonucunda kadın alternatifsiz kalamayacağını biliyor. Örneğin, erkeğin elinde olan ve kadına yönelik şiddeti normalleştiren medya gücüne karşı biz alternatif olarak kendi sözümüzü kurabileceğimiz mecralara sahip olacağız. Örneğin, kadın meclisleri oluşacak. Cezasızlığa karşı alternatif, bu hamlenin beraberinde kadınların aldığı misyonla birlikte ortaya çıkacak” şeklinde konuştu.
 
‘Barış, kadınların yaşamına doğrudan sirayet edecek’
 
Sürecin bir tarafı olan devlet cephesinde barışa dair en çok erkeklerin söz kurduğunu belirten Rojbin Bor, toplumda kadının barışa dair beklentisinin ne olduğuna odaklanılması gerektiğini ifade etti. Rojbin Bor, “Savaşların en büyük bedel ödeyenleri kadınlar oluyor. Barış sağlanabilirse doğrudan kadınların yaşamına sirayet edecek. Kadınların sadece el açıp bu sürecin erkekler tarafından nasıl yürütüleceğine bakmak yerine, doğru zeminde ilişkilenmesi gerekiyor. Kadınların daha fazla söz kurması gerekiyor, bu zeminlerde pozisyon alması gerekiyor. Kadınların, ancak kadınlarla barışın sağlanacağını bilmesi ve buna göre pozisyon alması gerektiğini düşünüyorum” diye ifade etti. 
 
‘Kadınlar savaş içerisinde barışı talep etti’
 
Toplumun erkeği öncelediğini, devletin de erkekleri koruduğunu dile getiren Rojbin Bor, kadına yönelik artan şiddete karşı bireysel olarak verilen mücadelenin, caydırıcı olmadığını söyledi. Caydırıcılık noktasında yargı kararlarının önemine değinen Rojbin Bor, “Doğrudan caydırıcı cezalar uygulanmalı. En azından kadın mücadelesinde aktif rol alan kurumlar ve kadınlar da sürecin içerisine doğrudan katılmalı. Kadının öznelliği daha ön plana çıkarılabilir. Sonuçta kadınlar ilk defa barış talebinde bulunmuyor. Bugün geldiğimiz noktada ‘Barışa İhtiyacım Var İnisiyatifi’ var örneğin. Bugün devlet aktörlerinin ‘barışı konuşuyoruz’ dediği yerde değil, savaş içerisinde barışı talep eden kadınlar vardı. Kadınların geçmişten bugüne barış talepleri varsa, barıştan ne talep ettiklerine bakmak gerekiyor. Siyasetle ilgilenmediğini söyleyen kadının dahi bu sürece dahil olması ve kadınların en küçük barış ihtimaline bile çok ciddi sarılması gerektiğine inanıyorum. Bizim barışmaktan başka yaşayabileceğimiz, dönüştürebileceğimiz bir yer yok” diye belirtti.