Cumartesi Anneleri katledilen Süleyman Cihan’ın faillerini sordu

  • 15:29 31 Temmuz 2021
  • Güncel
İSTANBUL - Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 853’üncü haftasında gözaltına alındıktan sonra işkence edilerek katledilen, daha sonra ise bir binanın altıncı katından atılarak intihar süsü verilen Süleyman Cihan’ın faillerini sordu. 
 
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılmasını talep etmek amacıyla “Failler belli, kayıplar nerede” sloganıyla her hafta düzenledikleri eylemlerini,  853’üncü haftasını da koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle online olarak gerçekleştirdi.  Eylemde bu hafta 29 Temmuz 1981’de gözaltında kaybedilen daha sonra cenazesi bulunan Süleyman Cihan’ın failleri soruldu. 
 
Eyleme dair yapılan açıklamada ilk olarak söz alan Süleyman Cihan’ın kardeşi Ahmet Cihan, ağabeyinin muhalif kimliğinden dolayı katledildiğini söyledi. Konu ile ilgili açılan davanın ise sonuçsuz kaldığını kaydeden Ahmet,  “2012’de açılan bir davada savcının belirttiği emniyetçiler Şükrü Balcı, Mehmet Ağar ve ekibidir” dedi. Ahmet, bunun tamamıyla insanlık suçu olduğunu ve bu suçu işleyen devlet görevlilerinin mutlaka yargılanacağını dile getirdi. 
 
‘Bu sürecin tanığıyım’
 
Dönemin tanığı Hasan Hüseyin Çatalkaya ise “Beni de aynı yere işkenceye götürdükleri sırada Süleyman’ın orada olduğunu gördüm. Bana  ‘Ben ölmedim dışarıya iletin’ diye seslendi. Katliamın esas sorumlusu bellidir. Ben bu sürecin tanığıyım” dedi. 
 
 ‘Adalet herkes için gerekli’
 
Dönemin avukatı Mihriban Kırdök,  ise  Süleyman’ın katledildiğini duruşmada öğrendiğini ifade ederek “Bizim arayışımız hep devam etti. Ama bu tür davalarda cezasızlık politikası işlendiği için bu dava da zaman aşımına uğradı. Ama unutulmamalı ki adalet herkes için gerekli” sözlerini kullandı.
 
‘İşkenceyle uyumlu yaralanma’
 
Açıklamada konuşan Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı,  Süleyman için hazırlanan adli tıp raporunda birçok yaralanmanın tespit edildiğini söyledi. Yaralama ile ilgili bir değerlendirme yapılmadığı için cezasızlığın devam ettiğini belirten Şebnem, “Bu belgelerde gördüm ki vücudundaki yaralanmalar işkenceyle uyumlu yaralanmaydı. Buna ek olarak da öldükten sonra meydana gelen yaralanmalar vardı. Bu ise yüksekten düşme yaralanmasıydı. Otopsi raporu çıktıktan sonra sorumlular bir hikaye yazdı. Bu ise yüksek bir yerden atladığı ve intihar ettiği hikayesiydi” dedi.  
 
“Cihan’ın ölmüş olmasına rağmen yüksek bir yerden attılar” diyen Şebnem,  Süleyman’ın ağır işkence ile  katledildiğini ve hala cezasızlık politikasının devam ettiğine dikkat çekti.  
 
‘Kayıp yakınları adaletsizlikle baş başa bırakılıyor’
 
Türkiye’de yurttaşın hakikate ve adalete ulaşmasını engelleyen kemikleşmiş bir yapının hüküm sürdüğünü vurgulayan Cumartesi İnsanı Yasemin Bektaş ise kayıp dosyalarının etkin bir şekilde soruşturmaya tabi tutulmadan adliyenin tozlu raflarında bekletildiğini dile getirdi. Yasemin, böylece dosyanın zaman aşımına uğramasına neden olduğunu, bunun ise bilinçli bir şekilde yapıldığını ifade etti. Yasemin, “Zaman aşımı sayesinde suçlular mükafatlandırılırken, kayıp yakınları yaşadıkları adaletsizlikle baş başa bırakılıyorlar” diye ekledi. 
 
