Bedenindeki ateşi direnişle bütünleştiren kadın: Viyan Soran

  • 09:56 2 Şubat 2021
  • Güncel
 
Dîcle Demhat
 
KOBANÊ - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik yapılan komployu ve tecridi kınamak için bedenini ateşe veren Viyan Soran’ın yaşamını yitirişinin üzerinden 15 yıl geçti. Viyan Soran ile anılarını paylaşan gazeteci Binevş Sarya, “Viyan gibi öncü kadınların mirasını büyütmek için tüm Ortadoğulu kadınlar kimlikleriyle, farklılıklarıyla örgütlenmeli” dedi.
 
Leyla Walî Hasan, diğer adıyla Viyan Soran 1981 yılında Federe Kürdistan’ın Süleymaniye kentinde dünyaya gözlerini açtı. İlk ve ortaokulu Süleymaniye’de okuyan Viyan Soran, arkadaşları arasında çalışkanlığı ile tanınıyordu. Arayışları güçlüydü. Arayışlarına yanıt arayan ve bu süreçte PKK ile tanışan Viyan, 1997 ise okulu bırakıp PKK'ye katıldı. Özgürlük mücadelesinde toplum gerçekliği, kadın tarihi konularında kendini derinleştiren Viyan, mücadelesi içinde moralli ve bilinçli duruşuyla tanınıyordu. Viyan Soran YJA Star komutanlığı ve PKK Meclis üyeliğini yaptığı Heftanin’de 2006 yılının 1 Şubat’ı 2 Şubat’a bağlayan gecesinde, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecridi ve uluslararası komployu protesto etmek amacıyla bedenini ateşe verdi.
 
‘Barış çabalarını boşa çıkarmak istiyorlar’
 
Eylemini gerçekleştirmeden önce bir mektup kaleme alan Viyan, şu sözleriyle  tarihe not düşer: “Senin ismini duyduğum ve tanıdığım günden beri yaşamı hissediyor, kim olduğumu ve nasıl yaşamam gerektiğini biliyorum. Yani fikirlerin beni bana tanıttı ve anlamlı yaşamayı öğretti… Bugün de 15 Şubat 2006’da Rêber Apo’nun esaret altına alışının 8. yılına giriyoruz. Bununla birlikte uluslararası komplo İmralı ve Kürt halkı üzerinde yeni ve tehlikeli bir süreç başlatmıştır. Rêber Apo ve Kürt halkının barış ve demokrasi çabalarını boşa çıkarmak istiyorlar. İçimde Sema ve Serdar’ın alevleri gürleşirken hiçbir zaman Başkan Apo’nun etrafındaki ateşin soğumasına izin vermeyeceğim… Genelde Kürt halkı, özelde de Kürt kadını özgür ve iradeli kimliğin yaratılmasında çok büyük bedeller ödemiştir ve hala ödüyor. Bundan sonra da bir kültür gibi tarihin günlerini nakşediyor…”
 
Viyan Soran’ı, onunla yoldaşlık yapan gazeteci Binevş Sarya anlattı.
 
‘İçindeki büyük sevgiyi hissettim…’
 
Özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenleri anan Binevş, Viyan Soran ile uzun dönem kalmasa da tanıyabilmek için yeterince vakit geçirebildiklerini söyledi. “Böyle zorlu süreçlerde özellikle Güney Kürdistanlı bir kadın arkadaşın bu kadar iddialı olması, yaşama moralli katılışı ve amacına olan bağlılığı insanı etkiler” diyen Binevş, “Viyan Soran gibi arkadaşlar hegemonik güçlerin parçalayıcı politikalarına karşı dört parça Kürdistan’ı içinde büyüterek bütün halkların tek ses ve mozaik yapılarını ortaya çıkartıp, birliklerini gösteriyor. 2004 yılının kış ayında Viyan arkadaşı gördüm. O zaman çok etkilenmiştim. Hepimiz çok üşümüştük. Karda yürüyorduk ve o soğukta ellerimiz buz kesilmişti. Heval Viyan sıcak ve moralli bir şekilde hepimize sarılmıştı. Aralarında en küçükleri ben olduğum için ellerimi avuçlarının içine sonra da koltuk altının içine alarak ısıtmaya çalıştı. ‘Ellerin çok üşümüş böyle ısınmaz saçlarımın arasına koy” demişti. Ellerim o zaman ısınmıştı. İsmini çok duymuştum. Ailem ve diğer arkadaşlar bahsederdi ama ben ilk defa o zaman gördüm. O zaman Heval Viyan’ın içinde büyük bir sevgi olduğunu hissetmiştim” şeklinde konuştu.
 