‘Aylarca işkence gördü’
 
Yasemin, Süleyman’ı ve gözaltına alınma sürecini şu sözlerle anlattı: “31 yaşındaki iki çocuk babası Süleyman Cihan öğretmendi ve İstanbul’da yaşıyordu. 12 Eylül Askeri Darbesi'nin ardından hakkında arama kararı çıkartıldı. 29 Temmuz 1981 tarihinde Edirne'den İstanbul'a gelmek üzere bindiği yolcu otobüsü İstanbul'a yaklaştığı sırada beş kişilik sivil bir ekip tarafından durduruldu. Yolcuların kimliklerini kontrol eden ekip, Cihan’ı gözaltına alarak İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürdü. Çok sayıda tanık beyanına göre Cihan burada aylarca işkence gördü.”
 
‘İntihar ettiği öne sürüldü’
 
Ailenin emniyet ve savcılığa başvuru yaptığını ancak Süleyman’ın gözaltında olmadığında dair bir yanıt aldıklarını kaydeden Yasemin, “Cihan’ı şubede işkencede gören tanıkların çıkarıldıkları mahkemelerde ısrarla mahkeme heyetine ‘Süleyman Cihan’a ne oldu?’ sorusunu yöneltmeleri sonucunda önce Cihan’ın çatışmada öldüğü iddia edildi. Bu iddiayı destekleyecek hiçbir veri bulunamayınca bu sefer de Cihan’ın gözaltına alındığı günün ertesi günü, yani 30 Temmuz’da yer gösterme esnasında altıncı kattaki boş bir daireden kendisini atarak intihar ettiği öne sürüldü. ” 
 
‘Düşmeden önce katledildiği kanıtlandı’
 
Süleyman’ın otopsi raporuna göre, düşmeden önce katledildiğinin kanıtlandığını belirten Yasemin, “Ayrıca olayla ilgili hazırlanan rapor 30 Temmuz 1981 tarihliydi ama Cihan’ı o tarihten sonra aylarca emniyette gören çok sayıda tanık vardı. Gerçekte ise 29 Temmuz1981 tarihinde gözaltına alınan Cihan, İstanbul Emniyeti Siyasi Şube’de çok sayıda kişi tarafından görülmüş, aylarca işkence gördükten sonra öldürülmüş, ölü bedeni yüksekten atılarak intihar süsü verilmiş ve kaybedilmek maksadıyla ‘kimliği meçhul kişi’ olarak gömülmüştü” dedi. 
 
‘İtirazlar reddedildi’
 
Süleyman’ın katledilmesinin aydınlatılmadığını anımsatan Yasemin, “Aksine bu insanlığa karşı suçu intihar olarak göstererek failleri kurtarma amaçlandı. Dosya delillere, tanıklara rağmen takipsizlik kararı ile kapatıldı. Kapatma kararına yapılan itirazlar da reddedildi. Dosyanın canlandırılması için çaba gösteren aile ve avukatları 2012 yılında Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Süleyman Cihan’ın işkencede öldürülmesi ile ilgili ek deliller sunarak isimlerini verdikleri fail ve sorumlular hakkında şüpheli sıfatıyla kamu davası açılmasını talep etti” diye belirtti.  
 
‘Fail ve sorumlular korundu’
 
Yasemin devamında şöyle dedi: “Sürüncemede bırakılan dosya güvenilir kanıtlar ve tanıklar olmasına rağmen, bizzat savcılığın Cihan’ın işkence ile öldürüldüğünü kabul etmesine rağmen, zamanaşımı devreye sokularak kapatıldı. Bilinen fail ve sorumlular bir kez daha korundu.”
 
‘Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz’
 
Süleyman ve diğer gözaltında kaybedilenler için adalet istemekten vazgeçmeyeceklerinin altını çizen Yasemin, “Devletin hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 154 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.