‘Akşam sohbetlerini Viyan’ın yaktığı ateşin başında geçirirdik’
 
Viyan Soran’ın içindeki sevginin kaynağının, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a bağlılığı olduğunu ifade eden Binevş, bu konudaki görüşlerini “Heval Viyan Rêber Apo’ya bağlıydı. Rêber Apo, Viyan arkadaşı PKK sekreteryasına önermişti ve Heval Viyan büyük bir sevinç içindeydi. O zaman kadının sorumluluklar karşısında nasıl bir duruşa sahip olduğunu ve bir amaç için, verdikleri mücadeleyi başarıya ulaştırmak için verilen direnişi Heval Viyan’ın şahsında gördüm” sözleriyle dile getirdi.
 
‘Onların farkı yaşam arkadaşlıklarıydı’
 
Binevş, uzun bir aradan sonra tekrar bir kış zamanı Viyan ile bir araya gelebildiklerini söylerken, Viyan’a dair şu ayrıntıları dile getirdi: “Her sabah Heval Viyan uyanır, baltayı eline alıp odun kırardı. PKK ve YJA-STAR yönetiminde yer alıyordu ama her sabah ve akşam herkesten önce uyanır, çayı demler, ateşi yakardı. Akşamları ateşi yakıp, çayı demleyip bütün arkadaşlarla beraber oturur, sohbetlere katılırdı. O zaman Nuda Karker’le beraber kalıyorlardı. Onların yaklaşımları, yönetimden farkı, yoldaşlıkları ve yaşam arkadaşları oluşuydu. O zaman merak ettiğim için Heval Viyan’a Güney Kürdistanlı, özellikle Soran arkadaşların örgüt içinde neden az yer aldıklarını sormuştum. Heval Viyan’ın cevabı ‘Güney Kürdistan sistemi iktidarcı bir zihniyete sahiptir. Bu sistem içinde büyüyen kadınlar sistem dışına çıkmaları zordur’ şeklinde olmuştu. Ondan kaynaklı az katılımların olduğunu dile getirmişti. Fakat Kürdistan tarihine baktığımızda 29 ayaklanma olmuş ve bu ayaklanmalar içerisinde Güney Kürdistanlı kadınlar öncülük etmişler. Şu anda da birçok kadın var olan sisteme karşı ayakta ve öncülük rollerini oynamakta. Kürdistan dört parçaya ayrılmış fakat Viyan arkadaşın yaklaşımlarında bu yoktu bir birlik içerisinde herkese eşit yaklaşırdı.”
 
‘Viyanların ruhuyla direniş devam ediyor’
 
Ortadoğulu kadınların, öncü kadınlar tarafından bırakılan mirasa sahip çıkması gerektiğinin altını çizen Binevş, bu mirası büyütmek için de tüm Ortadoğulu kadınların kimlikleriyle, farklılıklarıyla örgütlenmesi gerektiğine işaret etti. Binevş, şöyle konuştu: “Viyan ‘Ben halayı seviyorum. Şahadetimde üzülmeyin halay çekin’ derken, halaydan kastı birliktir. Rehşan, Viyan, Berivan ve Ronahi arkadaşların başlattığı özgürlük halayını devam ettirmemiz gerekir. Şubat ayındayız, bu tarihi ayda kadın öncü rolünde yaşama katılırsa zaferi özgürlükle taçlandıracağız. Bugün Viyan Soran’ın kutsal topraklarında Heftanin alanında Kürt özgürlük savaşçıları amansız bir şekilde direnmekte. Viyan’ın ruhu bugün de Heftanin’de Kürt gerillalar şahsında yaşamakta. Biz kadınlar hepimiz Viyan’ın ruhuyla yaşama katılıp, halkların sesi olmalıyız. Viyan’ın da tek isteği bir gün özgür bir şekilde halkın içinde Rêber Apo’yla yaşamaktı. Bugün de Rêber Apo büyük bir tecrit altındadır, biz Kürt halkı ve diğer Ortadoğu halkları olarak özgür bir şekilde Rêber Apo’yla yaşamak ve bu tecridi kırmak için Viyanların ruhuyla alanlardayız. Zindanlarda da aralıksız bir şekilde direniş devam etmekte. Viyan gibi ateşin kıvılcımlarıyla yaşamakta, tecride karşı direnmekteyiz. Biz gazeteciler olarak kadının sesi olup, alanlarda direnişçi ve Viyanların ruhuyla yaşama katılan kadınların mirasına sahip çıkacağız.”